03.02.2015 Views

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mimarsinan Sokağı<br />

M<br />

imar Sinan veya Koca Mi’mâr Sinân Âğâ<br />

Osmanlı baş mimarı ve inşaat mühendisi.<br />

Osmanlı pâdişahları I. Süleyman, II.<br />

Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak<br />

görev yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve<br />

günümüzde dünyaca tanınmıştır. Başyapıtı, “ustalık<br />

eserim” dediği Selimiye Camii’dir.<br />

Sinaneddin Yusuf, Kayseri’nin Ağırnas köyünde<br />

doğmuştur. 1511’de Yavuz Sultan Selim zamanında<br />

devşirme olarak İstanbul’a gelmiş yeniçeri ocağına<br />

alınmıştır. Sinan, mimar olarak Yavuz Sultan Selim’in<br />

Mısır seferine katıldı. 1521 yılında Kanuni Sultan<br />

Süleyman’ın Belgrad seferine Yeniçeri olarak katıldı.<br />

1522’de Rodos Seferine Atlı Sekban olarak katılıp,<br />

1526 Mohaç Meydan Muharebesi’nden sonra,<br />

gösterdiği yararlıklar sebebiyle takdir edilerek Acemi<br />

Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) terfi<br />

Beşir Ayvazoğlu bir yazısında Münevver Ayaşlı’dan<br />

şu satırlarla bahsetmektedir. “Haminnenin en takdir<br />

edilecek taraflarından biri, hiç şüphesiz, gördüklerini,<br />

bildiklerini, yaşadıklarını kendine saklamayıp<br />

yazmış olmasıdır. Koskoca bir imparatorluğun gürül<br />

gürül çöküşüne, yeni bir devlet doğarken, bir kültürün,<br />

bir hayat tarzının, bir estetiğin, bir terbiyenin<br />

de yok oluşuna, her anıııı derinden yaşayarak şahit<br />

olmuş son Osmanlılardan biridir ve hala yazacak ne<br />

çok şeyi vardır! 1975 yılında yayımlanan “Dersaadet”<br />

adlı eserinde, bizim artık bir masal gibi dinlediğimiz,<br />

fakat kendisinin yaşadığı İstanbul’u ve Boğaziçi meettirildi.<br />

Sonraları Zemberekçibaşı ve Başteknisyen<br />

oldu. 1533 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın İran<br />

Seferi sırasında Van Gölü’nde karşı sahile gitmek<br />

için Mimar Sinan iki haftada üç adet kadırga yapıp<br />

donatarak büyük itibar kazandı. İran seferinden dönüşte,<br />

Yeniçeri Ocağı’ nda itibarı yüksek olan Hasekilik<br />

rütbesi verildi. Bu rütbeyle, 1537 Korfu, Pulya<br />

ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı. 1538 yılındaki<br />

Karaboğdan Seferinde ordunun Prut Nehri’ni geçmesi<br />

için köprü gerekmiş bataklık alanda günlerce<br />

uğraşılmasına karşın köprü kurulamamış görev<br />

Kanuni’nin veziri Damat Çelebi Lütfi Paşa’nın emriyle<br />

Abdulmennan oğlu Sinan’a verilmiştir.<br />

1538 yılında Hassa başmimarı olan Sinan , baş mimarlık<br />

görevini I. Süleyman, II. Selim ve III. Murat<br />

zamanında 49 yıl süre ile yapmıştır. Süleymaniye Camii,<br />

Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir.<br />

Kendi tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557<br />

yılları arasında yapılmıştır. Mimar Sinan’ın en büyük<br />

eseri ise, 86 yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” diye<br />

takdim ettiği, Edirne’deki Selimiye Camiidir (1575).<br />

1588’de İstanbul’da vefat eden Mimar Sinan, Süleymaniye<br />

Camii’nin yanında kendi yaptığı sade türbeye<br />

defnedilmiştir. Mezarı 1935 yılında Türk Tarihini<br />

Araştırma Kurumu üyeleri tarafından kazılmış ve<br />

kafatası incelenmek üzere alınmış ancak sonraki restorasyon<br />

kazısında kafatasının yerinde olmadığı görülmüştür.<br />

1976’da Uluslararası Astronomi Birliği’nin<br />

aldığı kararla Merkür’deki bir krateri Sinan Krateri<br />

