03.02.2015 Views

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

Uskudar-Sokak-isimleri-TARIHCESI

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hattat Kemal Batanay Sokağı<br />

Ş<br />

ubat 1893’te İstanbul’un Fatih semtinin Hırkaişerif<br />

mahallesinde doğdu. Babası Kayserili<br />

Müridoğulları soyundan imam Mehmed<br />

Ziyâeddin Efendi, annesi Ayşe Hanım’dır. Zamanın<br />

meşhur hocalarından Tevfik Efendi ve Manisalı Mustafa<br />

Efendi’den Arapça, Farsça ve dinî ilimler tahsil<br />

etti. İdâdînin son sınıfında iken Dârü’l-hilâfeti’laliyye<br />

Medresesi sahn kısmına da devam etti. Medresenin<br />

beşinci sınıfında iken Dârülfünun İlâhiyat<br />

Fakültesi’ne girdiyse de I. Dünya Savaşı sebebiyle<br />

askere alındığından devam imkânı bulamadı. Bu<br />

savaşta İstanbul, Bandırma ve Çanakkale’de üç yıl<br />

yedi ay süreyle levazım zâbiti olarak görev yaptı.<br />

Savaştan sonra İlâhiyat Fakültesi lağvedilince yüksek<br />

tahsilini yarıda bırakmak zorunda kaldı. 1920’de<br />

girdiği Şirket-i Hayriyye Tâdât Kalemi’nde altı yıl<br />

çalıştıktan sonra İstanbul Ticaret Odası’na geçti. II.<br />

Dünya Savaşı sırasında Kilyos’taki Karadeniz Boğazı<br />

Muhafızlığı’nda on dokuz ay yedeksubay olarak görev<br />

yaptı. Otuz iki yıllık memuriyet hayatından sonra<br />

1958’de Ticaret Odası’ndaki vazifesinden emekliye<br />

ayrıldı. 1976’da açılan İstanbul Türk Mûsikisi Devlet<br />

Konservatuvarı’na repertuvar hocası olarak tayin<br />

edildi. Ölümüne kadar bu görevini sürdürdü. Bu<br />

arada 1971-1980 yılları arasında Kubbealtı Mûsiki<br />

Enstitüsü’nde Münir Nurettin Selçuk’la birlikte dersler<br />

verdi. 22 Haziran 1981 Pazartesi günü vefat etti<br />

ve Feriköy Mezarlığı’na defnedildi.<br />

Kemal Batanay, mûsiki ve hat sanatındaki eserleriyle<br />

yüzyılımızın önemli sanatkârları arasında yer aldı.<br />

Başta Süleyman Çelebi’nin mevlidinin bestesi, nikriz<br />

Mevlevî âyini ve dügâh na`t-ı Mevlânâ olmak üzere<br />

on bir dinî eseri mevcuttur. Bugün elimizde bulunan<br />

yegâne mevlid bestesi olması bakımından bu eser<br />

bilhassa önem taşımaktadır. Dindışı sahada ise otuz<br />

dört söz, dokuz saz eseri bestelediği bilinmektedir.<br />

Özellikle ta`lik hattında şöhrete ulaşan Kemal<br />

Batanay’ın bu yazıdaki ilk hocası Bâb-ı Fetvâ’da Hasan<br />

Hüsnü Efendi’dir. Onun vefatından sonra Sultan<br />

Selim Camii müezzini hattat Mehmed Hulûsi<br />

Hattat Kemal Batanay Sokağı<br />

Efendi’den ders görerek 1918’de icâzetnâmesini<br />

aldı. Sülüs, nesih ve rik`a yazılarını da Erkân-ı Harbiyye<br />

Matbaası baş hattatı Sofu Mehmed Efendi’den<br />

öğrendi. Bugün çeşitli müzelerde ve özel koleksiyonlarda<br />

ta`lik kıtaları, celî-ta`lik beyit, âyet ve hadis<br />

levhaları bulunmaktadır.<br />

Hammâmîzâde İhsan Bey’in Ömer Hayyâm Rubâileri<br />

(İstanbul 1966) ve Yahya Kemal Beyatlı’nın Hayyam<br />

Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş (İstanbul 1963) adlı eserlerinde<br />

