07.02.2015 Views

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Leylâk kokulu bahçemiz<br />

İBRAHİM ÇAPAN<br />

Çocukluğumu terk etti leylâk kokulu rüzgâr.<br />

Götürdü <strong>bir</strong>likte hatıralarımın çağ sürgünü<br />

ayak izlerini de.<br />

Çocukluğumun geçtiği, Ruslardan kalma, toprak<br />

damlı bahçe içerisi<strong>nde</strong> yedi hanelik <strong>bir</strong> evdi. Bahçenin<br />

girişi, taş kemerli Kars’ta nadiren bulunan mimarî <strong>bir</strong><br />

özelliğe sahipti. Tahtadandı, evimizin kapısı ve pencere<br />

çerçeveleri. Başlardı damlamaya evimizin damı;<br />

karlar erimeye başladığında. Davetsiz misafirimizdi<br />

Nisan yağmurları. Annem, evin damlayan her <strong>bir</strong> köşesine<br />

bez yaydığı plastik leğenler ve kovalar koyar;<br />

yetmediği<strong>nde</strong> nenemin (babaannem) değer biçemediği<br />

bakır taslarını çağırırdı imdada. Vardı huzur “hayat<br />

bahçesi” dediğimiz yedi farklı renk mozaiği taşıyan<br />

bahçemizde. Akraba ilişkisi tazeliği<strong>nde</strong>ydi, komşuluk<br />

bağlarımız.<br />

Malakan idi ev sahibimiz. Etmedik hiç<strong>bir</strong> zaman<br />

merak Rusça ismini. Vermemiştik izin meraka. Aslan<br />

ve Şükrü isimli oğulları vardı. Hatta annem, Şükrü<br />

abinin askerliğini Asteğmen olarak yaptığını anlatırdı,<br />

uzun kış günleri<strong>nde</strong> masal yerine.<br />

Lâle Teyze; uzun boylu, deniz mavisi gözleri ve<br />

buğday sarısı kıvırcık saçlarıyla barbi bebek güzelliği<strong>nde</strong>ydi.<br />

Kırmızıya gönlünü kaptırmış gibiydi Lâle<br />

Teyze. Eksik olmazdı dudaklarından kırmızı ruju, tırnaklarından<br />

da kırmızı ojesi. Vardı incecik parmakları.<br />

Bakımlıydı uzunca tırnakları. Benzemiyordu hiç annemin,<br />

nenemin, diğer komşu kadınların tırnaklarına.<br />

“ Ağlama<br />

dillerim dolaşmadan<br />

yumruğum çözülmeden gecenin karşısında<br />

şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı<br />

üzerime yüreğimden başka muska takmadan<br />

konuşmak istiyorum.”<br />

İsmet Özel<br />

Benziyordu burnu “ Tatlı Cadı” televizyon dizisi<strong>nde</strong>ki<br />

Sementa’nın burnuna. Merak etmişimdir hep, oynattığında<br />

burnunu neler yapabileceğini. Güzelliğine güzellik<br />

katardı yuvarlık altın sarısı gözlüğü. Mümkün<br />

değildi unutmak beyaz çoraplarını ve kot pantolonlarını.<br />

Hatasız konuşurdu Türkçeyi. Tek tek dökülürdü<br />

ağzından Türkçe kelimeler. Benzemezdi konuşması<br />

bizim konuşmalarımıza. Hele anneme “ Meloş ” demesi<br />

giderdi çok hoşuma. Azdı anneme ismiyle hitap<br />

edenlerin sayısı. Ya “ yenge ”, ya “ gelin ” ya da “ g(k)<br />

ız ”dı adı annemin. Duymamıştım babamdan da adını<br />

annemin. Benim için de “anne” idi. Güzelleşirdi Lâle<br />

Teyzenin, o güzel Türkçesiyle annemin adı.<br />

Lâle Teyze, kışın yaşardı İstanbul’da. Nevruz bayramını<br />

kutlamak için gelir, kar yağıncaya kadar çıkarırdı<br />

Kars’ın tadını. Bahar tazeliğiyle gelirdi “hayat<br />

bahçemize” Lâle Teyze. Yan yanaydı evlerimiz. Kapı<br />

<strong>bir</strong> komşuyduk. Gelişine, sadece biz değil; sevinirdi<br />

kendi elleriyle diktiği leylâk ağaçları da. Belirtirlerdi<br />

sevinçlerini dallarında göstererek tomurcuklarını.<br />

Leylâk ağaçlarının annesi Lâle Teyze, sulardı ağaçlarını<br />

bûselik makamıyla. Özellikle sabahları, farklı <strong>bir</strong><br />

kokuyla karşılardı güneşi, musikişinas ağaçlar.<br />

Sadeydi evi Lâle Teyzenin. Evin tek süsü, Hz.<br />

Îsa’nın çarmıha gerilişini kompoze eden altın kaplama<br />

ikonaydı. Sayısız plâk… Soba borusuna benzeyen;<br />

ama soba borusu olmayan, sonraları öğrendim ismini,<br />

gramofon… Öğrenebilmiştim, iki şarkının tamamını<br />

60<br />

eylül-ekim-kasım<br />

2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!