"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Canı bede<strong>nde</strong>n ayrı eyleyip yürür olmalı<br />
118<br />
Gerekli değil aşk derdine deva sormak<br />
Viran edip gider imiş devası yok<br />
Canını incitip yaşın akıp aklın gidip<br />
Aşk derdi<strong>nde</strong>n dostlar acı belası yok<br />
…<br />
Kul Hoca Ahmed söyledi dostlar işitin bunu<br />
Kafdağı gibi taşlar değse çıkmaz sesi<br />
Kime söyleyip kime ağlayıp aşk derdini<br />
Vallahi-billahi aşk derdinin devası yok<br />
123<br />
Muhabbetin deryasına batmayınca<br />
Ey dostlarım aşk mücevherini alsa olmaz<br />
Tan atana kadar feryad edip ağlayıp inlemedikçe<br />
Sarraf olup aşk derdini bilse olmaz<br />
Aşk derdini bilen kişi dünyayı bulur<br />
Erenlerin izin alıp dinmeden öper<br />
Muhabbetin şevki ile yaşını döker<br />
Yaşı akmadıkça riyazette solsa olmaz<br />
133<br />
Aşk derdine deva soran hazır tilbe<br />
Zâhirde yok batın içi<strong>nde</strong> eyler cilve<br />
Mazı sarın hepsinin içi<strong>nde</strong> eyler galip<br />
Aşk derdine deva eylese Rahman eyler<br />
140<br />
Aşk derdini dertsizlere söyleyip olmaz;<br />
Bu yolların engeli çok, geçip olmaz;<br />
Aşk cevherini her nâmerde satıp olmaz;<br />
Habersizlerin aşk kadrini bildiği yok<br />
Aşka düştün, ateşe düştün, yanıp öldün;<br />
Pervane gibi candan geçip kor ateş oldun;<br />
Derde doldun, gama soldun, tilbe oldun;<br />
Aşk derdini sorsan, asla dermanı yok.<br />
Ey habersiz, aşk ehli<strong>nde</strong>n beyan sorma<br />
Dert iste, aşk derdine derman sorma<br />
Âşık olsan, zâhidlerden nişan sorma<br />
Bu yollarda âşık ölse, tavanı yok.<br />
“Aşk Sırrı”na Ermek<br />
Hazret Sultan Yesevî, Divan-ı Hikmet’te dört<br />
yerde “aşk sırrı”ndan söz eder. Aşk sırrına erme<br />
yolunu da gösteren Yesevî; aşk sırrına ermek için<br />
yakin derecesi<strong>nde</strong> <strong>bir</strong> iman; takva derecesi<strong>nde</strong><br />
<strong>bir</strong> kulluk ve başa gelecek “yüz bin bela”ya sabır<br />
gerektiğini ve bu yolla Hakk cemaline vuslatın<br />
mümkün olacağını bildirir. Ancak dikkat edilmesi<br />
gereken incelikli nokta aşk sırrının ancak âşıklara<br />
beyan edilebileceği ve aşk sırrını herkese söylemenin<br />
caiz olmadığıdır.<br />
61<br />
Aşk sırrını her nâmerde söyleyip olmaz;<br />
Nice yaksan, rüzgârlı yerde çıra yanmaz;<br />
Yolunu bulan merdleri bilse olmaz;<br />
Ağlaya ağlaya gözyaşını habap etti.<br />
86<br />
Aşk sırrını beyan eylesem âşıklara,<br />
Tâkat eylemeyip, başını alıp gider dostlar.<br />
Dağa, taşa başını vurup, şuursuz olup<br />
Çoluk çocuk, ev barktan geçer dostlar.<br />
82<br />
Hakk’a yanıp mü’min olsan, ibadet eyle<br />
İbadet eyleyen Hakk cemalini görür dostlar.<br />
Yüz bin belâ başa düşse, inleme<br />
Ondan sonra aşk sırrını bilir dostlar.<br />
137<br />
Candan geçmeden aşk sırrını bilse olmaz;<br />
Maldan geçmeden ben benliği koysa olmaz;<br />
Utangaç olmadan yalnız kendini sevse olmaz;<br />
Öyle âşık halk gözü<strong>nde</strong>n gizli olur.<br />
Yesevî’nin Tarifiyle : “Aşksız Kişi”<br />
“Aşk ehli” ta<strong>bir</strong>ini Divan-ı Hikmet’teki sadece<br />
<strong>bir</strong> mısrada kullanan Hazret Sultan Yesevî’nin,<br />
“aşk” üzerine söyledikleri kadar dikkat çeken <strong>bir</strong><br />
husus da “aşksız” insanları ayrıntılı olarak tarif<br />
etmesidir. Yesevî “Allah’a erme yolunda “aşksız”<br />
ilerlemenin çok zor olduğuna işaret eder. “Aşksız”<br />
olma üzeri<strong>nde</strong> Hazret Sultan Yesevî’nin gösterdiği<br />
hassasiyet bu tarifin hikmetlerde tam on üç yerde<br />
işlenmesi ile ortaya çıkmaktadır.<br />
59<br />
Aşksız kişi insan değildir anlasanız<br />
Muhabbetsizler şeytan kavmi dinleseniz<br />
Aşktan başka sözü eğer söyleseniz<br />
Elinizden iman-İslam gitti olmalı<br />
54<br />
Dertsiz insan insan değil, bunu anlayın<br />
21<br />
eylül-ekim-kasım<br />
2010