Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kurulan İtfaiye Teşkilatı ilk şubelerinden birini de<br />
Üsküdar’da açmıştır. Başbakanlık Osmanlı Ocağı’nın<br />
Üsküdar Tulumba Ocağı’nın iki adet isim ve maaş<br />
defteri bulunmaktadır. Yeniçeri Ocağı’nın 1826’da<br />
kaldırılması ile bu ocak da lağv edilmiş ve yerine<br />
1827 yılında yarı askerî bir İtfaiye Teşkilatı kurulmuştu.<br />
Ancak halk onlar için uzun süre tulumbacılar<br />
adını kullanmaya devam etmişti.<br />
Üsküdar İtfaiyesi Ahmediye Camii önünde idi. Üsküdarlı<br />
tulumbacılar sıkıştığı zaman Kabataş İskelesinde<br />
nöbetçi bekleyen yangın kayıkları ve vapurları<br />
aracılığı ile Rumeli yakasından yardım da almakta<br />
idi. 23 Ağustos 1908’de yaşanan İstanbul sur içindeki<br />
yangının şiddetlenmesi üzerine Üsküdar tulumbacıları<br />
da yardım için karşı tarafa gitmişlerdi. İlk<br />
yıllarda çam tulumbalarla yangınlar söndürülmeye<br />
çalışılmakta idi. Bu çam tulumbaların bir bölümü de<br />
Üsküdar korusundan kesilen çamlardan yapılmakta<br />
idi. Başlarına bakır tas giyen itfaiyeciler başarılı<br />
görevlerden dolayı sık sık ödül de almakta idiler.<br />
Üsküdar’da iki büyük yangın tulumbası vardı. Üsküdar<br />
tulumbacılarının bilinen ilk yöneticisi 1857’lerde<br />
Hacı Osman Ağa idi. Sultan II. Abdülhamid döneminden<br />
Mütareke yıllarına kadar Hacı Ahmed Ağa,<br />
Hazer Ağa, İsmail Ağa, Asitaneli İstavri Ağa, Hüseyin<br />
Efendi, Seyyid Ahmed Hamdi Efendi ve Parsih oğlu<br />
Dikran Ağa ve Seyyid Ahmed Hamdi Efendi Üsküdar<br />
Tulumba Müdürlüğü yapmışlardı. Bunlardan II.<br />
Meşrutiyet’in ilk günlerine kadar müdürlük yapan<br />
Ahmed Hamdi Efendi; Selanik Gümrüğü Kâtibi Arif<br />
Efendi’ye kefil olmuş, ancak onun borcunu ödeyememesi<br />
üzerine Ahmed Hamdi Efendi’nin mal varlığı<br />
araştırılmış, maaşından başka geliri olmadığı için<br />
maaşının dörtte birine el konulmuş, kendisi de başka<br />
bir memuriyete tayin edilmek üzere azledilmişti.<br />
Tulumbacılar <strong>Sokak</strong>’ta bulunan en önemli tarihi yapılar<br />
Ayazma Çeşmesi, Ayazma Sarayı, Basmacılar<br />
Çarşısı ve Mevlevihane Mescidi idi. Ayazma Semti<br />
ismini; bu gün Mehmet Paşa Değirmeni Sokağı ile<br />
Tulumbacılar Sokağı’nın birleştiği yerde bulunan bir<br />
apartman bahçesinde bulunan ayazmadan almıştır.<br />
Bizans devrinden zamanımıza intikal eden ve adı<br />
bilinmeyen bu ayazma, kesme taş ve tuğla hatıllı<br />
olarak yapılmış küçük bir yapı idi. Bugün bulunduğu<br />
apartmanın kömürlüğü olarak kullanılmaktadır.<br />
Suyu, bir kanalla hemen önündeki gazinonun<br />
içine getirilerek akıtılmıştı. Ayazma Sarayı, Ayazma<br />
Camii’nin sol tarafında idi. Basit krokiden de anlaşılacağı<br />
üzere etrafı, Tulumbacılar, Velioğlu ve Şemsi<br />
Paşa Bostanı sokakları ile çevrilmiş olup geniş bir<br />
alanı kaplıyordu. Sarayın arkasındaki bahçe, Rum<br />
Mehmet Paşa Camii’ne kadar uzanıyordu. Ayazma<br />
Camii’nin bulunduğu yerler, bu sarayın gezinti yeri<br />
idi. Hemen yanındaki Salacak Bahçesi, Mihrimah<br />
Sultan’ın kızı Ayşe Sultan’ın bahçesi idi. Ayazma<br />
Sarayı’nın ince tuğladan yapılmış mutfak ocağı ve<br />
