03.02.2015 Views

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Sokak</strong>ta bulunan önemli eserlerden biri de Zeliha<br />

Hanım Sebili’dir. Sebil, Karacaahmet Türbesi’nin arka<br />

tarafında, İnadiye Camii Sokağı üzerinde, Aşçı başı<br />

Camii ve Cami Çıkmazı Sokağı karşısında ve mezarlık<br />

duvarı önünde idi. 1940 tarihlerinde, mezarlık duvarları<br />

Nasuhî Bey tarafından yaptırılırken tulumbalı<br />

kuyusu ve taş teknesi duvar altında kalmış ve üzerini<br />

örten demir gölgeliği de kaldırılmıştır. Sebil kefeki<br />

taş bir tekneden ibaret olup iki musluğu ve önünde<br />

yalakları vardı. Taş tekne ve üzerindeki kitâbesi bugünde<br />

mevcut olup mezarlık duvarındadır. Tulumba<br />

ile çekilen su, bu tekneye ve Aşçıbaşı Camii kapısı yanındaki<br />

abdest teknesine doldurulurdu. Bu tekneyi<br />

de cami duvarında görmek mümkündür.<br />

Kaynak: (Ayvansarayî Hüseyin Efendi, Hadikatü’l Cevami İstanbul<br />

Camileri ve Diğer Dini- Sivil Mi’mari yapılar, işaret yayınları:<br />

s:93, istanbul,2001)<br />

Nalçacı Hasan Sokağı<br />

okağa tarhi rengini ve derinliğini Şeyh Halil<br />

S<br />

Efendi tarafından 17. Yüzyılın ilk çeyreğinde<br />

inşa ettirilen dergâh vermektedir. Dergâh,<br />

aynı zamanda tevhidhane olarak kullanılmaktadır.<br />

Mescide Maraş valisi Abdullah Paşa (ö.1756) tarafından<br />

minber konulmasıyla yapı, cami-dergâh niteliği<br />

kazanmıştır. Zamanla harap olan dergâh (h.1291)<br />

1874 senesinde Namık Paşazâde Hüseyin Cemil<br />

Paşa tarafından tamir ettirilmiş bu esnada Nalçacı<br />

Şeyh Halil Efendi’nin kabri üzerine bir türbe inşa<br />

edilmiştir. 1914-1919 yılları arasında hazırlanan<br />

Konyalı’nın belirttiği üzere 1941 senesinde türbenin<br />

üst yapısının çökmüştür. Eski fotoğraflarda harap<br />

mabedin kesme taş minare kaidesi görülmektedir.<br />

Baha Tanman’ın raporuna göre; Nalçacı dergâhı’nın<br />

1874 senesinde son şeklini alan binalarıyla çağdaş<br />

olan “cami-dergâh” niteliğindeki yapılarla benzer<br />

özellikler taşıdığı aktarılmakta ve geç dönem tarikat<br />

yapılarında görüldüğü üzere harem ve selamlık birimlerinin<br />

19. yüzyıl İstanbul konutlarının özelliklerini<br />

yansıttığı belirtilmektedir. Metruk hazire dışında<br />

dergâhtan günümüze bir şey ulaşmamıştır.<br />

Kaynak: http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentsel-sivil-mimari/detay/envanter_id/59128<br />

Şair Zati Sokağı<br />

S<br />

okak Balcılar Yokuşu’nu Büyük Selimpaşa<br />

Caddesi’ne bağlar. Sokağa adını veren Zâtî<br />

(d. 1471 - ö. 1546), tanınmış bir Divan Edebiyatı<br />

şairidir. Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel<br />

koyan şairlerin üçüncüsü olarak anılmıştır.<br />

Zati’nin iyi bir medrese eğitiminden geçmediği bilinmektedir.<br />

Ancak şiir yazma tekniklerini eserlerinde<br />

çok iyi uyguladığı ve Farsça’yı kullanmasını bildiği<br />

gayet açıktır. Bu yüzden olaganüstü bir kaabiliyete<br />

sahip olduğu ve kendi kendini çok iyi yetiştirdiği sonucu<br />

çıkartılmaktadır. Uzun yıllar yaşamış ve hayatı<br />

değişik dönemlerden geçmiştir. Sağırlığı dolayısıyla<br />

devlet memurluğuna alınmamıştır. Ancak II. Beyazid<br />

zamanında Hadım Ali Paşa kendisini korumuş ve<br />

Nalçacı Hasan Sokağı<br />

ünlü müderrislerden Müeyyedzâde ile Tacızâde Cafer<br />

Çelebi’den himaye görmüştür. Ancak II. Beyazid<br />

devrinin sonlarına doğru II. Beyazıd şehzâdelerinin<br />

kavgaları arasında Hadım Ali Paşa şehid oldu ve<br />

Müeyyedzâde ve Tacizâde’nin malları yağma edildi.<br />

Bu nedenle yardımlardan mahrum kalan Zati<br />

büyük yoksulluk çekmiştir. Hayatının son yıllarında<br />

ise Beyazid Camii avlusunda bir ufak dükkân açarak<br />

remilcilik, muskacılık yapmıştır. H.953/M.1546 yılında<br />

ölmüştür. Pek fakir olduğu için ancak Aşık Çelebi,<br />

Selikî, Yahya Bey gibi zamanının şairlerinin parasal<br />

yardımları ile cenazesi kaldırılmış ve Edirnekapı dışarısında<br />

gömülmüştür. Aşık Çelebi, 1600-1700 gazeli<br />

ve 400 kasidesi bulunduğunu belirtmektedir.<br />

Kaynak: Halil Erdoğan Cengiz, Divan Şiiri Antolojisi, Bilgi Yayınevi,<br />

Ankara, 1972, say.308.<br />

Şair Zati Sokağı<br />

Tabaklar Camii Sokağı<br />

S<br />

Tabaklar Camii Sokağı<br />

okağa adını veren Tabaklar Camii hakkında<br />

Hadîka yazarı şu bilgiyi vermektedir:<br />

“Bânileri, Hacı Ferhat ve biraderi Hacı Mehmet<br />

namında kimselerdir. Vatan-ı aslîleri Konya olup<br />

İstanbul’a geldiklerinde Üsküdar’da vaki Valide-i<br />

Atik Camii şerif binası zamanına tesadüf etmekle<br />

bunlar dahi bazı hizmetlerde bulunup, camiin yapımı<br />

tamam oldukta artan malzemeyi istida ile Valide<br />

Sultan’dan istemişler ve böylece aldıkları izin üzerine<br />

Tabaklar Camii’nin binasına muvaffak olmuşlardır.<br />

Bu mescidin yapımı, Valide Sultan Camii’nin tamamlanmasından<br />

dört sene sonra yani 995 (1587)<br />

senesindedir. Biraderlerin kabirleri Üsküdar haricinde<br />

Seyyid Ahmet Deresi adındaki yerdedir. Tabaklar<br />

Mescidi’nin mahallesi vardır.”<br />

374 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />

375

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!