07.02.2015 Views

RÖPORTAJ: Prof. Dr. Mehmet AYDIN - DEM

RÖPORTAJ: Prof. Dr. Mehmet AYDIN - DEM

RÖPORTAJ: Prof. Dr. Mehmet AYDIN - DEM

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Siyaset büyük kararların alındığı büyük adımların atıldığı dolayısıyla o ölçüde<br />

iyiliklerin veya kötülüklerin ortaya çıktığı başka bir deyişle büyük günahların ve sevapların işlendiği bir<br />

alandır. İnşallah Allah bana, bize iyilikle yürümeyi, sevap işlemeyi nasip eder.<br />

“Değer ile birlikte yürüyen siyaset.” dediniz bunun<br />

gerçekleşme şartları nedir sizce<br />

Tabi bu kolay değil. İmkânsız mı Biraz önce<br />

söyledim: O da değil. Demokrasi bu gün için onu<br />

başarmaya çalışıyor. Demokrasi pek çok önemli<br />

özelliğinin yanında bazı ana değerlere dayanan bir<br />

rejimdir. İnsan onuruna saygısı olmayan bir rejime<br />

demokrasi denmez. İçinde adaletin yer almadığı<br />

bir yönetim biçimi demokrasi değildir. Şeffaflığı<br />

reddeden bir anlayış demokratik olmaz. Ne yapıyorsanız<br />

toplumun gözü önünde yapacaksınız.<br />

Toplum bilecek, görecek ki hesap sorsun. Dolayısıyla<br />

hesap sormayı ortadan kaldıran, şeffaflığı<br />

ortadan kaldıran bir siyaset, demokratik bir siyaset<br />

olamaz. Bu yüzden demokratik bir şeffaflık,<br />

demokratik bir hesap sorma ve hesap verme mekanizması,<br />

bir yönetim şeklini “demokrasi” yapar;<br />

demokratik bir laiklik anlayışı da doğrudan değerlerle<br />

yürüyen bir siyasette önem kazanır.<br />

Kendi siyaset yaklaşımınızı nasıl tanımlarsınız<br />

Bunu siyasete girişimde, usul öyle olduğu için,<br />

düzenlenen törende söylediğim sözlerle anlatayım.<br />

Bazı arkadaşlar benden uzun ve felsefi bir<br />

konuşma beklemiş bu törende. Çünkü orada beni<br />

tanıyan beş yüze yakın kişi vardı. Zannediyorum<br />

üç veya dört cümle söyledim. O kadar. Ama<br />

o cümleler hala söyleniyor. Hepimiz biliyoruz ki<br />

siyaset büyük adımların atıldığı, büyük kararların<br />

verildiği bir alan. Sizin attığınız adımlara göre ülkenin<br />

ekonomisi şekilleniyor. Bir basiretsiz karar<br />

milyonların hayatını cehenneme çevirebiliyor. Yahut<br />

bir karar sizi savaşın içine sürükleyebiliyor. Bir<br />

başka karar ise sizi barışa götürebiliyor. Dedim ki<br />

siyaset büyük kararların alındığı büyük adımların<br />

atıldığı dolayısıyla o ölçüde iyiliklerin veya<br />

kötülüklerin ortaya çıktığı başka bir deyişle büyük<br />

günahların ve sevapların işlendiği bir alandır.<br />

İnşallah Allah bana, bize iyilikle yürümeyi, sevap<br />

işlemeyi nasip eder. Dile getirmem belki tevazu<br />

sınırını zorlayacak ama benim siyaset anlayışımın<br />

temelinde böyle bir hassasiyet yatıyor. Belki de Farabi<br />

üzerine çalışmalar için ömrünüzün en verimli<br />

beş senesini vermiş olmanızdan kaynaklanan bir<br />

sorumluluktur bu. Sadece sizin bir parmağınız bir<br />

ülkeyi savaşa sokabilir veya sokmayabilir. Bir tek<br />

oy, bir oy toplamı “çoğunluk”a dönüşebilir. Mecliste<br />

parmak kaldırmanız bir konferansta parmak<br />

kaldırıp “ben de bir şey söyleyebilir miyim” gibi bir<br />

durum değildir. Siyaset kadar zor bir iş yoktur.<br />

Ama her halükarda birileri siyaset yapmak gibi bir<br />

görevi yerine getirmek zorundadır. “Siyasetsiz hayat<br />

olmaz”; siyasetsiz toplumsal hayat olmaz.<br />

İsterseniz burada tekrar siyaseti beseleyecek değerler<br />

alanına geçelim. Siyaset alanında değer adına<br />

ortaya konanların tamamı beşeri bir inşa mıdır<br />

yoksa bunun ötesine geçen bir boyutu var mıdır<br />

Evet! Felsefenin çok önemli bir sorusudur bu.<br />

Fakat onun cevabı o kadar kolay değildir. Niye<br />

cevabı o kadar kolay değildir Çünkü kaynaklar<br />

bir yerde örtüşebiliyor. Mesela diyelim ki Kur’an-ı<br />

Kerim’in kendi öğretisi içerisinde değerleri sıralamaya<br />

çalışırsak görecek olduğunuz şey Kur’an’ın<br />

o değerlerin çoğuna “maruf” dediğidir. ‘Bilinen değer’<br />

diyor Kur’an: Ye’murune bi’l-maruf ve yenhevne<br />

ani’l-münker. Yani birine maruf diğerine münker<br />

diyor. Sadece maruf demesi bile onların zaten var<br />

olduğunu gösterir. Başka türlü marufun bir anlamı<br />

olmaz. Yani bunlar insanın irfanı içerisinde olan<br />

şeylerdir. Buna çok tipik başka bir örnek vereyim.<br />

Batıda ben bu örneği verdiğim zaman hakikaten<br />

bazen şaşırıyorlar. Diyorum ki bakın Peygamber<br />

geliyor insanlara diyor ki “doğru budur”. Ama<br />

onun doğru tarifine itibar etmeyenler “hayır bizce<br />

bu yanlıştır” demenin ötesine geçiyor ve onu<br />

doğru kabul edenleri öldürüyorlar. Bu durum<br />

karşısında Hz. Peygamber ne yapıyor Kendisine<br />

ilk inananları Habeşistan’a gönderiyor. Peki niye<br />

Habeşistan’a gönderiyor Çünkü oradaki kralın<br />

adil biri olduğunu biliyor. Habeşistan kralı Necaşi,<br />

adaletiyle maruf biridir. Demek ki bir insan iyi<br />

bir Hıristiyan olur adil olur, iyi bir Müslüman olur;<br />

adil olur iyi bir Musevi olur adil olur; Kur’an-ı<br />

Kerim’in maruf kelimesini kullanması bundandır.<br />

Zaten değerler vahiy tarihi içerisinde maruftur.<br />

46 <strong>DEM</strong> DERGİ | YIL 2 SAYI 5

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!