07.02.2015 Views

ADAB-I MUAŞERET: Osmanlı'da Gündelik Hayatın Değişimi - DEM

ADAB-I MUAŞERET: Osmanlı'da Gündelik Hayatın Değişimi - DEM

ADAB-I MUAŞERET: Osmanlı'da Gündelik Hayatın Değişimi - DEM

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

tiğnası- konu alınmaktadır ve<br />

son olarak üçüncü bölümde,<br />

“Adab-ı Muaşerette Üsve-i Hasene”<br />

başlığı altında yeme içme,<br />

giyim kuşam, temizlik, kapı çalma,<br />

selamlaşma, musafaha, konuşma,<br />

saygı ve hürmet, gülme,<br />

şakalaşma, esneme ve aksırma,<br />

yolculuk, yatma ve uyku, oturma,<br />

davete icabet, ziyaret ve<br />

hediyeleşme adabı konuları ele<br />

alınmıştır. Ahlak kişinin diğer<br />

insanlarla arasındaki ilişkisinde<br />

bir var oluş tarzı olarak ortaya<br />

çıkar. İşte son iki bölümde Peygamber<br />

Efendimizin ahlak ve<br />

adab-ı muaşeretinden hareketle<br />

insanın diğer insanlarla ilişkisini<br />

nasıl düzenlemesi gerektiğine<br />

dair örnekler sunulmaktadır.<br />

İkinci cildin birinci bölümünde,<br />

“Tebliğ ve Davette Üsve-i<br />

Hasene” başlığı altında Peygamber<br />

Efendimizin tebliğ ve<br />

davetteki hassasiyeti, davetteki<br />

usûl ve üslûbu, tebliğ ve davet<br />

vasıtaları, tebliğ ve davetteki<br />

engelleri kaldırma gayreti anlatılmaktadır.<br />

Özellikle günümüzde<br />

İslamı hem kendi insanımıza<br />

hem de diğer din mensuplarına<br />

anlatmamızdaki sıkıntı göz<br />

önünde bulundurulacak olursa<br />

Hz. Peygamber’in bu alanlarda<br />

ortaya koymuş olduğu ilkeler<br />

daha bir önem kazanmaktadır.<br />

İkinci bölümde, “Talim, Terbiye<br />

ve Tezkiyede Üsve-i Hasene”<br />

başlığı altında, Peygamberimizin<br />

ilme verdiği değer, muallimliği,<br />

terbiye ve tezkiye vazifesi,<br />

ibadet eğitimi, kalp eğitimi, tatbik<br />

ettiği talim ve terbiye usulleri<br />

ve Peygamberimizin hataları<br />

tashih usulü konuları tafsilatlı<br />

olarak ele alınmaktadır. Eğitim<br />

alanında dinin uygun bir dille,<br />

doğru bir yöntemle, sağlıklı bir<br />

süreç içerisinde, uygun bir pedagojik<br />

yaklaşımla genç nesillere<br />

anlatılması hususunda Hz.<br />

Peygamber’in yaklaşımı üzerinde<br />

tekrar tekrar durmamız<br />

gerektiği ortadadır.<br />

Üçüncü bölümde, “İnsanlara<br />

Muamelede Üsve-i Hasene”<br />

başlığı altında, Peygamberimizin<br />

ailesine, hizmetçilerine, akrabalarına,<br />

komşularına, misafirlerine,<br />

bazı mağdur kesimlere<br />

-çocuklara, yaşlılara, kadınlara,<br />

fakirlere, özürlülere - ve hayvanlara<br />

muamelesi konuları ele<br />

alınmaktadır. İşte bu son bölümde<br />

de insanın diğer insanlarla<br />

ilişkisinin yanı sıra diğer<br />

varlıklarla ilişkisine dair takınması<br />

gereken tavır da “O güzel<br />

örnek”in hayatından örnekliklerle<br />

okuyucuya sunulmaktadır.<br />

Peygamber Efendimizin bizlere<br />

örnek olacak hal, ahlak ve davranışlarından<br />

seçmelerle bu alandaki<br />

bilgi dağarcımızı geliştiren<br />

eser, sunumuyla da bugünün<br />

okuyucularına ulaşma noktasında<br />

oldukça başarılı bir dil kullanmaktadır.<br />

Her kütüphanede<br />

önemli bir boşluğu dolduracağını<br />

düşündüğümüz eser, özellikle<br />

aile içi eğitimde anne-babalar<br />

için, din eğitiminde öğretmenler<br />

için derli toplu bir kaynak olma<br />

özelliği taşımaktadır.<br />

<strong>ADAB</strong>-I MUAŞERET:<br />

