07.02.2015 Views

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ÖMER KEMİKSİZ<br />

Ne vakit sahura kalksam,<br />

<strong>bir</strong> iftar sofrasında<br />

ezanı beklesem, teravih<br />

namazı için evden<br />

çıksam, bayram sabahı<br />

kapımı çalan çocuklarla<br />

göz göze gelsem,<br />

bayram ziyaretleri<strong>nde</strong><br />

büyüklerimin elini<br />

öpmek için davransam<br />

aklıma hep o çocukluk<br />

günlerimin ramazanları<br />

gelir ve şimdilerde sıkça<br />

duyduğumuz “Nerede<br />

o eski ramazanlar”<br />

sözü<strong>nde</strong>ki özlenen<br />

eski ramazanların o<br />

ramazanlar olduğunu<br />

düşünürüm.<br />

Ramazana günler kala evimizde tatlı <strong>bir</strong><br />

telaş başlardı. Her taraf baştan aşağı temizlenir,<br />

bu esnada ayakaltında dolaşmamızı istemeyen<br />

büyüklerimiz, bizleri evin dışına gö<strong>nde</strong>rmenin<br />

planlarını yaparlardı. Açılan yufkalar, biz<br />

çocukların ulaşamayacakları yerde saklanırdı. Ne<br />

olduğunu o zamanlar pek anlamasak da bu koşuşturmaca<br />

hoşumuza giderdi, eğlenirdik. Ramazan<br />

geliyor derlerdi bize. Biz, çocuk aklımızla gelenin<br />

<strong>bir</strong> misafir olduğunu düşünür, nasıl <strong>bir</strong>i olduğunu<br />

merak eder dururduk. Oruç tutmanın anlamını<br />

bilmezdik. Tutmak deyince somut olarak elle<br />

kavramayı gözümüzde canlandırdığımız <strong>bir</strong> dönemdeydik.<br />

Büyüklerden dinlediğimiz kadarıyla<br />

oruca <strong>bir</strong> “mana” yüklemeye çalışıyorduk.<br />

Çocukluğumuzun ramazanları hep kış günlerine<br />

rastlardı. Soğuk kış geceleri<strong>nde</strong> sahura kalkmak<br />

bize hep zor gelirdi. Akşam yatmadan önce<br />

kahramanlık gösterip sabahleyin kesin uyanacağımızı<br />

ve ertesi gün oruç tutacağımızı söylesek de<br />

o vakit geldiği<strong>nde</strong> yan çizmeye başlardık. Kar yağınca<br />

köyümüzün elektrikleri –özellikle gecelerisık<br />

sık kesilirdi. Gaz lambasının ışığı ve kokusu<br />

altında kalktığımız sahurlarda uyku sersemliğiyle<br />

kardeşler arası çarpışmalar sıkça yaşanan kazalardandı.<br />

Her ne kadar soğuk suyla yüzümüzü<br />

yıkasak da sofraya oturduğumuzda gözlerimizden<br />

uykunun aktığı hemen belli olurdu. Sabah ezanını<br />

duyar duymaz bütün lokmalar olduğu gibi sofraya<br />

bırakılır, oruç başlardı. Ezana yakalanmadan su<br />

içmek ve oruca niyet etmek için acele ediyorduk.<br />

57<br />

eylül-ekim-kasım<br />

2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!