07.02.2015 Views

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

"Dil gölgesi"nde bir şair - Elazığ İzzetpaşa Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Yesevi’nin İbrahim adlı <strong>bir</strong> oğlu olur, daha küçük<br />

yaşta iken vefat eder. Gevher Hoşnaz, Gevher<br />

Gülnaz adlarında iki kızı dünyaya gelir. Soyu<br />

Gevher Gülnaz adlı kızından devam eder. Türkistan<br />

ve Maveraünnehir bölgeleri<strong>nde</strong> olduğu gibi<br />

Anadolu’da da kendilerini Yesevi soyundan kabul<br />

eden pek çok müellif bulunmaktadır. Bunlar arasında<br />

şair Ata ve Evliya Çelebi zikredilmektedir.<br />

Ahmet Yesevi’nin Yesi’de irşada başladığı sıra<br />

Türkistan’da Su havalisi<strong>nde</strong> İslamlaşma cereyanı<br />

yanında İslam ülkelerinin her tarafına yayılan tasavvuf<br />

cereyanı da sürmekteydi. Bu uygun şartlar<br />

altında Ahmet Yesevi, Taşkent ve Sirderya havalisi<strong>nde</strong>,<br />

Seyhun’un ötesi<strong>nde</strong>ki bozkırlarda yaşayan<br />

göçebe Türkler arasında kuvvetli <strong>bir</strong> nüfuz sahibi<br />

olmuştu. Etrafında İslamiyete bütün benliği ile<br />

bağlanan yerli halk ile göçebe köylüler toplanıyordu.<br />

Bu yüzden Ahmet Yesevi etrafında toplananlara<br />

İslamın esaslarını, şeriat ahkâmını, tarikatın<br />

adap ve erkânını öğretmek gayesi ile sade <strong>bir</strong> dille<br />

halk edebiyatından alınma şekillerle hece vezni<strong>nde</strong><br />

manzumeler söylüyordu. Diğer manzumelerden<br />

ayırt etmek için “ Hikmet” adı verilen bu manzumeler<br />

dervişleri vasıtası ile en uzak Türk topluluklarına<br />

kadar ulaştırılabiliyordu. Hikmet’ler, bilhassa<br />

Türkler arasında <strong>bir</strong> inanç ve düşünce <strong>bir</strong>liğinin<br />