Osmanlı’da Gündelik Hayatın Değişimi<br />

Nevin MERİÇ<br />

İstanbul: Kaknüs Yayınları, 2008, 486 sayfa, ISBN: 979-975-696-37-07<br />

Tanıtım: Fatma Tunç YAŞAR*<br />

Osmanlı 1 İmparatorluğu’nun<br />

en uzun yüzyılı olarak tanımlanan<br />

19. yüzyıl aynı zamanda<br />

değişimin de en hızlı olduğu<br />

dönem olarak kabul edilmektedir.<br />

Şükrü Hanioğlu’nun ifadesiyle<br />

bunalım dönemi, Selim<br />

Deringil’in ifadesiyle meşruiyet<br />

bunalımının “ince ayar” ile aşılmaya<br />

çalışıldığı kriz dönemi,<br />

* Değerler Eğitimi Merkezi,<br />

tuncfatma@yahoo.com<br />

kimilerine göre ise modernleşme<br />

çabalarının zirveye ulaştığı<br />

dönemdir. Dönemin literatürü<br />

üzerinden bakıldığında da 19.<br />

yüzyılı tanımlayan en önemli iki<br />

kavram olarak “terakkiyat” ve<br />

“medenileşme” karşımıza çıkmaktadır.<br />

Dönemin başlıca meseleleri<br />

olarak bu iki kavramın<br />

sadece devlet düzeyinde değil,<br />

entelektüel ve toplumsal düzlemde<br />

de önemli yansımaları olmuş<br />

ve bu iki kavram dönemin<br />

yazın hayatını da önemli ölçüde<br />

şekillendirmiştir.<br />

Nevin Meriç’in 1894-1927 yılları<br />

arasında yayımlanan dokuz<br />

adab-ı muaşeret kitabını<br />

merkeze alarak yaptığı, Adab-ı<br />

Muaşeret: Osmanlı’da Gündelik<br />

Hayatın Değişimi başlığını taşıyan<br />

çalışma, Osmanlı modernleşmesinin<br />

toplumsal karşılığını<br />

anlama çabası olarak daha önce<br />

fazla önemsenmeyen bir alana<br />

dikkatimizi çekmesi açısından<br />

oldukça önemli bir çalışma. Kitapta,<br />

toplumsal değişimin sosyo-kültürel<br />

boyutu ve bu değişimin<br />

yeniden tanımlanan “medenileşme”<br />

açısından toplumsal<br />

karşılıkları dönemin adab-ı mu-<br />

108 <strong>DEM</strong> DERGİ | YIL 1 SAYI 4


aşeret kitapları aracılığıyla verilmeye<br />

çalışılıyor.<br />

19. yüzyılın ikinci yarısında<br />

“muasır medeniyetlere” yetişme<br />

çabasının ancak ve ancak<br />

muasır medeniyetler gibi yaşamaktan<br />

geçtiği yönündeki görüş,<br />

Batılı yaşam tarzını konu<br />

edinen kitapları Osmanlıcaya<br />

tercüme ederek ya da uyarlayarak<br />

modern ve Batılı adab-ı muaşeret<br />

kurallarını Osmanlı dünyasına<br />

kazandırmayı amaçlayan<br />

bir literatürün ortaya çıkmasına<br />

katkı sağlamıştır. Nevin Meriç,<br />

bu literatür üzerinden gündelik<br />

hayatta meydana gelen değişimi<br />

ve bu değişimin alafranga olarak<br />

tabir edilen yaşam tarzıyla<br />

ilişkisini irdeliyor.<br />

Meriç, değişimi ve bu bağlamda<br />

ortaya çıkan adab-ı muaşeret kitaplarını<br />

siyasi, askeri ve teknolojik<br />

alanlar başta olmak üzere<br />

her alanda üstünlük atfedilen<br />

Batı’yı körü körüne taklit etmek<br />

olarak değil, modernleşme süreci<br />

içinde geleneksel davranış<br />

kodlarının zorlanması sonucu<br />

gündelik hayatta karşılaşılan sıkıntılara<br />

çözüm arayışlarının bir<br />

neticesi olarak değerlendiriyor.<br />

19. yüzyılın ortalarından itibaren<br />

bazı Osmanlı aydınları geleneksel<br />

zaman ve mekan algısının<br />

ve ilişki tarzlarının modernleşmeye,<br />

kendi ifadeleriyle asrın<br />

gereklerine ve terakkiyata mani<br />

olduğundan şikayet etmişlerdir.<br />

Ancak, Osmanlı modernleşmesinin<br />

hemen her alanında kendini<br />

hissettiren “kafa karışıklığı”<br />

davranış kodlarının değişiminde<br />

