Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Çengelköy Çeşme <strong>Sokak</strong><br />
A<br />
slan <strong>Sokak</strong> ile Ulvi <strong>Sokak</strong> arasında yer almaktadır.<br />
Kalantor Sokağı’na paralel uzanmaktadır.<br />
Bu sokağa adını veren çeşme<br />
Abdi Paşa Sokağı üzerinde meydanımsı bir açıklıkta<br />
bir çınar ağacının yanındadır.<br />
Çengelköy Hamam Arkası <strong>Sokak</strong><br />
K<br />
uleli Caddesi ile Çengelköy Caddesi’nin birleştiği<br />
yerden başlayıp; Kalantor ve Kemalettin<br />
Tuğcu Sokağın bitişine kadar devam<br />
etmektedir. Meserret <strong>Sokak</strong> ve Üzümözü <strong>Sokak</strong> ile<br />
kesişmektedir. Meserret <strong>Sokak</strong> ile kesiştiği noktada<br />
bir dört yol oluşturmaktadır. <strong>Sokak</strong> adını Yusuf Ziyaeddin<br />
Paşa Çeşmesi’nin arkasında bulunan ve şu<br />
anda yıkık olan hamamdan almaktadır.<br />
Çengelköy<br />
Hamam Çeşmesi <strong>Sokak</strong><br />
Ç<br />
engelköy Caddesi ile Çengeloğlu Sokağı<br />
birbirine bağlayan sokaktır. <strong>Sokak</strong> adını<br />
bu sokağın başında bulunan Hamam<br />
Çeşmesi’nden almaktadır. Çeşme Yusuf Ziya Paşa<br />
tarafından, ölmüş eşinin adına yaptırılmıştır. Bu<br />
yüzden Yusuf Ziya Paşa Çeşmesi de denilmektedir.<br />
Şair Fatin’in hazırladığı su gibi akan bir tarih manzumesinden<br />
öğrendiğimize göre nükteci bir zat olan<br />
Yusuf Ziya Paşa, rahmetli eşinin ruhu için buraya bir<br />
çeşme yaptırmıştı. Zamanla suyun mecraları, künkleri<br />
başkalarının eline geçmiş, çeşme susuz kalmıştı.<br />
Daha sonra Ayyâdzâde Mahmud Paşa, çeşmeye başka<br />
bir mecradan su getirerek 1862 yılında çeşmeyi<br />
yeniden ihya etmişti. Çeşmenin suyu, tomruğun altından<br />
Hasif Paşa çiftliğinden çıkmaktadır. Tomruk<br />
ayarında nefis suyu vardır. Çeşmenin arkasında bir<br />
hamam vardı yıkılmıştır, yalnız iki halveti kalmıştır.<br />
Çengelköy Hamam Arkası <strong>Sokak</strong><br />
Çengeloğlu <strong>Sokak</strong><br />
Çengelköy Çeşme <strong>Sokak</strong><br />
Bu çeşmeyi yaptıran Yusuf Ziyaeddin Paşa Gürcü’dür.<br />
1798’de Sadrazam olmuştur. Trabzon, Çıldır, Konya,<br />
Halep valiliklerinde de bulunmuş, 1808’de ikinci<br />
defa sadrazam olmuştur. Maden Eminliği de yapmıştır.<br />
Evi Beylerbeyi’nde idi. 1805 yılında bir süre devletteki<br />
vazifesinden istifa ederek Beylerbeyi’ndeki<br />
evinde inzivaya çekilmişti. Çeşmeyi o vakit ölen eşi<br />
adına yaptırmıştı. Çeşme’nin kitabesinin alt kısmında,<br />
pek de zarif olmayan sütuncelerle çevrilmiş bir<br />
ayna taşı yer almaktadır. Yalak kısmı toprak altında<br />
kalan çeşmenin günümüzde suyu akmamaktadır.<br />
Çevresindeki esnafın ürünlerini çeşmenin sağına ve<br />
