You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Hacı Eminpaşa <strong>Sokak</strong><br />
B<br />
u sokak adını eski başbakanlarımızdan<br />
Bülent Ecevit’in dedelerinden Hacı Emin<br />
Paşa’dan almaktadır. Bülent Ecevit’in Anne<br />
tarafından büyük büyük dedesi Hacı Emin Paşa, Suudi<br />
Arabistan’da Medine Harem Şeyhi olarak görev<br />
yaptı. Mekke’de de 17 yıl şeyhülislam olarak görev<br />
yapan Hacı Emin Paşa, Hz. Muhammed’den kalan<br />
bazı evkafı yönetti.<br />
ğerinde olduğu saptanan çok geniş bir kütüphaneyi<br />
de yine araştırmacıların kullanımına verdi. Milliyet<br />
gazetesinden Fikret Bila konuyla ilgili Bülent<br />
Ecevit’le bir röportaj yapmış ve onun ağzından şu<br />
bilgileri vermiştir.<br />
Bülent Ecevit’le dünkü görüşmemizde, bu mirasa<br />
sahip olduğunu ne zaman öğrendiğini ve dedesi<br />
hakkındaki bilgileri sorduğumda şu yanıtı verdi: “Mirası<br />
bırakan dedem, Medine Harem Şeyhi Hacı Emin<br />
Paşa, Mekke’de de şeyhülislam denilebilecek bir görev<br />
yürütmüş. Bu görev esnasında Peygamberimizden<br />
kalan bazı evkafı da yönetmiş. Konu edilen arazisi<br />
üzerine, medrese denilebilecek bir veya birkaç<br />
büyük kitaplığı da bulunan bir yer yaptırmış. Bu kütüphane<br />
ve kütüphanelerin ise, aile vakfı tarafından<br />
yönetilmesini vasiyet etmiş. Bu vasiyet gereği çok<br />
değerli olduğu söylenen bu kütüphane veya kütüphaneleri<br />
de araştırmacıların hizmetine sunacağız.”<br />
Hafız Mehmet Bey Sokağı<br />
Hicaz’da ihrama girilen yerden Kabe’ye dek uzanan<br />
bölüm olan kutsal bölge Harem, Hacı Emin Paşa’<br />
tarafından yönetildi. Bu bölgeye medrese denilebilecek<br />
birkaç büyük kitaplığı da bulunan bir yer<br />
yaptıran Hacı Emin Paşa, Suudi Arabistan’da 5 vakıf<br />
oluşturdu.<br />
Hacı Emin Paşa’nın mirasçılarından Bülent Ecevit,<br />
Suudi Arabistan’da büyük büyük dedesinden kalan<br />
araziyi Türk hacıların konaklaması koşuluyla<br />
devlete bağışladı. Bülent Ecevit ayrıca Hazine de-<br />
Kaynak: (Şebnem Hoşgör, Vatan gazetesi 07.11.2006, Fikret Bila,<br />
Milliyet, 10.07.2005)<br />
Hafız Ali Üsküdarlı <strong>Sokak</strong><br />
B<br />
estekâr Selahattin Pınar Sokağı’nı Neyzen<br />
Halil Can Sokağı birbirlerine bağlayan kısaca<br />
bir ara sokaktır. Hafız Mehmet ve Paşakapısı<br />
<strong>Sokak</strong>ları ile paraleldir.<br />
<strong>Sokak</strong> adını Üsküdar tavrı denilen Kur’an-ı Kerim<br />
kırâ’atının son temsilcisi kabul edilen Yeraltı Camii<br />
İmamı Hafız Ali Efendi (1885–1976)’den almaktadır.<br />
Yeraltı Camii imamı ve hatibi idi. Kur’ân okuyuşuyla<br />
“İstanbul Tavrı” ve “Üsküdar ağzı” tabirlerini kazandırmıştır.<br />
Çok geniş bir musikî repertuarına sahipti.<br />
