07.02.2015 Views

RÖPORTAJ: Prof. Dr. Mehmet AYDIN - DEM

RÖPORTAJ: Prof. Dr. Mehmet AYDIN - DEM

RÖPORTAJ: Prof. Dr. Mehmet AYDIN - DEM

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

“Promise is a promise”. Söz verme bir söz vermedir. Bu sadece siyasi bir taahhüt değil, aynı zamanda<br />

ahlaki bir taahhüttür. Baştan koymuş olduğunuz değerler konusunda bütünlüklü ve tutarlı<br />

davranmalısınız. Türkiye’ye bir söz verilmiştir. Siz bu sözü yerine getirmek zorundasınız.<br />

rupacılık gibi bir anlam çıkarılmasın. Avrupa’nın<br />

da bu gün başka alanlarda çok ciddi sıkıntıları<br />

var. Ama yine de demokrasinin dayandığı temel<br />

değerler ve o değerlerin hayata intikali açısından<br />

merkezî Avrupa ülkelerinin çoğunluğu dünyanın<br />

diğer yerlerindeki ülkelerden çok daha başarılı<br />

olmuşlardır. Bugünkü gazetelere baktığınızda<br />

Olli Rehn’in “Türkiye’nin iç gerginliğinin bitmesi<br />

için Ankara’nın yeni bir mükaveleye ihtiyacı var.”<br />

mealinde bir açıklaması var. Ya da düzenlen bir<br />

konferansında Sayın Barrosso’nun TBMM’de “demokratik<br />

laiklik”ten bahsetmesi de bu tecrübenin<br />

bir ürünü. Biz de bunu bazıları, “laiklik laikliktir”;<br />

ne demek “demokratik laiklik” diye eleştirdi. Kusura<br />

bakmasınlar ama bunlar demek ki okumuyorlar.<br />

Anayasayı da okumuyorlar demek ki. Çünkü<br />

anayasada “demokratik, laik, sosyal, bir hukuk devleti”<br />

ifadesi onun ruhunu oluşturuyor. Sadece laiklikten<br />

bahsetmiyor. Demokrasi içerisinde uygulanan<br />

bir laiklikten bahsediyor. Devletiniz sadece<br />

laik değil, aynı zamanda demokratik olacak.<br />

11 Eylülden sonra sanki güvenlik özgürlük dengesinde<br />

Avrupa’da da sıkıntılı bir yaklaşımın ortaya<br />

çıktığını görüyoruz.<br />

Çok doğru. Demokrasiyi Avrupa’da güçlü gördüğümüz<br />

için değerler Batı tatbikatında modern<br />

zamanlarda daha şanslı oldu diyoruz. Önemli bir<br />

tarihsel tecrübenin bir ürünüdür demokratik değerler<br />

uygulaması. Kısa bir süre önce ünlü bir sivil<br />

toplum örgütünün misafiri olarak Lüksemburg’da<br />

söylediklerimin dörtte birini ciddi bir Avrupa eleştirisine<br />

hasrettim. Demokrasiden geri adım atmalarının<br />

gerek kendileri için gerekse bizim için de<br />

ne kadar zararlı olacağı üzerinde durdum. Biraz<br />

dayanıklı olmalarını söyledim. Yani bir sıkıntı çıktığı<br />

zaman ilk yapacağımız şey demokrasiden ve<br />

değerlerinizden vazgeçmek olmamalıdır. Hele demokrasi<br />

tecrübesinin diğer ülkeler tarafından da<br />

önemsenmeye başlandığı bir dönemde bunu yaparsanız<br />

bütün dünya için telafisi zor aksaklıklar<br />

ortaya çıkar.<br />

Daha önce dediğimiz gibi, değerlerin bir teorik<br />

bir pratik boyutu var. Özellikle siyaset alanında<br />

değerlerin uygulanası için ne tür motivasyonlar<br />

devreye girebilir<br />

Değerin var olduğunu bilmek ayrı şeydir değeri<br />

uygulamak ayrı şeydir. Değerlerin uygulanmasında<br />

pek çok şey devreye girer. Mesela din<br />

bir değerin kaynağı olmayabilir. Değildir demiyorum<br />

olmayabilir diyorum. Ama diyelim ki bir kişi<br />

akılla, tefekkürle, bilgiyle değere ulaşmış ve onu<br />

benimsemiş. Bu durum o değeri hayata geçirmek<br />

için önemli bir adımdır. Aynı kişi onun vahiy yoluyla<br />

da teyit edildiğine inanıyorsa bu o değerin<br />

tatbikatına yeni bir boyut kazanabilir. Benim görebildiğim<br />

kadarıyla filozofların büyük bir kısmı, samimi<br />

bir dindarlığı değerlerin hayata geçirilmesi<br />

bakımından son derece büyük bir teşvik edici güç<br />

olarak kabul ediyorlar. Hani bazen diyoruz ya her<br />

insanın başına bir polis dikemeyiz diye. Polis aslında<br />

burada hukukun varlığına işaret ediyor. Bir<br />

insan düşünün ki yaptığını polis görmüyor, devlet<br />

görmüyor, toplum görmüyor, anası görmüyor, babası<br />

görmüyor ama “bir gören var” diye inanıyor.<br />

Bunun o değerin tatbiki hususunda çok büyük bir<br />

güç ortaya çıkardığını kimse inkâr etmez. Dolayısıyla<br />

bir şeyin günah veya sevap olması her zaman<br />

onun ontolojik durumunu değiştirmiyor. Zaten aklın<br />

kötü dediği bir şeye din de kötü diyorsa o kavramın<br />

içersinde bir değişiklik söz konusu olmuyor.<br />

Peki değişiklik nerede ortaya çıkıyor Değişiklik<br />

motivasyon noktasında kendini gösteriyor. Motivasyonda,<br />

gerekçelendirmede, hayata taşımada,<br />

onu yapma gücünü kendinde bulmada kendisini<br />

gösteriyor. Bu bakımdan, sevap ve günah kavramlarının<br />

var olması inananlar açısından önemlidir.<br />

Adalet dini inancı olmayan için de bir değerdir.<br />

Kendi ferdi hayatı açısından da, politik değer olarak<br />

da. Kişinin dini inancı olmayabilir ama adaletin,<br />

paylaşmanın, haksızlığı önlemenin değer olduğunu<br />

bilip bunların gerçekleşmesi için çaba sarf<br />

edebilir. Bu konuda ben rahatça onunla beraberim.<br />

Adaletin bir değer olduğunu birlikte söyleriz ve<br />

48 <strong>DEM</strong> DERGİ | YIL 2 SAYI 5

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!