You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Gelin Alayı <strong>Sokak</strong><br />
D<br />
avutoğlu Sokağı’nı Halk Caddesi’ne bağlayan<br />
sokaktır. Manastırlı İbrahim Hakkı<br />
Sokağı bu sokağa paralel olarak uzanmaktadır.<br />
1940’ların başında Deftardarlık binasının yanındaki<br />
köşe dönülüp de Halk Caddesi’ne girilince hemen<br />
sağda Ahmediye Bozacısı vardı. Onun yanında da<br />
tek katlı, sıvasız, yığma iki evden sonra Attâr Sâim<br />
Hoca’nın evi hâriç olmak üzere Gelin Alayı Sokağı’na<br />
kadar, muhtemelen Doğancılar yangınının kalıntısı<br />
olan, uzun ve geniş bir arazî bulunmakta idi. Bu sokak<br />
adını bu boş arazide yapılan düğün merasiminden<br />
almaktadır.<br />
Griftzen Asım Çıkmazı<br />
Gülfem <strong>Sokak</strong><br />
Griftzen Asım Çıkmazı<br />
H<br />
alk Caddesi’ne bağlı bir çıkmaz sokaktır. Bu<br />
sokağa bağlı ve aynı adı taşıyan bir de çıkmaz<br />
sokak vardır. Halk Caddesi’nde Emin<br />
Ongan <strong>Sokak</strong>’la kesiştiği yerde bir dört yol oluşmaktadır.<br />
Bu sokak adını meşhur bestekârlarımızdan<br />
Griftzen Asım Efendi’den almaktadır. Griftzen, grift<br />
çalan müzisyen demektir. Grift ise, ney benzeri bir<br />
tür üflemeli sazdır. Bunu çalmakta ustalık mertebesine<br />
ulaşan Asım Efendi, Griftzen Asım olarak meşhur<br />
olmuştur.<br />
1851 yılında Teselya’da doğdu. Muhzırbaşızâde Ali<br />
Efendi’nin oğludur. Musiki çalışmalarına 14 yaşında<br />
(Bugün Yunanistan’ın Larissa şehrinde bulunan)<br />
Yenişehir Mevlevihanesi’nde başladı. Neyzen Yusuf<br />
Paşa’nın talebelerinden Neyzen Hasan ve Salim<br />
beylerden dersler alarak ney üflemesini de bu tekkede<br />
öğrendi. İzmir’de Askeri Hesap Memuru olarak<br />
çalışırken Mülazım rütbesiyle subay oldu. 1872’de<br />
İstanbul’a döndükten sonra Sultan Abdülaziz tarafından<br />
kurulan İstanbul İtfaiye Teşkilatı’na yüzbaşı<br />
rütbesi ile girdi. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına<br />
Bölük Kumandanı görevi ile katıldı. Savaş sonra İstanbul’daki<br />
görevinin başına döndü bu sefer Binbaşı<br />
rütbesi ile İstanbul İtfaiye Kumandanı oldu. Bu<br />
dönemlerde musikide kazandığı başarı ve şöhreti<br />
gittikçe büyüdü. Bu sırada devrin ünlü kişileriyle ta-<br />
nışıp dostluklar kurdu. Ayân Azası Mûşir Fuat Paşa<br />
ile musiki alanında fikir ve bilgi alışverişinde bulundu.<br />
Bu yaklaşım ile sarsılmaz dostluk bağları örüldü.<br />
Sultan II. Abdülhamid’e Ayân azası Mûşir Fuat<br />
Paşa hakkında bazı ihbar ve şikâyetler gönderilmesi<br />
Mûşir Fuat Paşa’nın sürgüne edilmesine yol açtı. Giriftzen<br />
Asım Bey de bu sürgün edilenlerin arasında<br />
yer aldı ve 1883 yılında Amasya’ya sürgün edildi.<br />
Sürgün yıllarında kendi kurduğu Amasya Musiki<br />
Cemiyeti’nin fahri başkanlığını yaptı. Giriftzen Asım<br />
Bey toplam yirmi yıldan fazla kaldığı Amasya’da birçok<br />
