Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Enfiyehane <strong>Sokak</strong><br />
R<br />
essam Ali Rıza Sokağı’nın devamında bulunan<br />
ve bu sokağı Doğancılar Caddesi’ne<br />
bağlayan sokaktır. Karakol <strong>Sokak</strong> ile kesişmektedir.<br />
Bu sokak adını burada Ayazma Çarşısında bulunan ve<br />
gelirleri Sultan Mustafa Camii Evkafı’na ait olan “enfiyeci<br />
kârhanelerinden” almaktadır. Enfiyehane’de<br />
üretilen kokular Osmanlı toplumunun her kesiminden<br />
büyük bir ilgi görmekle birlikte, özellikle Fener<br />
Rum ve Kudüs Ortodoks patrikhanelerinin daha çok<br />
rağbet ettiği ürünlerdi. Çünkü enfiye, asırlardır Ortodoks<br />
geleneğinde ibadetin ayrılmaz bir parçası idi. 5<br />
Temmuz 1767 tarihli bir belgeye göre o tarihe kadar<br />
enfiye imali ancak Üsküdar ve Mora’daki Balyebadra<br />
kârhanelerine ait olup, satış hakkı da yalnız taşradaki<br />
mültezimlere verilmişti. Bu tarihte İzmir ve havalisinde<br />
hariçten bazı kimselerin enfiye imal ettikleri<br />
ve sattıkları görülerek, gelire zarar verdiklerinden<br />
hemen bunların yasaklanması için yerel yönetimlere<br />
yazı yazılmıştı. Bu yıllarda Üsküdar’da üretilen enfiyeler<br />
İstanbul’da bulunan 40 enfiyeci dükkânında<br />
satılmakta idi. Ancak bu dükkânlar ihtiyaca cevap<br />
veremeyince 17 Eylül 1769’da enfiyeci dükkânının<br />
sayısının 60’a çıkarılması kararlaştırılmıştı.<br />
Devlet bu tarihten sonra ekonomik sıkıntıları ve<br />
sektörün daha verimli çalışması düşüncesi ile<br />
Üsküdar’da Ayazma Sarayı arazisindeki kârhane ile<br />
Enfiyehane <strong>Sokak</strong><br />
Enfiyehane <strong>Sokak</strong><br />
Mora’da Balyebadra’daki kârhanede üretilen enfiyelerin<br />
imali, satışı ve dağıtım hakkını “mukataa” olarak<br />
satmıştı. 1775’de Osman Paşa ve 1788’de Simkeşhane<br />
Emini Halil Efendi enfiye ihalelerini ilk alan tüccarlar<br />
olmuşlardı. Bu arada 1788’de Yanya’da yeni bir<br />
enfiye kârhanesi açılmıştı. 29 Aralık 1790 tarihli bir<br />
belgeye göre Üsküdar, Balyabadra ve Yanya’da enfiye<br />
kârhanelerinin ihalesini alan tüccarlar Babıâli’ye<br />
başvurarak; “Osmanlı ülkesinde enfiye yapıp, onu<br />
diledikleri yerde satma hakkı kendilerine ait iken, üstelik<br />
başkasının enfiye yapması da yasak olduğu halde<br />
Şebinkarahisar, Trabzon, Samsun ve Sinop’ta enfiye<br />
yapanların enfiyelerine el konulmasını, kârhane<br />
ve dükkânlarının da kapatılmasını” istemişlerdi. 24<br />
Haziran 1791’de enfiyecilerin istedikleri sert karar<br />
çıkmış, Osmanlı Ülkesinde “gizli enfiye satanlardan<br />
Müslüman olanların kalebent, reayanın ise küreğe<br />
konulması, ayrıca enfiyelerine de el konulması” emri<br />
verilmişti. 1792’de Üsküdar enfiyehanesinin tamiri<br />
yapılmıştı. Haziran 1811’de Üsküdar Selimiye’de Kavak<br />
Sarayı’nda yeni bir enfiyeci dükkânının açılması<br />
için izin verilmişti. 13 Ekim 1838 tarihli bir belgeye<br />
göre Üsküdar, Galata ve İstanbul’da bulunan enfiye<br />
dükkânı sayısı doksan dörde ulaşmıştı. Bu tarihten<br />
sonra hem enfiyeci imalathanelerinin birçok yerde<br />
açılmasına, hem de Avrupalı tüccarların bu işi yapmalarına<br />
izin verilmesi ile Üsküdar enfiyehanesi eski<br />
önemini yitirmiş ve 22 Mayıs 1892 tarihli bir belgeye<br />
göre enfiyehane atıl hale gelmiştir.<br />
Bu sokaktaki en önemli tarihî yapı Ayazma Hamamı<br />
idi. Ayazma Hamamı, Enfiyehane Sokağı ile Öğdül<br />
Sokağı arasında idi. Bugün yalnız bazı duvarları kalmıştır.<br />
Yığma taş ve tuğladan inşaa edilen hamamın;<br />
abdesthanesi, temizlik yeri, dört halveti ve külhanının<br />
yerleri hâlâ seçilebilmektedir. Hamam, Fatih veya<br />
