Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Emin Ongan <strong>Sokak</strong><br />
N<br />
amık Paşa Caddesi’ni Halk Caddesi’ne bağlayan<br />
sokaktır. Eski adı Ehram <strong>Sokak</strong>’tır. Şair<br />
Naili ve Esvapçı sokakları ile kesişmektedir.<br />
Günümüzde tarihî “Cuma Pazarı”na alternatifi<br />
olarak düşünülen Cumartesi Pazarı’nın bir bölümü<br />
bu sokakta kurulmaktadır. Üsküdar’da, Tunusbağı<br />
Caddesi’nin sonundaki Doğancılar Camii ile Gündoğusu<br />
Caddesi arasında kalan bu sokak, ünlü Türk<br />
müziği bestecisi Emin Ongan’ın bir dönem yaşadığı<br />
yerdir. Adını da ondan almaktadır.<br />
Emin Ongan, 1906’da Edirne’de doğdu. Babası Cerrah<br />
Kolağası Ahmet Bey, annesi Çaplıoğluzâdelerden<br />
Zehra Hanımdır. Edirne Sultanisi’ni bitirdi. Ongan,<br />
Balkan Savaşı’ndan sonra ailesi ile birlikte Üsküdar’a<br />
yerleşti. Henüz 12 yaşında iken ağabeyi Nedim<br />
Ongan’ın kemanını gizlice çalmasıyla başlayan musiki<br />
hayatı, ailesinin İstanbul Üsküdar’a yerleşmesi<br />
sonucu 1927 yılında o zamanki adı Darü’l-Feyz-i<br />
Musiki Cemiyeti olan Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde<br />
ilk musiki derslerini Mızıkalı Celâl Bey’den aldı.<br />
Bestekâr Ziya Bey’den makam, usul ve repertuar öğrendi.<br />
Hanende Arap Cemal ve Edip Nazım Bey ile<br />
çalıştı. Bir süre Toptaşı İlkokulunda müzik öğretmenliği<br />
yaptı. 1930 yılında öğretmen Perihan Ongan ile<br />
evlendi. 1936 yılında Tekel İdaresi’nde memuriyet<br />
hayatına başladı. 1945’te İstanbul Belediye Konservatuarı<br />
İcra Heyetinde koro yöneticiliği ve keman<br />
sanatkârı olarak çalışmaya başladı. İstanbul Radyosunda<br />
uzun yıllar görev yaptı. Son olarak İ.T.Ü. Devlet<br />
Konservatuarı’nda öğretim üyesi olarak çalıştı.<br />
Üsküdar Musiki Cemiyetini uzun yıllar yöneten ünlü<br />
müzik adamı 2 Şubat 1985’te ölünce de Karacaahmet<br />
Mezarlığı’na defnedildi. Eski “Üsküdar Musikî<br />
Cemiyeti” 1987 yılında ismini değiştirerek “Emin<br />
Ongan Üsküdar Musikî Cemiyeti” adını aldı.<br />
Kaynak: (Yılmaz Öztuna, Turk Musikisi Ans.) (Nihat Uzcan, Başlangıçtan<br />
Günümüze Kadar Türk Bestekarları Ans. İst. 1978)<br />
Esvapçı <strong>Sokak</strong><br />
E<br />
min Ongan Sokağı’nı Gündoğumu Caddesi’ne<br />
bağlayan küçük bir sokaktır. Sokağın<br />
Gündoğumu Caddesi ile birleştiği yerde<br />
Ahmediye Camii yer almaktadır. Esvab; Arapça’da<br />
elbiseler, kumaşlar, giysiler anlamına gelmektedir.<br />
<strong>Sokak</strong> adını burada esvapçılık işi yapan esvapçı esnafından<br />
almaktadır.<br />
Üsküdar’ın meşhur külliyelerinden Ahmediye Külliyesi<br />
bu sokak üzerindedir. 1134 (1721-22) tarihinde<br />
Tersane Emini Ahmet Ağa tarafından Lâle Devri baş<br />
mimarı Mehmed Ağa’ya yaptırılan Ahmediye Külliyesi,<br />
Osmanlı mimarisinde ve kültür tarihinde Lâle<br />
Devri olarak adlandırılan (1703-1730) ve klasik dönemden<br />
sonra Batılılaşma dönemine geçişi temsil<br />
eden önemli bir yapıdır. Ahmediye Külliyesi, cami,<br />
medrese, dershane, kütüphane, sebil, çeşmeden<br />
oluşan geniş kapsamlı ve orta ölçekli bir külliye olup<br />
genel hatlarıyla klasik Osmanlı mimarisinin bir devamı<br />
olarak görülebilir.<br />
Emin Ongan <strong>Sokak</strong><br />
Bu tarihî külliye, Gündoğumu Caddesi ile Esvapçı<br />
Sokağın birleştiği köşede bulunmaktadır. Her iki sokağa<br />
açılan avlu kapıları vardır. Arazinin meylinden<br />
dolayı sokak tarafındaki kesme taş ve kitâbesiz kapısından<br />
merdivenle avluya çıkılırken; Gündoğumu<br />
Caddesi üzerindeki avluya giriş kapısı, etrafı kabartma<br />
çiçek nakışlı ve kenarı dantelâlı kemerli bir mermer<br />
kapı olup başlı başına bir sanat eseridir. Üsküdar<br />
III. Ahmet Meydan Çeşmesi’nde (1727-28) daha<br />
güzel örneklerine rastladığımız ve Lâle Devri mimarî<br />
eserlerinde sıkça görülen kabartmalı çiçek nakışının<br />
nadide örnekleri, cadde kapısından külliyeye girişte<br />
hemen dikkatleri çekmektedir. Üsküdar’a Lale<br />
Devri yadigârı olan ve kabartma çiçek nakışlarının,<br />
dantelâ kemerlerinin, gülçe çiçek motiflerinin ve kabartma<br />
selvilerinin, kısaca 18. yy. Türk yapı sanatının<br />
en göz alıcı örneklerinin dikkatle bakanları adeta<br />
mest ettiği bu tarihi yapı; bir cami, bir medrese, bir<br />
kütüphane, bir sebil ve iki çeşmeden oluşmaktadır.<br />
Ahmediye Külliyesi’nin bir özelliği de güzergâhı itibariyle<br />
şehir dokusuna katkısıdır. 18. yüzyılın ilk yarısına<br />
kadar önemli bir yol güzergâhı olan Ahmediye<br />
Esvapçı <strong>Sokak</strong><br />
semti, Üsküdar İskelesi’nden başlayıp çarşı yolunu<br />
Karacaahmet Türbesi’ne, İbrahimağa yolunu da eski<br />
Bağdat yoluna bağlayan önemli bir güzergâhtır.<br />
Külliyenin bânisi Eminzâde Ahmet Ağa için Sicill-i<br />
Osmânî’de şu bilgi vardır: İzmirli Ali Paşa’nın kardeşi<br />
olan Ahmet Ağa, tahsilden sonra İstanbul gümrükçüsü<br />
olmuş; 1117 (1705)’te silâhdar, sonra sipahiler<br />
ağası, başbaki kulu ve 1127 (1715) Muharrem’inde<br />
tekrar silâhdar ağası olmuş, fakat aynı yılın Receb’in-<br />
44 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
45