"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
atıl inançlara sürükleyebilir. Dolayısıyla, aşk ile aklın<br />
arasında uyum olması gerekmektedir [10] .<br />
Aşk insana doğru yönü gösteren, ruhunu arıtan<br />
ve eğiten güçtür, yani insanın manevi olgunlaşması<br />
ve toplumun gelişmesi<strong>nde</strong> çok önemli <strong>bir</strong> değerdir.<br />
Yesevî düşüncesi<strong>nde</strong>, insanın insani varlığını muhafaza<br />
eden, onu nefis ve gafletten alıkoyan da aşktır:<br />
“İşk değse, viran eyler, ma ü meni,<br />
İşksız insan hayvan cinsi, bunu dinleyin [11] .”<br />
Görüldüğü gibi, insan hayatının anlamı aşktır. Bu<br />
yüzden, Yesevî, “Aşksızların hem canı yok hem imanı<br />
[12] ”, demektedir. Gerçekte, Yesevî’nin Allah’ın aşkını<br />
istemesi<strong>nde</strong>ki amacı, toplumun huzuru ve saadeti<br />
içindir. Yesevî düşüncesi<strong>nde</strong>, Hak didarını görmek<br />
bu dünyada, yani, toplumda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla,<br />
bu yolda, Yesevî toplumunun Hızırı, halkın<br />
Hakk’a giden yolunda üzeri<strong>nde</strong>n geçeceği toprak ve<br />
köprü olmak amacıyla aşka sarılmaktadır. İnsanları<br />
aşkla <strong>bir</strong>lik ve beraberliğe, toplumsal dayanışmaya davet<br />
ederek, Allah aşkının insan ve toplumu sevmekten<br />
geçeceğini ilk hikmetleri<strong>nde</strong>n itibaren dile getirmiştir.<br />
Bu yüzden Yesevî, ahlak, aşk ve toplum arasındaki<br />
ilişkilerin önemini devamlı vurgulamaktadır.<br />
Yesevî düşüncesi<strong>nde</strong>, insanların, Allah’ın yarattığı<br />
tüm varlıkların dili, dini, rengi ve ırkına bakmaksızın,<br />
manevi kardeşliği, toplumsal dayanışma ve <strong>bir</strong>liği bu<br />
dünyada gerçekleştirmek için çabalamaları gerekmektedir.<br />
Her <strong>bir</strong> insan, diğer insanları kendi yerine<br />
koyarak ve Allah’ın yarattığı kulu olarak bakıp onları<br />
“be<strong>nde</strong>n” diyebilmesi gerekmektedir [13] . Ruhani kardeşlik,<br />
Allah’a ve insana olan aşkın ve saygının kaynağıdır.<br />
Sebebi ise, Yesevî düşüncesi, öz bakımından<br />
insanı, onun milliyeti, jeografik sınırı, inancı ve diline<br />
bakmaksızın, tüm insanlığı, “ben” ve “<strong>bir</strong>” olarak görmektedir.<br />
Yesevî’nin meclisi<strong>nde</strong> Müslüman da puta<br />
tapan da, ateşe tapan da kâfir de <strong>bir</strong>dir. Bu yüzden, o,<br />
10. Bayraktar M., Yunus Emre ve Aşk Felsefesi, s.67.<br />
11. Divan-ı Hikmet, H-54, s.74.<br />
12. Divan-ı Hikmet, H-140, s.179.<br />
13. Bayraktar M., age., s.89.<br />
gerçek sufi olarak, yanında oturan insanın hangi din<br />
ve milletten olduğuna önem vermeyen insandır.<br />
İlahî aşk ile donanmış gerçek dindarlık insanı ruhani<br />
hoşgörüye götürecektir. Hoşgörü ise, insanları,<br />
dinî inancına ve politik mensubiyetine göre değerlendirmemektir.<br />
Dolayısıyla, Yesevî’nin hoşgörü anlayışı,<br />
sadece, din içi değil, dinlerarası, hatta dinlerüstü <strong>bir</strong><br />
ilahî hakikati esas almaktadır. Hoşgörü olmazsa, insanlar<br />
arasında aşk da sevgi de, eşit sohbet de barış da<br />
olmayacaktır. İlahî yaratılışın amacına göre, insanlar,<br />
<strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerini tamamlayan ve <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine ayna olan ilahî<br />
hakikatin tecellisi olduklarına inanmaktadırlar.<br />
Yesevî, aşka ulaşmanın yollarını şu aşamalarla ortaya<br />
koymaktadır: Birinci olarak, tarikatta, ilm-i hâli<br />
vakfetmek (İşk bahçesini dolaşmayan âşık olmaz [14] );<br />
ikinci olarak, riyazet ile ruhu eğitmek (Cürm ve cefa<br />
çekmeden nefsin ölmez [15] ); üçüncü olarak, Allah’a,<br />
dünya ve ahiretteki nimetleri ve mükâfatları için değil,<br />
onun zatı ve özüne âşık olmak (İki âlem işretlerini<br />
Mey’e sattım, Hakk’ı sevdim [16] ); dördüncü olarak,<br />
Hakk’a zikir, vecd, sohbet gibi yöntemlerle ulaşmaktır<br />
(Zakir olup, şakir olup Hakk’ı buldum [17] ).<br />
Gördüğümüz gibi, Yesevî düşüncesinin temeli<strong>nde</strong><br />
sohbet, hoşgörü ve aşk vardır. Düşünce ve düşünce<br />
özgürlüğü vardır. Bu ise, iş ve davranışın özgürlüğü<br />
demektir. Zikir, sohbet, vecd gibi psikoteknik yöntemler,<br />
hastalıklara maruz kalan kalbi tedavi ederek kalbi<br />
Allah’ı sevebilecek duruma ve dereceye getirmeye<br />
yarayan araçlardır. Bu araçlar ise, Yesevî için hiç<strong>bir</strong><br />
zaman amaç olmamıştır. Sonuç itibariyle, Yesevî düşüncesi<strong>nde</strong>,<br />
aşk, hayatın gerçek anlamı, aynı zamanda<br />
insani varlığa ve insani zihniyete ulaşmanın temel<br />
şartıdır.■<br />
14. Divan-ı Hikmet, H-102.<br />
15. Divan-ı Hikmet, H-77.<br />
16. Divan-ı Hikmet, H-12.<br />
17. Divan-ı Hikmet, H-13.<br />
17<br />
eylül-ekim-kasım<br />
2010