Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Öğdül <strong>Sokak</strong><br />
adını Ayşe Sultan Sarayı’ndan almaktadır. Bu saray<br />
bahçesinin arkasında ve yol aşırı yerde, Doğancılar<br />
Tepesi’nin yüksek bir mevkiinde, Sünbülzâde Sokağı<br />
ile Davutoğlu Sokağı arasında, bugünkü Üsküdar<br />
İtfaiyesi’nin sağ tarafında bulunuyordu. Hemen<br />
yanında Hacı Ahmet Paşa Sarayı vardı. Bu iki sarayı<br />
biribirinden ayıran kesme taş ve tuğla hatıllı duvar<br />
bugün de mevcuttur. Sarayın Doğancılar Caddesi’ne<br />
açılan kapısının üzerinde bulunduğu sokak, Ayşe<br />
Sultan Sarayının güzel oyma motifleriyle nam salan<br />
anılarını hatırlattığı için Oyma Saray Çıkmazı adını<br />
taşımaktadır. Sarayın önünde Rüstem Paşa’nın yaptırmış<br />
olduğu sıbyan mektebi günümüze kadar gelebilmiştir.<br />
Kaynak: (Adnan Giz, Sekiz Ayşee Sultan, Hayat Tarih Mec. 1970,<br />
Sayı:8, s. 16) (Adnan Giz, Ayşe Sultan, Tarih Dunyası, 1950,1/283-<br />
285)<br />
Öğdül <strong>Sokak</strong><br />
D<br />
makta, oradan doksan derecelik bir açı ile Üsküdar<br />
Harem Sahil Yolu ile parelel ilerlemektedir. Öğdül<br />
Sokağın sonunda, bu sokağı Üsküdar Harem Sahil<br />
Yolu’na bağlayan bir de ara yol bulunmaktadır.<br />
Üsküdar Harem Sahil Yolu ile Ressam Ali Rıza <strong>Sokak</strong><br />
arasındadır. Mehmet Paşa Değirmeni, Ressam<br />
Ali Rıza, Enfiyehane, Salacak İskele Arkası ve İmrahor<br />
sokakları ile kesişmektedir. <strong>Sokak</strong> adını Öğdül<br />
Apartmantmanı’ndan almaktadır.<br />
oğancılar Caddesi’ni Şemsipaşa Bulvarı’na<br />
bağlayan uzunca bir sokaktır. Doğancılar<br />
Caddesi’nden başı çatal, ilerisi düze yakın<br />
bir çizgi ile Üsküdar Harem Sahil Yolu’na yaklaşfalet<br />
yüzünden, işlemez hale gelerek terkedildiği<br />
bilinmektedir. Vakıf malı olduğu halde, sonradan<br />
hile-i şer’iye ile özel mülkiyete geçmişti. 1974 yılında<br />
hamamın şimdiki sahibi Öğdül Sokağı’na bakan<br />
tarafına dükkânlar inşa ettirmişti.<br />
<strong>Sokak</strong>ta bulunan bir başka yapı, Osmanlı kaptanıderyası<br />
ve Bahriye Nâzırı Hacı Ahmet Vesim Paşa<br />
(1824-1910) Yalısı’dır. Mevlevî olan Paşa bu yalıda<br />
vefat etmiş ve Üsküdar Mevlevîhânesi hâmûşânı<br />
arasına katılmıştı. Vesim Paşa ayrıca ressam ve hattattı.<br />
Sekiz mushaf yazdığı söylenmektedir. Haremli<br />
selâmlıklı bu ahşap ve büyük yapı, 1820 tarihlerinde<br />
Basmacızâdeler tarafından yaptırılmış ve daha sonra<br />
da Vesim Paşa tarafından satın alınmıştı. Yalının<br />
yerinde, daha evvel de Ahmet Ağa’nın yalısı vardı.<br />
Zamanla harap olan yalının bir bölümü 1955 tarihlerinde<br />
duruyordu.<br />
Bugün arsasının üzerine beton bir küçük ev yapılmıştır.<br />
Vesim Paşa yalısının yakınında İbnü’r-Refik<br />
Ahmet Nuri Bey’in babası Feshane Nazırı Refik Bey’in<br />
büyük yalısı vardı. Türk Tiyatrosu’na unutulmaz hizmetleri<br />
geçmişti. Refik Bey’in yalısı bir ara İngiliz elçisi<br />
Sir Hanri Elyot’a kiraya verilmiş ve elçi 1872 yazını<br />
burada geçirmişti. Bu arada da, sonradan V. Mehmed<br />
Murad adı ile Osmanlı tahtına geçen Şehzâde<br />
Murad, yalıya gelerek sık sık denize girmişti. Bu yapı<br />
sonradan yıkılmış ve yerine iki yalı yapılmıştı. Biri Cafer<br />
Tayyar Paşa’ya ait idi.<br />
Cafer Tayyar Eğilmez Paşa Yalısı, Vesim Paşa Yalısı’nın<br />
üst tarafında Öğdül Sokağı’nın İmrahor semtine<br />
döndüğü köşede ve Ayazma eski karakolunun karşısında<br />
idi. Cafer Tayyar Paşa (1877-1958); 1958’de<br />
bu yalıda vefat etmiş ve Karacaahmet Mezarlığı’na<br />
gömülmüştü. Cafer Tayyar Paşa’nın vefatından sonra<br />