tercüme edilen kıtaların Farsça metinleri de<br />

ta`lik hattı ile Kemal Batanay tarafından yazılmıştır.<br />

Kaynak: (Muhiddin Serin, Hat San’atımız, İstanbul 1982, s. 85-<br />

87) ( Hakkı Göktürk, ‘’Batanay (Hâfız Kemal)’’, İst.A, IV, 2209-2210;<br />

Öztuna, TMA, I, 99-100.)<br />

Helvacı Ali <strong>Sokak</strong><br />

D<br />

Kartalbaba Caddesi<br />

oktor Fahri Atabey Caddesi’ni Çavuşdere<br />

Caddesi’ne bağlar. Kavsar Mustafa Efendi<br />

Camii bu sokak üzerindedir. İsmini burada<br />

türbesi bulunan Helvacı Ali Baba’dan alır.<br />

<strong>Sokak</strong>ta bulunan Kavsar Mustafa Baba Camii, eski<br />

adı Bağlarbaşı Caddesi olan şimdiki Kartalbaba<br />

Caddesi’nin birleştiği yerde ve aynı isimle bilinen<br />

türbenin sağ tarafındadır. Kavsar Baba Türbesi’ni yeniden<br />

tamir eden, mahallenin 60 yıllık sakini Devlet<br />

Demiryolları’ndan emekli Hamdi Erengülü’nün ifadesine<br />

göre mescit, yığma moloz taşından yapılmış<br />

olup ahşap çatılıdır. Tekkenin Kartal Baba Caddesi’ne<br />

açılan bir kapısı bulunduğu gibi, Abacı Dede <strong>Sokak</strong><br />

ile Çavuşdere Caddesi’ne de açılan kapıları vardır. Bu<br />

iki kapı, bu yollara açılan çıkmaz sokakların nihayetinde<br />

bulunuyordu.<br />

Kartalbaba Caddesi<br />

V<br />

alide-i Atik Camii’nin yanından geçerek<br />

aşağıya, Üsküdar çarşısına doğru iner. ismini<br />

Kartalbaba Tekkesi’nden alır. Tekke, Nuhkuyusu<br />

Caddesi ile eski ismi Bağlarbaşı Caddesi yeni<br />

adı Kartal Baba Caddesi olan yolun birleştiği yerde<br />

ve ikinci caddenin sağ köşesindedir. Karşı köşesinde,<br />

Şeyhülislâm Ârif Hikmet Beyefendi’nin sebili, çeşmesi<br />

ve aile kabristanı vardır. Tekkenin hangi tarihte<br />

yapıldığı belli değildir. Hadîkatü’l-Cevâmi’de kayıtlı<br />

değildir. 1786’da Paris’te basılan Plân de la villa de<br />

Constantinople, incelendiğinde, Kapıağası mevkii<br />

ile Yenimahalle arasında ve Nuhkuyusu Caddesi<br />

üzerinde ‘Tekke’ isimli bir yer görülür. Eski Valide Camii<br />

ile Nuhkuyusu Caddesi arasında ve Alaca Minare<br />

Camii’nin biraz ilerisinde ve köşede gösterilen bu<br />

yer, Kartal Baba Tekkesi’dir.<br />

Plân, 1786’da yapıldığına göre, tekke bu tarihten<br />

evvel mevcuttu. Sicill-i Osmânî yazarı da, “Mezanne<br />

ve meşayihten olan Kartal Ahmet Baba’nın 1203 Zilkadesinde<br />

(Ağustos 1789) vefat ettiği”ni belirtmiştir.<br />

1199 (1784) tarihli tekkeler listesinde ‘Pazarbaşı<br />

Mahallesi’nde Şeyh Ahmet Kartal Zaviyesi’ diye kayıtlıdır.<br />

1256 ve 1294 tarihli listelerde de aynı adla<br />

kayıtlıdır. Âyin günü Salı olan bu Kadirî Tekkesi,<br />

fevkânî olarak yapılmış olup alt katı türbe, üst katı<br />

ise, mescit halinde kullanılan semahane idi. İki kat<br />

arasındaki döşeme ve çatısı 1942 senesi kışında çökmüştür.<br />

Ahşap bir kapıdan girilen türbenin ön tarafında,<br />

bir parmaklıkla ayrılan, ziyaret mahalli vardı.<br />

Perişan ve sandukaları dağıtılmış türbedeki kabirleri<br />

saymak mümkün değildi. Beş veya altı adet olduğu<br />

sanılmaktadır. Cami yeniden yaptırıldığında türbeye<br />

de beş beton sanduka yapılmıştır.<br />

Kaynak: http://www.uskudar.bel.tr/tr-tr/hizmet/rehber/Sayfalar/Rehber-Detay-Icerik.aspxGuideID=3&SubID=86&Content<br />

ID=19027<br />

360 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />

361

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!