Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Arabacılar <strong>Sokak</strong><br />
Barbaros Hayrettin <strong>Sokak</strong><br />
(yiyecek) ödeneğinin arttırılmasını istemiş, bu istek<br />
hemen kabul edilerek dergâhın ödeneği 500 kuruşa<br />
çıkarılmıştı. Bu ödenek zaman zaman dergâhta kalanların<br />
sayısı ile orantılı olarak azalsa da, 14 Ocak<br />
1903 tarihli bir belgeye göre yeniden 500 kuruşa çıkarılmıştı.<br />
1916 yılında Sultan V. Mehmed Reşad’ın<br />
dördüncü haznedarı ve Şeyh Seyyid Mehmed Said<br />
Efendi’nin mürîdi Durefşân Kalfa, dergâhın mutfağını<br />
genişletmiş, türbeyi tevhîdhâneye birleştirerek<br />
gerekli onarımı yapmıştı. Dergâha onun dışında<br />
Cemile Sultân’ın dadısı Şemsinûr Hanım, Cemile<br />
Sultân’ın ikinci haznedarı Nazmestan Kalfa, Saray<br />
Başkapı gılmanlarından Salih Ağa da çeşitli hayır ve<br />
hasenatta bulunmuşlardı.<br />
Araba Meydanı <strong>Sokak</strong><br />
E<br />
ski Çınar <strong>Sokak</strong> ile Şemsi Efendi Sokağı birbirlerine<br />
bağlayan kısa bir sokaktır. <strong>Sokak</strong><br />
adını Beylerbeyi’nde Osmanlılar döneminde<br />
ve Cumhuriyetin ilk yıllarında at arabalarının bulunduğu<br />
meydan olan Araba Meydanı’ndan almaktadır.<br />
Meydanda Sultan I. Abdülhamid hayratından<br />
birer adet cami, mektep ve çeşme bulunmaktadır.<br />
Buradaki çeşme, cami ve mektebe giden su yolları,<br />
Sultan II. Abdülhamid tarafından Mart 1902, Eylül<br />
1904 ve Şubat – Mayıs 1907’de üç defa tamir ettirilmiştir.<br />
Ayrıca Ocak 1907’de meydana yeni çeşmeler<br />
yapılmıştır.<br />
Milli Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un ikamet için<br />
daha çok Üsküdar, Beylerbeyi ve Çengelköyü taraflarını<br />
tercih ettiği bilinmektedir. Beylerbeyi’nde<br />
oturduğu evlerden biri, Araba Meydanı’nda idi.<br />
Ankara’ya geçmeden önce Havuzbaşı’nda büyük,<br />
beyaz bir köşkte oturmakta idi. Döndükten sonra<br />
yine Havuzbaşı’nı tercih etmiş ve bahçesinde büyük<br />
bir fıstık ağacı bulunduğu için “Fıstıklı Köşk”<br />
diye anılan Boğaz’a hâkim bir ev kiralamıştı. Mısır’a<br />
gitmeden önce, bilmediğimiz bir sebeple Üsküdar<br />
Selimiye’de yeni bir eve taşınan Âkif, bir mektubunda<br />
bu evin Selimiye’de Şevket Paşa’nın evi olduğunu<br />
söyler. Bunlardan sadece Beylerbeyi’nde, Araba<br />
Meydanı’ndaki ev hâlâ ayaktadır ve bir duvarına<br />
kısa bir süre önce Üsküdar Belediyesi tarafından<br />
bir plâket çakılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında<br />
da Beylerbeyi’nin en hareketli yeri meşhur Araba<br />
Meydanı’ydı.<br />
Kaynak: (Ahmet Uçar, İstanbul’un <strong>Sokak</strong> İsimleri Tarihi, S. 576)<br />
Barbaros Hayrettin <strong>Sokak</strong><br />
Bkz. Küçüksu Mahallesi<br />
Bedevi Tekkesi <strong>Sokak</strong><br />
L<br />
şeklindeki sokak Hacı Rüstem <strong>Sokak</strong> ile de<br />
kesişmektedir. İstavroz Deresi’ndedir. <strong>Sokak</strong><br />
adını burada bulunan Bedevi Tekkesi’nden<br />
almaktadır. Dergâhı Seyyid Hüseyin Hıfzı Efendi;<br />
Ali Bey adlı bir hayırseverin öncülüğünde Beylerbeyi<br />
halkının yardımı ile 1854-55 yıllarında kurmuş<br />
ve kendisi de bu dergâhın ilk şeyhi olmuştur.<br />
Şubat 1890’da Sultan II. Abdülhamid’in emlak-ı<br />
hümayûnundan masrafları karşılanarak dergâhın tamiri<br />
yapılmış ve 18 Mart1890’da uzun zamandır bekletilen<br />
bir talep kabul olunarak, Dergâh avlusuna<br />
meşihatta bulunanlar ile ailelerine mahsus bir mezarlık<br />
kurulmasına izin verilmişti. 26 Kasım 1895’de<br />
dergâhın postnişini Seyyid Mehmed Said Efendi; bir<br />
dilekçe ile Sadarete başvurarak Dergâhın taamiye<br />
Bedevi Tekkesi <strong>Sokak</strong><br />
Kurulduğu günden dergâhların kapandığı 1924 yılına<br />
kadar Bedevî Tarikatı’na hizmet eden dergâhın<br />
devrân günü Perşembe idi. Dergâhın türbesinde,<br />
dergâhın ve burada bulunan vakıf eserin bânisi<br />
Hüseyin Hıfzı Efendi (v.1884) ile vakıf hizmetlerini<br />
devam ettiren Hz. Zeynel Abidin (r.a)’in 38. kuşak<br />
torunlarından olan ve Suriye’nin Humus şehrinden<br />
gelen Seyyid Mehmed Said Efendi ve oğulları Mehmed<br />
Nesib Efendi (1872 -1925), Mahmud Efendi (v.<br />
1963), Abdülmuttalib, Haşim ve Abdullah Efendiler<br />
medfun bulunmaktadır. Günümüzde “Hüseyin Hıfzı<br />
Külliyesini Koruma ve Güzelleştirme Derneği”<br />
marifeti ile binanın İstanbul Eğitim Vakfı’na tahsisi<br />
sağlanmış ve eserin yeniden ihyası için “Hüseyin<br />
Hıfzı Vakfı” kurulmuş olup; mimarisi muhafaza edilerek<br />
hayırseverlerin yardımlarıyla 1994’de bina yeniden<br />
aktif duruma getirilmiştir. Vakıf; “Hüseyin Hıfzı<br />
Vakfı Aşevi” vasıtası ile her gün civardaki ve hatta<br />
İstanbul’un uzak yerlerindeki fukaraya sıcak yemek<br />
dağıtmaktadır.<br />
Sokağa tarihî rengini veren eserlerden biri de Bedevî<br />
Tekkesi Çeşmesi’dir. Bedevi Tekkesi yakınındaki bu<br />
çeşmenin geniş bir mermer çerçeve içine alınmış<br />
oymalı bir kemeri ve bu kemerin içinde oldukça<br />
sade bir ayna taşı vardır. Kemerin üstünde bir kitabe<br />
vardır, fakat içi boştur.<br />
Kaynak: (Zakir Şükrü Efendi, İstanbul Tekkeleri, Haz. Ş.<br />
Akbatu,İslam Medeniyeti Mec. 1/76)<br />
124 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
125