"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
şerefiyle hayatiyetini sürdürmektedir.<br />
Türk ırkından gelen her <strong>bir</strong>eyin, genetik kodlarında<br />
yaşayan <strong>bir</strong> sanat türüdür Türk musikisi!<br />
Başka milletlere mensup olanlar, asla ve kat’a beceremezler;<br />
çalamazlar, söyleyemezler. Bu sanatı<br />
icra edebilmenin <strong>bir</strong> tek yolu vardır: Türk ırkından<br />
gelmek! Türk gibi hissetmek, duymak ve yaşamak<br />
şartı en öncelikli olaydır.<br />
Kopuz coğrafyasının dağları, ırmakları, gölleri,<br />
sözlü ve yazılı edebiyatımızın en önemli membaıdır.<br />
Dolayısıyla bu edebî yaratıcılık, Türk musiki<br />
sanatına da kaynak görevi yapar.<br />
Düşüncemizi şöyle örnekleyelim: Türk dünyasında<br />
iki nehir vardır - ki gerek edebî gerek musiki<br />
ürünleri<strong>nde</strong>, çok fazla yer alır- Aras ve Tuna!<br />
Azeri kültür sahasında, Aras’ın anılmadığı şiir,<br />
mahnı, marş, hatta senfonik eser yok gibidir. Türkiye<br />
kültür sahasında da Tuna Nehri, şiirlerin, şarkıların,<br />
baş tacıdır.<br />
Hatta Türkiye kültür dairesi<strong>nde</strong>n de Aras’a seslenen<br />
özlem pervaneleri kanat çırpmıştır.<br />
Aman Aras, han Aras,<br />
Bingöl’den kalkan Aras,<br />
Al başımdan sevdayı;<br />
Hazar’da çalkan Aras!<br />
Yüzyıldan fazla zamandır, elimizden çıkan Rumeli<br />
vatanı için seçtiğimiz özlem abidesi, Tuna<br />
Nehri’dir.<br />
Akma Tuna akma ben <strong>bir</strong> dertliyim<br />
Yâr peşi<strong>nde</strong> koşar kara bahtlıyım.<br />
Şunu vurgulamak istiyoruz: Bizim gibi hissetmek<br />
için, coğrafyanızı Türk gibi yaşamak mecburiyeti<br />
vardır. Başka köke<strong>nde</strong>n olanlar, mutlaka yüzüne<br />
gözüne bulaştırır. İçimizde doğmuş olsalar bile…<br />
Musiki ile uğraşmış olsa bile, Hüseynî makamını<br />
idrak edemeyenin Türklüğü<strong>nde</strong>n şüphe ederiz.<br />
Yabancı müziklere kul köle olup sanatımızı küçümseyenler<br />
vardır. Bunların mutlaka kanları bozuktur,<br />
karışıktır. Büyük Türk denizi<strong>nde</strong> eriyip yok olmaları<br />
kaçınılmazdır.<br />
Türk sanatı son günlerde, bütün kültür değerlerimize<br />
karşı uygulanan, hem içten hem de dıştan<br />
hıyanete uğramaktadır. Bütün bunlar geçicidir. Türk<br />
sanatı, çok güçlüdür. Bin yıllara direnerek günümüze<br />
ulaşmıştır. Yarınlar daha görkemli olacaktır. Türk<br />
dünyası, ortak paydada buluşacak, sanatına, kültürüne<br />
sahip çıkacaktır. “Yarından daha yakın”da…■<br />
MEVLÂNÂ’YIM<br />
AŞKTANDIR SESİM<br />
Ben ki Mevlânâ’yım aşktandır sesim,<br />
Bir ölümsüz canda aşktır adresim.<br />
Dinle be<strong>nde</strong>n <strong>bir</strong> hikâyem var sana,<br />
Âşık olsan cümle âlem yâr sana.<br />
Hak’tan aldık halka sunduk aşkı biz,<br />
Âşıkın gönlü<strong>nde</strong> bulduk köşkü biz.<br />
Aşkı gönlün bahçesi<strong>nde</strong>n seyre dal,<br />
Gördüğün her sahneden <strong>bir</strong> ibret al.<br />
Bil ki yavrum bahçe sensin, gül de sen;<br />
Gül yüzü<strong>nde</strong>n inleyen bülbül de sen.<br />
Yine gel, tövbeni bozsan yine gel;<br />
Rahmetin yağdığı en son dine gel.<br />
Aşk içi<strong>nde</strong>n nûru seyret aşka dön,<br />
Nûr içi<strong>nde</strong>n aşkı seyret Hakk’a dön.<br />
YUSUF DURSUN<br />
14<br />
eylül-ekim-kasım<br />
2010