de kendini göstermektedir.<br />

Çoğu zaman alafranga yaşam<br />

tarzının sadece işlevsel kaygılarla<br />

mı taklit edileceği yoksa Batılı<br />

yaşam tarzına doğrudan bir<br />

‘üstünlük’ atfederek bunların<br />

aynen mi benimsenmesi gerektiği<br />

anlayışı birbirine karışmış<br />

durumdaydı. İbrahim Hilmi,<br />

Comtesse de Magalon’dan tercüme<br />

edilen bir adab-ı muaşeret<br />

kitabının önsözünde bu kafa<br />

karışıklığını şu sözlerle ifade etmektedir:<br />

“İnsanların en çok muhtaç olduğu,<br />

fakat en az bildiği şey<br />

yaşamaktır. İnsan her suretle yaşayabilir.<br />

Fakat insanca, medeni<br />

bir insan gibi yaşmayı bilmek en<br />

müşkil bir iştir. Fransızlar, geçinmek<br />

yaşamak demek değildir<br />

derler. Adab-ı muaşerete riayet<br />

etmeyen, terbiye-i ictimaiyeye<br />

mazhar olamayan bir millet de<br />

yaşıyor ad olunamaz. Her kavmin<br />

kendine mahsus bir tarz-ı<br />

maişeti, muaşereti, adeti vardır.<br />

Yine bir şarklı ile bir garblı arasındaki<br />

adab-ı muaşeret büsbütün<br />

başkadır. Terbiye-i diniye,<br />

kavmiyye ve milliye itibariyle<br />

şark ile garb arasında pek büyük<br />

farklar bulunacağı tabiidir. Her<br />

kavmin kendine mahsus havası<br />

aliye-i milliyesi, ecdadının bir<br />

miras-ı tarihisi olan adet ve teamulatı<br />

vardır ki, bunlar kolay<br />

kolay feda edilmez ve edilmemelidir<br />

de. Japonlar bu hususta<br />

bize en güzel bir numunedir. Fakat<br />

bunu da unutmamalıyız ki,<br />

oturduğumuz yer Avrupa’nın<br />

en güzel bir köşesidir. Etrafımız<br />

çepeçevre Avrupalılarla kuşatılmış,<br />

Avrupa hayatı da bütün<br />

kuvvetiyle tabakat-ı ictimaiyemize<br />

yayılmaya başlamıştır. Terakkiyat-ı<br />

medeniyeyi benimsediğimiz<br />

müddetçe Avrupalılarla<br />

temasımız artacaktır. Bunun için<br />

garbın usul-u muaşeretini bilmekliğimiz<br />

muktezidir.”<br />

Meriç’in ilk adab-ı muaşeret kitabı<br />

olarak seçtiği 1894 tarihli,<br />

Ahmet Midhat Efendi’nin Avrupa<br />

Adab-ı Muaşereti yahud<br />

Alafranga başlığını taşıyan kitap<br />

ile Osmanlıca olarak yazılmış<br />

son adab-ı muaşeret kitabı<br />

olarak tayin ettiği 1927 tarihli<br />

Abdullah Cevdet’in Mükemmel<br />

ve Resimli Adab-ı Muaşeret<br />

Rehberi arasındaki fark bu kafa<br />

karışıklığını ve gelinen noktayı<br />

göstermesi açısından önemlidir.<br />

Adab-ı muaşereti gündelik hayatın<br />

pratik bilgisi olarak tanımlayan<br />

Ahmet Midhat, Avrupa<br />

adab-ı muaşeretini pragmatik<br />

gerekçelerle bilmek gerektiğini<br />

vurgulamakta, alafranga yaşam<br />

tarzının aynen alınmasına karşı<br />

çıkmakta ve hatta zaman zaman<br />

alafranga yaşamın kesinlikle<br />

alınmaması gereken yönlerini<br />

okuyucuya göstermektedir.<br />

Abdullah Cevdet’te ise böyle<br />

bir hesaplaşma ya da sorgulama<br />

görülmez. O gündelik hayatın<br />

pratik bilgisinden ziyade<br />

toplumsal değişimden ve yeni<br />

oluşturulan kurumsal yapılarda<br />

nasıl hareket edileceğinden<br />

bahseder. Bu fark bir anlamda,<br />

Ahmet Midhat’ın ve dolayısıyla<br />

Osmanlı döneminin kişisel deneyimi<br />

olan adab-ı muaşeretin,<br />

Cumhuriyet döneminde yöneticiler<br />

tarafından halkın kolektif<br />

katılımına açık hale getirilmesi-<br />

Y IL 1 SAYI 4 | <strong>DEM</strong> DERGİ 109

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!