talebe yetiştirdi. Kanun çalmayı ve musikinin<br />
bütün usullerini öğrettiği talebeleri arasında İsmail<br />
Safa Olcay’ı İstanbul’a gidişinde beraberinde götürdü.<br />
Zamanın en tanınmış musikişinaslarından Vitali<br />
ve Artaki Candan ile tanıştırdı ve bunlardan ders almasını<br />
temin etti. Zamanımıza saz ve söz eserlerinden<br />
kırk üçünün notası ulaşmıştır.<br />
Giriftzen Asım Bey, sadece Türk San’at Müziği eserlerine<br />
beste yapmakla kalmadı. Milli Mücadelenin<br />
zaferle tamamlanmasının ardından kabul edilen ve<br />
Mehmet Akif tarafından yazılan İstiklâl Marşı’na beste<br />
de yapmıştı. Bugün okunmayan besteler arasında<br />
yer almaktadır. 1924 yılında Amasya’ya ziyarette<br />
bulunan Reis-i Cumhur Mustafa Kemal ve eşi Lâtife<br />
Hanım’ın misafir edildikleri Belediye Konağında Türk<br />
Sanat Musikisi’nden güzel örnekler sunmuşlardı. Bu<br />
özel konser sonunda Paşa ve eşi Lâtife Hanım’ın<br />
büyük takdirlerini gördü. Bir ara ziyaret için gittiği<br />
İstanbul’da hastalandı. 26 Şubat 1929‘da vefat etti.<br />
Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedildi.<br />
Asım Bey’in, Amasya’daki özel eşyalarından girifti<br />
Amasya Müzesi’nde, piyanosu ise Amasya Lisesi Müzesi’ndedir.<br />
Amasya’daki diğer eşyalarının âkıbeti<br />
ise bilinmemektedir. Sözleri Kazım Karabekir Paşa<br />
tarafından yazıldığı söylenen, Giriftzen Asım Bey<br />
Gülfem <strong>Sokak</strong><br />
tarafından bestelenen ve ilk kıtasında “Cana rakîb-i<br />
handân edersin / Ben bi nevây-ı giryân edersin/<br />
Bigânelerle ünsiyyet etme/ Bana cihânı zindân edersin”<br />
dizelerinin yer aldığı Uşşak Şarkı, Amasya Musiki<br />
Cemiyeti’nin teberru makbuzlarında notası desen<br />
olarak kullanılmış, yurt içi ve yurt dışında büyük ilgi<br />
toplamış ve çok sevilmişti. 1884 yılında Amasya’da<br />
doğan oğlu Musa Süreyya Bey de müzisyen olup,<br />
Almanya’da gördüğü beş yıllık müzik öğretiminin<br />
ardından yurda dönerek bir süre İstanbul Belediye<br />
Konservatuvarı Müdürlüğü yapmıştır. Tek sesli Türk<br />
sanat müziği bestecisi olan Musa Süreyya Bey 1932<br />
yılında ölmüştür.<br />
Gülfem <strong>Sokak</strong><br />
A<br />
ziz Mahmud Efendi ve Eski Mahkeme <strong>Sokak</strong>ları<br />
arasında bulunur. Hâkimiyeti Milliye<br />
Caddesi’ne paralel uzanmaktadır. Sokağın<br />
eski adı Boyacı <strong>Sokak</strong>’tı. Boyacı Sokağa 1934’de Gülfem<br />
Hatun Sokağı adı verilmiştir. <strong>Sokak</strong> adını Kanuni<br />
Sultan Süleyman’ın eşi Gülfem Hatun’dan almaktadır.<br />
Gülfem Hatun, Kanuni Sultan Süleyman’ın cariyelerinden<br />
olup, sonradan Kanuni’yi kendine âşık ederek<br />
sultanın kadınları arasına girmiştir. Hürrem Sultan<br />
gibi Kanuni’yi kendine âşık eden bir başka kadın,<br />
İstanbul’da bir mahalleye adını bırakamazken, bunu<br />
88 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
89