teşekkülüne hizmet etmesi bakımından oldukça<br />

önemlidir.<br />

Yesevi’nin şöhreti Türk ülkelerine yayıldıkça,<br />

Yesevilik de buna bağlı olarak gittikçe büyüyen<br />

ve yaygınlaşan <strong>bir</strong> tarikat hâlini alıyordu. Özellikle<br />

Sirderya (Seyhun) ve Taşkent yöresi<strong>nde</strong>ki bozkırlarda<br />

İslam inancının gelişmesi<strong>nde</strong> etkili olan<br />

Ahmet Yesevi, çeşitli bölgelere halifeler gö<strong>nde</strong>rerek<br />

tarikatını kolaylıkla yaymayı başardı. Göçebe<br />

Türkler arasında eski Türk âdet ve törelerini içeren<br />

<strong>bir</strong> öğreti olarak yerleşti. Etkisi sonraları Türkistan<br />

sınırlarını aşarak Horasan ve Hazar’ın doğu<br />

ve kuzey kıyılarına XII. Yüzyılda da Azerbaycan<br />

yoluyla Anadolu’ya yayıldı. Öyle ki zamanla Türkler<br />

arasında Babailik ve Bektaşilik gibi tarikatların<br />

kurulmasına yol açtı.<br />

Menkıbeye göre yedi yaşında Hızır’ın delaletine<br />

nail olan Ahmet Yesevi, Yesi’de Aslan Baba’ya<br />

intisap ederek ondan faydalanmaya başladı. Ashaptan<br />

olan Aslan Baba’nın Yesi’ye gelerek Ahmet<br />

Yesevi’yi bulması ve Hz Peygamberin kendisine<br />

teslim ettiği emaneti vermesi, terbiyesi ile meşgul<br />

olup onu irşat etmesi Hz. Peygamberin <strong>bir</strong> manevi<br />

işaretine rivayet olunur.<br />

Çok sevdiği ve ziyadesiyle bağlı bulunduğu<br />

şeyhi<strong>nde</strong>n ayrı düşünce Aslan Baba’dan söz eden<br />

şiirler yazdı:<br />

Ahir zaman ümmetleri dünya fani bilmezler<br />

Gidenleri görürler de ondan ibret almazlar<br />

Erenlerin kıldığını görüp rağbet etmezler<br />

Aslan Baba’m sözlerini dinleyiniz teberrük<br />

Aslan Baba’nın vefatından sonra Buhara’ya<br />

gider, devrin ö<strong>nde</strong> gelen âlim ve mutasavvıflarından<br />

Şeyh Yusuf Hamdani’nin vefatı üzerine, önce<br />

Abdullah-ı Berki, onun vefatı ile Şeyh Hasan-ı<br />

Endaki, onun vefatından sonra da Ahmet Yesevi<br />

irşat postuna oturur. Bir müddet sonra da makamını<br />

Abdulmelik-i Gücüduvani’ye bırakarak Yesi’ye<br />

döner. Vefatına kadar burada irşadına devam ederek<br />

Türklere İslamiyetin emir ve yasaklarını anlatmaya<br />

başlar. Talebeleri gü<strong>nde</strong>n güne çoğalır. Büyüklüğü<br />

ve kıymeti kısa zamanda Türkistan, Maveraünnehir,<br />

Horasan ve Harzem’e yayılır. Zamanında bulunan<br />

âlim ve evliyanın en büyükleri<strong>nde</strong>n, en üstünleri<strong>nde</strong>n<br />

olur. Yetiştirdiği talebelerden her <strong>bir</strong>i <strong>bir</strong>er<br />

ülkeye gider, İslamiyeti en doğru şekliyle öğreterek<br />

yayarlar.<br />

Yesevi Dergâhı, fakir, yetim ve çaresizler için<br />

sığınak yeri idi. Kerametlerinin görülmesi, onun<br />

ününü daha da artırdı. Onun zamanında bölgeye<br />

ilk Türk-İslam devletleri<strong>nde</strong>n Karahanlıların<br />

hâkimiyeti, Seyhun Nehri boyları ile ahalisi göçebe<br />

olan Kazak ve Kırgızlar arasında İslam dininin ve<br />

Yesevilik tarikatının daha kolay yayılmasına neden<br />

oldu. Sade <strong>bir</strong> Türkçeyle söyleyip yazdığı derin<br />

manalı “ Hikmet” denen sözleriyle tekke edebiyatının<br />

ilk temsilcileri<strong>nde</strong>n oldu.<br />

Ahmet Yesevi, İslamda şeriat-tarikat ayrılığı bırakmamış,<br />

İslam şeriatını en az tarikat erkânı ölçüsü<strong>nde</strong><br />

tanıtarak din ve tasavvufu sade söyleyişlerle<br />

<strong>bir</strong>leştirmiştir. Ona göre Allah’ı çok zikretmek, çok<br />

anmak, kemale ulaşmanın şartıdır. Allah’a yaklaşabilmek<br />

ise ibadet etmek ve onun adını anmakla<br />

mümkündür. Peygamberimiz de: “Bir şeyi çok<br />

anmak muhabbete, muhabbet de yakınlığa neden<br />

olur.” buyurmuştur. Muhabbet ve yakınlık ise aşka<br />

atılan adımdır. Allah’a ulaşmak için onu anmadan<br />

başka çare yoktur. Nitekim Kur’anda: “Allah’ı çok<br />

30<br />

eylül-ekim-kasım<br />

2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!