Kanunî zamanında Ayazma Sarayı ile beraber ve bu<br />
sarayda yaşayanlar için yaptırılmıştı. 1760’da ise<br />
Ayazma Camii’nin vakfı olarak tamir edilmiş ve halka<br />
açılmıştı. Hamamın ilk binası yığma taştan olup<br />
tamir sırasında ilâve edilen yerler ince tuğladan yapılmıştı.<br />
Hamamın, Birinci Dünya Savaşı sıralarında,<br />
halkın düştüğü koyu sefalet yüzünden, işlemez hale<br />
gelerek terkedildiği bilinmektedir. Hamamın sağ<br />
tarafında ve iki sokak arasında uzanan büyük bir su<br />
deposu da vardır. Bu hazne, Bulgurlu Köyü’nden getirtilen<br />
su ile dolar ve hamamın suyunu temin ederdi.<br />
Hamamın bir müddet enfiye imalathanesi olarak<br />
kullanıldığı, fakat üretilen enfiyenin kalitesinin iyi olmamasından<br />
dolayı bu faaliyetin sona erdiği söylenmektedir.<br />
Vakıf malı olduğu halde, sonradan hile-i<br />
şer’iye ile özel mülkiyete geçirilmiştir. Hamamın<br />
şimdiki sahibi 1974 yılında Öğdül Sokağı’na bakan<br />
tarafına yeni dükkânlar inşa ettirmiştir.<br />
Kaynak: (Ahmet Uçar, İstanbul’un <strong>Sokak</strong> İsimleri Tarihi, Us Medya<br />
Kültür Yay., İst. 2010 S. 560)<br />
Eski Mahkeme <strong>Sokak</strong><br />
A<br />
ziz Mahmud Hüdâî Mahallesi sokaklarında<br />
olan bu sokak Hâkimiyeti Milliye Caddesi<br />
üzerinde yer alır. Ayrıca Gülfem Hatun Camii<br />
de bu sokak üzerindedir. <strong>Sokak</strong> adını üzerinde<br />
bulunan iki katlı ve yığma taştan inşa edilen Fatih<br />
sultan Mehmed’in yargılandığı mahkeme olarak da<br />
bilinen Üsküdar Mahkeme binasından almaktadır.<br />
Bu ad Osmanlılar döneminden beri kullanılmaktadır.<br />
15 Kasım 1894 tarihli resmi bir belgeden bu sokak<br />
“Mahkeme Sokağı” olarak geçmektedir.<br />
Üsküdar Mahkemesinde, mahallelerdeki doğum,<br />
ölüm, nişan ve evlilik gibi olayların yazıldığı “vukuat<br />
defterleri” de vardı. Bu mahkeme; Galata ve Eyüp’le<br />
birlikte İstanbul’un üç önemli mahkemesinden birisi<br />
idi. Bu mahkemede daha çok vukuat ve ticaret davalarının<br />
görüldüğü; günümüzde bu mahkemeye ait<br />
kadı sicillerden anlaşılmaktadır. Mahkeme binası bu<br />
sokak üzerinde hala varlığını sürdürmektedir. 1941<br />
yılında İbrahim Hakkı Konyalı tarafından hazırlanan<br />
bir rapora göre Üsküdar Mahkeme binası bu tarihte<br />
de bir avukatın mülkü ve iş yeri idi. Daha sonra Üsküdar<br />
Belediyesi’ne geçmişti. Yakın zamanda restore<br />
edilen bina, Adalet Tarihi Müzesi olarak hizmet vermeye<br />
devam etmektedir.<br />
Ahmet Yüksel Özemre’nin verdiği bilgiye göre; Eski<br />
Mahkeme Sokağı’nın girişinde sol köşede, bugünkü<br />
İş Bankası’nın yerindeki “Taşçıbaşı Kıraathanesi”<br />
Üsküdar’ın meşhur kıraathanelerinden birisi idi. Ahmet<br />
Yüksel Hoca’nın hatırladığına göre bu kıraathanenin<br />
devamlı müdavimleri arasında Albay Osman<br />
Memduh Özkan, Hamidiye Kahramanı ve eski başbakanlardan<br />
Yarbay Hüseyin Rauf Orbay ile 1920-<br />
1922 arasında iki kez İçişleri Bakanı ve bir kez de Millî<br />
Savunma Bakanı olan ve 6 Ekim 1923’de İstanbul’u<br />
TBMM Hükümeti adına işgal kuvvetlerinden teslim<br />
alan Tümgeneral İbrahim Refet Bele de vardı. Ayrıca<br />
1997’ye kadar Üsküdar’da kalaycılık mesleğinin son<br />
temsilcisi Hacı Kemal Özdemir’in dükkânı da Eski<br />
Mahkeme Sokağı’nda idi.<br />
Kaynak: (Ahmet Refik, 10. Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı, Kültür-<br />
Bakanlığı Yayınları, 1987, s. 34, 104-125) (İbrahim Hakkı Konyalı,<br />
Üskudar Tarihi, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Yay., 1977, 2/523)<br />
Eski Mahkeme <strong>Sokak</strong><br />
84 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
85