olarak isimlendirilmiştir.<br />

Kaynak: (Turgut Cansever, Mimar Sinan Albaraka Türk Yay., İstanbul<br />

2009) (Kadir Mısıroğlu, Mimar Koca Sinan, Sebil Yayınevi,<br />

İstanbul 2011)<br />

Münevver Ayaşlı <strong>Sokak</strong><br />

M<br />

ünevver Ayaşlı sokak adını ünlü yazarımızı<br />

Münevver Ayaşlı’dan almıştır.<br />

Burhaniye’de Üsküdar belediyesine ait<br />

bir kültür merkezine de onun adı verilmiştir. 1906’da<br />

Selanik’te doğan Ayaşlı, babasının asker olması hasebiyle<br />

Osmanlı coğrafyasının birçok yerini görme<br />

fırsatı yakaladı. İyi bir eğitim alan Ayaşlı, Arapça ve<br />

Farsçayı özel derslerle öğrendi. 1947’de gazeteciliğe<br />

başlayan Ayaşlı ünlü şarkiyatçı Massignon’dan tasavvuf<br />

dersleri aldı. Eşinin Ayaşlı soyadını alan yazarın<br />

Pertev Bey’in Üç Kızı, Pertev Bey’in İki Kızı ve Pertev<br />

Bey’in Torunları adlı bir dizi romanı; Dersaadet,<br />

On dokuzuncu Asır, İşittiklerim Gördüklerim adlı<br />

muhtelif kitap çalışmaları bulunmaktadır. Yazar Münevver<br />

Ayaşlı 1999’da dünyaya gözlerini kapamıştır.<br />

deniyetini anlatır. “Avrupa-i Osmani ve Muhteşem<br />

İstanbul” (l990)’da ise kaybettiğimiz Rumeli’ye döktüğü<br />

gözyaşlarının acılığını hissedersiniz.”<br />

Beşir Ayvazoğlu aynı makalesinde Münevver Ayaşlı’nın<br />

ağzından kendisine ilişkin önemli bilgiler paylaşmaktadır:<br />

“Yaşlıların gözlerine bakarken, hep,<br />

onların gördüğü, benim göremediğim geçmiş zamanlardan<br />

kalma ışıltılar ararım. Haminnenin gözlerindeki<br />

ışıltılarda eski Rumeli vardır, desem, inanır<br />

mısınız Yakından bir bakarsanız, eminim, nazlı<br />

Tuna’nın suladığı topraklarda yaşanmış eski, güzel<br />

hayatlardan canlı sahneleri bir film şeridi gibi seyredebilirsiniz.<br />

Haminne, 1906 yılında Avrupa-i Osmani<br />

şehirlerinden Selanik’te doğduğunu söylerken eklemeyi<br />

hiç bir zaman ihmal etmez:<br />

“Fakat umumi manada anlaşıldığı gibi Selanikli değil,<br />

Türk’üm”. Selanik, Osmanlı devrinde dönmeleriyle<br />

ünlüdür ve İstanbul’da, Selanikli birinin dönme<br />

olmadığına çevresini inandırabilmesi için epeyce<br />

gayret göstermesi gerekir. Bunun için babası Cafer<br />

Tayyar Bey’in Evlad-ı Fatihan’dan olduğunu her<br />

defasında üzerine basa basa söyleyen haminnenin<br />

annesi de Çerkes Abdi Paşa’nın kızı Hayriye Şerife<br />

Hanım’dır.<br />

Selanik, ah Selanik! İstanbul’u ilk defa üç yaşındayken<br />

gören haminneye “İstanbul güzel mi” diye sormuşlar,<br />

meşhur Rumeli kibriyle “Eh, fena değil!” demiş.<br />

Çocukluğunda İstanbul’u bile küçümsemesine<br />

yol açan bu derin Selanik ve Rumeli sevgisi, haminnenin<br />

kalbinden hiç bir zaman silinmeyecek, aksine<br />

gitgide artarak derin bir hicran ve tahassüre dönüşecektir.<br />

Asker babasının görevleri dolayısıyla Devlet-i<br />

Aliyye’nin başka bölgelerinde, mesela Halep’te de<br />

yaşayan ve her biri için kalbin de sıcak köşeler ayıran<br />

haminnenin Rumeli sevgisi bir başkadır ve bu<br />

sevgiyi “irreel bir rüya ve hülya şehri” diye tarif ettiği<br />

İstanbul’un süzgecinden geçirerek zarif bir Osmanlılık<br />

şuuru haline getirmiştir. Zaten Osmanlı, biraz da<br />

Rumeli demek değil midir<br />

Kaynak: (Beşir Ayvazoğlu, Aksiyon Dergisi, Sayı: 964, 28.01.1999)<br />

Mimarsinan Sokağı<br />

Münevver Ayaşlı <strong>Sokak</strong><br />

164 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />

165

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!