En önemli talebesi Hafız Merhum Kâni Karaca’dır.<br />
Kur’ân ve mevlid okuyuşunda makamları kullanmadaki<br />
kudreti çok büyüktü.<br />
Şurası bir gerçektir ki, Üsküdar ahâlisini mânevî<br />
sohbetlere meylettiren etkenlerden biri de dinî<br />
musikî idi. Bu, bir taraftan “Üsküdar Ağzı” denilen<br />
Kur’ân tilâvet tarzıyla, diğer taraftan da özellikle<br />
Ramazan’da terâvih namazlarının ilâhilerle kılınmasına<br />
cevaz veren bir tutumla etkin olmaktaydı.<br />
“Üsküdar Ağzı”nın en büyük hocası, babasının ve<br />
Karaköy’deki Yeraltı Câmii’nin baş imâmı Hâfız Ali<br />
Üsküdarlı’nın (1885-1976) da hocası olmuş olan<br />
Nazîf Hoca Efendidir. “Üsküdar Ağzı”na hâkim olan<br />
hâfızlar musikîye fevkalâde vâkıf olarak yetiştirilirler<br />
ve Kur’ân kıraatinde hangi sûrenin, hattâ hangi<br />
âyetlerin hangi makāmdan okunacağını bile öğrenirlerdi.<br />
Nazif Hocadan sonra “Üsküdar Ağzı”nın iki<br />
mümtaz temsilcisinden biri Hâfız Kâni Karaca, diğeri<br />
ise Hâfız İlhan Tok hocalardı.<br />
Hafız Mehmet Bey Sokağı<br />
N<br />
eyzenbaşı Halil Can Sokağı İhsaniye İskele<br />
Sokağa bağlar. Mustafa Nevzat Eczacılık<br />
Tıp ve Kültür Evi’nin yanından girer. Çok<br />
güzel bir deniz manzarasına sahiptir. Adını Sultan<br />
II. Abdülhamit’in Başmabeyncisi Hafız Mehmet<br />
Bey’den alır.<br />
<strong>Sokak</strong>ta bulunan önemli tarihi yapılardan biri, Eczacı<br />
Mustafa Nevzat Bey’in konağıdır. Eski adı Çit<br />
Sokağı, yeni ismi Neyzenbaşı Halil Can Sokağı ile<br />
Hafız Mehmet Bey Sokağı’nın birleştiği köşede olup<br />
kârgir bir konaktır. Hafız Mehmet Bey Sokağı’nın<br />
sağ köşesindeki yapı, diğeri gibi üç katlı olup, Eczacı<br />
Mustafa Nevzat Bey’e aittir. Mehmet Bey Konağı’nın<br />
yan tarafında ve yol aşırı yerdeki harem dairesine üst<br />
kattan, her tarafı kapalı, iki yan cephesinde pencereleri<br />
bulunan ahşap bir köprü ile bağlandığından,<br />
Köprülü Konak adıyla ünlü idi. Bu köprü, 1940 tarihlerinde<br />
yıktırılmıştır. 19. yüzyıl ikinci yarısında<br />
Sultan Abdülaziz (1861-1876)’in baş mabeyincisi,<br />
Hafız Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Rivayete<br />
göre, köşklerin yerinde ahşap bir yapı varmış. Sultan<br />
Abdülaziz, bir ziyareti sırasında bu binanın yerine<br />
kârgir bir köşkün yapılmasını ve masrafının da<br />
Hazine-i Hümâyun’dan karşılanmasını irade etmiş.<br />
30 Mayıs 1876 tarihindeki hal sırasında Dolmabahçe<br />
Sarayı’nda bulunup Pâdişah ile beraber Topkapı<br />
Sarayı’na giden Mehmet Bey, bu olayı ‘Hakayıku’l-<br />
Beyan Fî Hakkı Cennet-mekân Abdülaziz Han’ isimli<br />
hatıra kitabında ayrıntılarıyla dile getirmiştir.<br />
Hacı Eminpaşa <strong>Sokak</strong><br />
322 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
323