soluna koymaları tarihi çeşmenin tüm özelliklerini<br />
yitirmesine ve gözükmemesine neden olmaktadır.<br />
Çengelköy Kuyu <strong>Sokak</strong><br />
T<br />
anrıverdi Sokağı ile Üzümözü Sokağı arasında<br />
uzanır, Fıçıcı Sokağı ve Taşodalar Çıkmazı<br />
ile kavşakları vardır; dar ve kaba taş<br />
döşeli bir sokaktır, köyün göbeğinde olduğu halde<br />
bakımsız kalmıştır. <strong>Sokak</strong> adını Çengelköy’de bulunan<br />
eski su kuyusundan almıştır.<br />
Çengelköy Maslağı <strong>Sokak</strong><br />
U<br />
lvi Sokağı’nı Beyan Sokağı’na bağlayan sokaktır.<br />
Hatice Hanım ve Çengelköy Çeşme<br />
sokaklarının ortasında ve bu ikisine paralel<br />
uzanmaktadır. <strong>Sokak</strong> adını Çengelköy su deposundan<br />
almaktadır.<br />
Çengeloğlu <strong>Sokak</strong><br />
Ç<br />
engelköy Caddesi ile Çengeköy Hamam<br />
Arkası Sokağı birbirine bağlayan sokaktır.<br />
<strong>Sokak</strong> adını Çengelköy’e de adını veren<br />
Kaptan-ı Derya Çengeloğlu Mehmed Tahir Paşa’dan<br />
almaktadır. Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Çengeloğlu<br />
Mehmed Tahir Paşa’nın Kapudan-ı Deryalığı<br />
sırasında, tersane ve donanmada görevli zabitan,<br />
gemi hocası, hekim ve cerrahların, sancak ümerasının<br />
maaşlarının yazılı olduğu bir defter bulunmaktadır.<br />
Şubat 1826’da Patrona-i Hümayun’na nail olmuş,<br />
yani koramirallikten oramiralliğe terfi ederek yıllık<br />
4500 kuruş maaş almayı hak kazanmıştı. 4 Ağustos<br />
1826’da Mecra-yı Zafer adlı gemisi ile Navarin<br />
Baskı’nından kurtularak İstanbul’a dönme başarısı<br />
gösteren 11 gemiden biri olmuştu. Bu olay sonrası<br />
Yunan ve Fransız gemileri tarafından kuşatılan Sakız<br />
adasının yardımına gönderilmiş ve adayı kuşatmadan<br />
kurtardığı için de Tersane Nazırı yapılmıştı.<br />
1832’lerde Kaptan-ı Derya olmuş ve dört yıl bu<br />
görevde kalmıştı. 2 Eylül 1834 tarihli bir belgeden<br />
Paşa’nın o tarihdeki yıllık maaşının 29. 166 buçuk<br />
kuruş olduğu anlaşılmaktadır. 1841 yılında Sultan<br />
Abdülmecid döneminde ikinci kez Kaptan-ı Derya<br />
yapılmıştı. Bu görevde iki yıl kalmıştı. 1845 yılında<br />
Edirne, 1847 yılında Bosna Valisi olmuştu. 1851 yılında<br />
Bosna Valisi iken vefat etmiştir. Naaşı İstanbul’a<br />
getirilerek Eyüp Sultan kabristanlığına defnedilmiştir.<br />
Mihaliç Kaymakamı Muhsin Bey ve Kastamonu<br />
Adliye Müfettişi Osman Asım Paşa adında iki oğlu<br />
vardı. Muhsin Bey’in Ali Rıza ve Mustafa Şevket adlı<br />
iki oğlu, Osman Asım Paşa’nın ise Mehmed Tahir Bey<br />
adında bir oğlu dedeleri ve babaları gibi Osmanlı<br />
bürokrasisinde görev almışlardı.<br />
190 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
191