çeşmesi, Tulumbacılar Sokağı’nın sol tarafında, harap<br />
bir şekilde yakın zamana kadar mevcuttu. Ayazma<br />
Camii’nin vakfı olan Basmacılar Çarşısı Ayazma<br />
Camiin hemen yanında ve Tulumbacılar Sokağı ile<br />
Mehmet Paşa Değirmeni Sokağı arasında bulunuyordu.<br />
Mevlevihane Mescidi, İmrahor semtinde ve Doğancılar<br />
Caddesi ile Tulumbacılar Sokağı’nın birleştiği<br />
köşededir. Üsküdar Mevlevihanesi, Galata<br />
Mevlevihanesi şeyhi Sultanzâde Numan Halil Dede<br />
tarafından kurulmuştur. Numan Halil Bey, Yeğen<br />
Ali Paşa’nın oğlu olup 1787’de dünya nimetlerinden<br />
vazgeçerek Konya’ya çekilmiş ve Mevlâna<br />
Dergâhı’nda çile çıkardıktan sonra Mevlevi olmuştu.<br />
Galata Mevlevihanesi meşîhatinde bulunan<br />
Bakkalzâde Konyalı Ali Dede’nin vefatından sonra<br />
24 Kasım 1786’da bu mevlevihaneye şeyh olmuştu.<br />
Numan Bey’in, üç yıl sonra meşihatı alınmış, o da<br />
1790’da Üsküdar’daki evini tadil ederek bugünkü<br />
mevlevihaneyi kurmuştu. Kendisi sekiz yıla yakın bir<br />
zaman şeyhlik yaptıktan sonra 3 Ocak 1799’da vefat<br />
etmiş ve semahanenin altında bulunan Dedegân<br />
Türbesi’ne gömülmüştü. Meşhur Ahmed Vesim Paşa<br />
da bu türbede gömülüdür. Mevlevihanenin en son<br />
Şeyhi Ahmet Remzi Akyürek merhumdu. Mevlevihane<br />
Semahaneden ayrı bir şeyh evi ve dedegân<br />
için hücrelerin olduğu meşrutadan meydana gelmektedir.<br />
Şadırvanı sonradan ilave edilmiştir. Havuzu<br />
ve haziresi orijinaldir. 1960’larda var olan Doğancılar<br />
Caddesi ile Tulumbacılar Sokağı’nın kesiştiği<br />
köşedeki “İmrahor Simitçi Fırını”nın bile artık yerinde<br />
yeller esmektedir.<br />
Kaynak: (Ahmet Uçar, İstanbul’un <strong>Sokak</strong> İsimleri Tarihi, S. 571)<br />
Türbe Kapısı <strong>Sokak</strong><br />
H<br />
alk Caddesi’ni Aziz Mahmud Efendi<br />
Sokağı’na bağlayan dik bir sokaktır. Açık<br />
Türbe Sokağı ve Kapıcı Çıkmazı Sokağı<br />
ile kesişmektedir. <strong>Sokak</strong> adını Aziz Mahmud Hüdâî<br />
Hazretlerinin Türbesinden almaktadır. Ahmediye<br />
Meydanınını çevreleyen ve ona açılan sokaklardan<br />
birisidir. Günümüzde bu sokakta Çağdaş Drama<br />
Derneği, İlmi Etüdler Derneği, Lider Eğitim Kültür<br />
ve Sanat Derneği gibi sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır.<br />
Bir zamanlar, Ağa Camii ve Devatîzâde<br />
Mehmet Talib Efendi Camii Mezarlığı, bugünkü şehir<br />
plânına göre Ahmediye Meydanı, Halk Caddesi,<br />
Türbe Kapısı Sokağı ve Açık Türbe Sokağı ile çevrili<br />
oldukça geniş bir alanı kaplıyordu. 1928 tarihlerinde<br />
kaldırılarak yerine Belediye Tahsil Şubesi ve PTT<br />
binaları yapılmıştır. Mezarlığın kaldırılması sırasında<br />
türbenin yan tarafında bulunan türbedar meşrutası<br />
da yok olmuştur. Buradaki şâhideler arasında en eski<br />
tarihlisi 1192 (1778) rakkamlısı olup ayrıca 13 dilimli<br />
Celvetî sikkeleri de vardır. Yalnız, PTT binasının yerinde,<br />
Göztepe Semti’nin kurucusu ve cami sahibi<br />
Serduhanî (baştütüncü) Mehmet Efendi’nin büyük<br />
bir hanı vardı.<br />
Türbe Kapısı <strong>Sokak</strong><br />
108 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
109