07.02.2015 Views

Muhammed Hamidullah - Türkiye Diyanet Vakfı

Muhammed Hamidullah - Türkiye Diyanet Vakfı

Muhammed Hamidullah - Türkiye Diyanet Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

azalmakla beraber, Büyük Selçuklular<br />

döneminden itibaren hız kazanmış<br />

ve Osmanlılarda büyük gelişme<br />

göstermiştir. Ömer Lütfi Barkan’ın<br />

XVI. Yüzyıl Osmanlı tahrirleri üzerinde<br />

yaptığı araştırmaya göre, Anadolu<br />

eyaletinden sağlanan yıllık geleren<br />

%17 si vakıfların elindedir.<br />

Aynı araştırmaya göre, 1540 yılında<br />

sadece Anadolu Eyaleti’nde; 45<br />

imaret, 342 cami, 1.055 mescit, 110<br />

medrese, 626 zaviye ve hankâh, 154<br />

muallimhane, 1 kalenderhane, 1<br />

mevlevihane, 2 darulhuffaz, 75 büyük<br />

han ve kervansaray vakıf olarak<br />

işletilmekteydi.<br />

XVIII. asır vakıfları arasından<br />

ihtimali sondaj metoduyla seçilen<br />

330 vakfiye üzerinde yapılan ve genelleştirilen<br />

bir araştırmaya göre, vakıfların<br />

söz konusu asırda genel bütçe<br />

içindeki payı %26,80’dir. Aynı<br />

araştırmaya göre bugünkü Türkiye<br />

sınırları içinde kurulan ve vakfiyeleri<br />

Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde<br />

bulunan 6.000 vakıftan vakfiyeleri<br />

analiz edilen 330’u şu hizmetlere ayrılmıştır:<br />

60 cami, 7 mescid, 49 mektep,<br />

36 medrese, 3 darulhadis, 3 darulkurra,<br />

26 tekke, zaviye ve hankâh,<br />

13 kütüphane, 8 imaret, 1 fener, 1<br />

kale, 1 iskele, 6 köprü, 4 köy odası, 1<br />

lonca odası, 16 sebil, 94 çeşme, 6 su<br />

kuyusu, 1 buzhane, 1 abdesthane ve<br />

4 umumi hela.<br />

Osmanlı döneminin sonlarında<br />

devlet hizmetlerinde çalışan personelin<br />

%12’sinin, cumhuriyetin ilk yıllarında<br />

%15’inin vakıflardan aylık aldığı;<br />

1990’lara gelindiğinde ise vakıfların<br />

istihdamdaki payının %1’lere<br />

düştüğü belirtilmektedir.<br />

Maddî bir karşılık beklemeden<br />

başkalarına yardım etmek gibi yüce<br />

bir düşüncenin eseri olan vakıf, yüzyıllardan<br />

beri İslâm ülkelerinde büyük<br />

bir önem kazanmış, sosyal ve<br />

ekonomik hayat üzerinde derin etki-<br />

ler yapmış dinî ve hukukî bir kurumdur. İnsan fıtratında<br />

mevcut olan yardımlaşma hissi, kuşkusuz insanlık<br />

tarihi kadar eskidir. Bu his, dinî emir ve hükümlerle<br />

birleşince daha da bir kuvvet kazanır. İslâm<br />

ülkelerinde vakıfların, yüzyıllarca büyük bir işlev<br />

görmesinin, Müslümanların birbiriyle yarışırcasına<br />

vakıf eserler kurmasının sebebini bu dinî histe aramak<br />

gerekir.<br />

Vakıfların dinî bir nitelikte olması İslam<br />

âleminde onların devamlılığını sağlamıştır. Dinî<br />

inanç ve kaygıların güçlü olduğu kurumlar olan vakıflar<br />

siyasi çalkantıların ve idari istikrarsızlıkların<br />

dışında kalarak, Müslüman toplum hayatında istikrar<br />

ve devamlılığın sembolü olmuşlardır. Vakfedilen<br />

taşınmazlar herhangi bir sebeple müsadere edilemeyeceği,<br />

kullanım alanı değiştirilemeyeceği ve vakfiyedeki<br />

esaslara aykırı davranmadıkça mütevellileri<br />

değiştirilemeyeceği için bu kurumlar siyasi ve idari<br />

müdahalenin dışında kalıyorlardı. Bu durum aynı<br />

zamanda zengin veya nüfuzlu kimseler için torunlarının<br />

geleceğini müsadere kaygısı duymadan adlarına<br />

vakıflar kurarak güvenceye almanın bir yolu da<br />

olmuştur.<br />

İnsanları vakıf kurmaya yönelten faktörleri toplumun<br />

beklentileri, elde edilen servetin müsadere<br />

veya miras yoluyla bölünüp parçalanmadan emin<br />

bir şekilde evladına intikal ettirme düşüncesi şeklinde<br />

özetlemek mümkündür.<br />

İslâm dünyasında önemli bir sosyal güvenlik kurumu<br />

olarak vakıfların oynadığı büyük rolü, geçmiş<br />

hayatımızın bütününü kapsadığını gösteren şu ifade<br />

ne güzel anlatmaktadır:<br />

“Osmanlı İmparatorluğu devrinde pek büyük bir<br />

inkişafa mazhar olan vakıflar sayesinde bir adam;<br />

vakıf bir evde doğar, vakıf bir beşikte uyur, vakıf<br />

mallardan yer ve içer, vakıf kitaplardan okur, vakıf<br />

bir mektepte hocalık eder; vakıf idaresinden ücretini<br />

alır ve öldüğü zaman vakıf bir tabuta konur ve vakıf<br />

bir mezarlığa gömülürdü. Bu suretle beşeri hayatın<br />

bütün icaplarını ve ihtiyaçlarını vakıf mallarla temine<br />

pekala imkan vardı.”<br />

Kaynaklar:<br />

Bahaeddin Yediyıldız, “Vakıf ”, MEB İslam Ansiklopedisi,<br />

XIII, İstanbul 1986, s.153-172.<br />

Mehmet Şeker, İslam’da Sosyal Dayanışma Müesseseleri, Ankara<br />

1991.<br />

Nazif Öztürk, Türk Yenileşme Tarihi Çerçevesinde Vakıf Müessesesi,<br />

Ankara 1995.<br />

Ziya Kazıcı, Vakıflar, İstanbul 1985.<br />

TDV<br />

www.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 63 >

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!