uzun müddet boş kalan ve bu yüzden “Perili Yalı”<br />
ismini alan yalının denize doğru kademeli bir bahçesi<br />
vardır. Yapı, Öğdül Sokağı’nın nihayetinde ve<br />
deniz kenarındaki yar üzerinde ve sokağın 90 derecelik<br />
dirsek yaptığı yerde idi. Bunun yan tarafında,<br />
köşede ve yol aşırı yerde Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın<br />
oturduğu ahşap üç katlı evi vardı ki, burada tevkif<br />
edilerek Bodrum’a sürülmüştü. Vesim Paşa Yalısı’nın<br />
Bu sokaktaki en önemli yapılar, Ayazma Hamamı,<br />
Hacı Vesim Paşa Yalısı ve Molla Bey Yalısı idi. Ayazma<br />
Hamamı, Enfiyehane Sokağı ile Öğdül Sokağı<br />
arasındadır. Bugün yalnız bazı duvarları kalmıştır.<br />
Yığma taş ve tuğladan yapılmıştır. Ara duvarlarına<br />
ve esas yıkanma yerine bakarsak, küçük bir hamam<br />
olduğunu anlarız. Abdesthanesi, temizlik yeri, dört<br />
halveti ve külhaninin yerleri seçilebilmektedir. Hamam,<br />
Fatih veya Kanunî zamanında Ayazma Sarayı<br />
ile beraber ve bu sarayın halkı için yaptırılmış ve<br />
1760 tarihinde de Ayazma Camii’nin vakfı olarak<br />
tamir edilmiş ve halka açılmıştı. Hamamın, Birinci<br />
Dünya Savaşı sıralarında, halkın düştüğü koyu secivarında<br />
bunlardan başka Selimiye Kumandanı<br />
Mehmet Paşa’nın, Edirne milletvekili Asım Bey’in, Dr.<br />
Mahmud Ata Bey’in büyük babası Mahmud Paşa’nın,<br />
“Kırk Anahtarlılar” lâkabıyla anılan Antikacıların<br />
büyük konakları vardı. Salacak Parkı’nın yerinde<br />
oğulları kazasker payesine ulaşmış Molla Bey’in yalısı,<br />
Şemsipaşa tarafına doğru 93 harbi Meclis-i Mebusanından<br />
Edirne mebusu Rasim Bey’in, Bahriye<br />
Feriklerinden Maşuk Paşa’nın, Nâmık Bey’in ve Hassa<br />
Müşiri Servili Selim Paşa’nın yalıları bulunuyordu.<br />
Ayazma İskelesi’nin önünde ise, İstanbul’un ilk deniz<br />
hamamı vardı.<br />
Bu sokakta bulunan bir başka yalı Molla Bey Yalısı<br />
idi. Şeyhülislâm Ahmet Muhtar Bey Yalısı, Piyale<br />
Paşa Yalısı ve Hıfzı Paşa Yalısı <strong>isimleri</strong> ile de bilinir.<br />
Yalı, Salacak sahilinde, Öğdül <strong>Sokak</strong> ile Salacak İskele<br />
Arka Sokağı arasında olup bu iki sokağa açılan kapıları<br />
vardır. Etrafını yüksek bir duvar çevirmiştir. Sahil<br />
kısmında ise, Abdi Paşa İskelesi ile Yedi Kardeşler<br />
Burnu arasında idi. Bu kısım sonradan Salacak Plajı<br />
ve gazinosu olmuştu.<br />
Bahçenin etrafında Ahmed Bey’in, Cafer Tayyar<br />
Paşa’nın ve meşhur tarihçi Abdurrahman Bey’in konağı<br />
vardı. Molla Bey diye anılan zat Şeyhülislâm<br />
Ahmed Muhtar Beyefendi’dir. Kendisi, Sadrazam<br />
Koca Yusuf Paşa’nın torunu idi. Kendisinin, Sadrazam<br />
Mahmud Nedim Paşa gibi Bektâşî olduğu söylenmektedir.<br />
<strong>Sokak</strong>ta bulunan bir başka tarihi yapı da Ayşe Sultan<br />
Çeşmesi’dir. Ayşe Sultan (vef.1598), Kanunî Sultan<br />
Süleyman’ın torunu, Mihrimah Sultan ile Rüstem<br />
Paşa’nın da kızıdır. Birkaç kere evlenmiş olup son eşi<br />
Azîz Mahmûd Hüdâî Hazretleri’dir. Bu çeşme Doğancılar<br />
Caddesi ile Öğdül Sokağı’nın birleştiği yerde ve<br />
sokağın sağ köşesinde Ayşe Sultan Çeşmesi vardı.<br />
Arkasındaki iki katlı Ayşe Sultan Celvetî Tekkesi<br />
bugün mevcut değildir. Karşısında, Ayşe Sultan’ın<br />
babası Rüstem Paşa’nın Mîmar Sinan’a yaptırmış olduğu<br />
Taş Mektep vardır.<br />
Kaynak: (Ş. Akbatu,İstanbul Hamamları, Cumhuriyetin 50. Yılında<br />
İstanbul 1973 Yıllığı, s. 486-495) (Ahmet Uçar, İstanbul’un <strong>Sokak</strong><br />
İsimleri Tarihi, s. 567)<br />
100 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
101