You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Üsküdar’dan Sultantepe’ye bakış ( 20. Yüzyıl başı )<br />
ayının 12. günü Sürre Alayı’nın ikinci durağı Doğancılar<br />
Meydanı olmakla beraber Topkapı Sarayı’nda<br />
yapılan merasim Üsküdar’da da aynen tekrarlanmakta<br />
idi. Doğancılar Meydanı, Ahmet Çelebi’nin<br />
Galata Kulesi’nden uçuşuna da tanıklık etmiş ve Çelebi<br />
binlerce Üsküdarlının gözleri önünde bu meydana<br />
inmişti. Burada ayrıca bir de meşhur “Bekâr<br />
Hanı” mevcuttu.<br />
Doğancılar Meydanı’nın batı tarafında, bugün Sosyal<br />
Sigortalar Dispanseri’nin bulunduğu yerde, Üsküdar<br />
Mutasarrıflığı makamı olan büyük bina vardı.<br />
Bu görkemli, üç katlı ahşap yapı 1918 tarihinde,<br />
mütareke devrinin işgaline uğramış bulunan Paşakapısı<br />
mevkiindeki Üsküdar Müşirliği Dairesi’nin<br />
İngiliz askerlerince kasten ateşe verilmesi sırasında<br />
yanmıştı. Genişleyen yangın, bütün bu havaliyi ve<br />
Halk Caddesi’ni yok etmişti. Binanın geniş arsası ve<br />
ortasındaki yüksek taş duvar 1973 senesine kadar<br />
duruyordu. Daha evvel bu yerde pâdişahların muhteşem,<br />
kırmızı otağlarının kurulduğu sanılmaktadır.<br />
“Doğancılar Sarayı” da burada idi.<br />
Üsküdar’ın yönetim amirleri olan Üsküdar Çorbacısı<br />
ve Üsküdar Ustasının konaklarının da bu meydanın<br />
civarında olduğu rivayet edilmektedir. Sürre<br />
Alayı’nın gönderilmesi sırasında, bir veya birkaç gece<br />
bu konakta ve daha sonra da mutasarrıflık binasında<br />
kaldığı bilinmektedir. Üsküdar’ın yüzyıllar boyu devam<br />
eden “Cuma Pazarı”, 1918 tarihine kadar burada<br />
kurulurdu. Daha evvel bu pazarın, Mihrimah Sultan<br />
Camii önünde kurulduğunu Eremya Çelebi’nin<br />
(1637-1695) “İstanbul Tarihi” adlı eserinden öğrenmekteyiz.<br />
1919 yılında Doğancılar Parkı’nın yapılması<br />
ile pazar, evvela Uncular Caddesi’ne ve daha<br />
sonra da Hüdâî Efendi Camii önüne ve sonra Esvapçı<br />
Sokağı’na nakledilmiştir. Üsküdar’ın en meşhur<br />
eczanesi de Doğancılar Meydanı’nda idi. Burada<br />
Nevruz macunları satılır ve ayrıca bir de zayiçe (yıldızların<br />
belli zamandaki yerlerini ve durumlarını<br />
gösteren cetvel) dağıtılırdı. Bu zayiçelerden birinde<br />
verilen bir tarihte güneşin Hamel burcuna gireceği<br />
ve Nevruz-i Sultani itibar olunacağı ve bu şifa macunu<br />
böyle bir günde yenilirse dertlerin giderileceği<br />
ve ferahlığın geleceği yazılmıştı.<br />
Bugün Doğan Lisesi olan eski Üsküdar Emlak Vergi<br />
Dairesi’nin bulunduğu yerde de, sonradan “Aypark<br />
Sineması” olan “Dilküşa Tiyatrosu” vardı. Doğancılar<br />
Meydanı 1908-Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra<br />
bayram yeri kabul edilmiş ve bir müddet sonra da<br />
1919 senesinde parkın yapılması üzerine bayram<br />
yeri Duvardibi’ne nakledilmiştir. Parkın yapılması sırasında<br />
Doğancılar Camii kıblesi tarafında olan mezarlık<br />
da şimdiki yerine nakledilmiştir.<br />
“Doğancılar Parkı”, Cemil Paşa’nın (Topuzlu) şehreminliği<br />
(Belediye Başkanlığı) sırasında, Mimar Vedat<br />
Tek Bey (1873 -1942) tarafından tanzim ve inşa edilmiştir.<br />
Cemil Paşa, Üsküdarlı olup 1868’de Salacak’ta<br />
doğmuştur. Cemil Paşa Doğancılar Parkı’nı, 5 Mayıs<br />
1919/28 Şubat 1920 tarihlerinde ikinci şehreminliği<br />
zamanında gerçekleştirmiştir.<br />
Eczacı Necip Akar <strong>Sokak</strong><br />
A<br />
cıbadem Caddesi’ni D-100 karayoluna<br />
bağlayan “L” şeklinde bir sokaktır. Akağaç<br />
ve Barış sokakları ile kesişir. Yurtseven<br />
Sokağı’na paralel uzanmaktadır. Üsküdar Acıbadem<br />
Mahallesi’nin Nişantaşı Yolu <strong>Sokak</strong> ve Çamlıca Köprülü<br />
Kavşağı arasında yer alır. <strong>Sokak</strong> adını ülkemizin<br />
önemli eczacılarından ve Gripin’in mucidi Eczacı<br />
Necip Akar Bey’den almaktadır.<br />
Necip Bey; 1904’de Nizip’te dünyaya gelmişti. Tahsiline<br />
ailesinin göçtüğü İstanbul’da başladı. Vefa<br />
Lisesi’nden sonra 1924’de Eczacılık Mektebi’nde mezun<br />
olmuştu. Eczacılık Mektebinde öğrenci iken; Bayezid<br />
Divanyolu’ndaki bir eczanede, adaşı Eczacı Necip<br />
Özgür Bey’in yanında kalfa olarak çalışırken ilaç;<br />
diş macunu, krem vb. yapımını öğrenmişti. Mektebi<br />
bitirdiği 1924’de Türkiye’nin ilk yerli diş macununun<br />
patentini almıştı: Necip Diş Macunları! Ağabeyi Cemil<br />
Akar’la ortak olarak onun adına ürettiği “Şampuan<br />
Cemil” ve kendi adını kullandığı “Necip Bey<br />
Kremi” ve “Necip Diş Macunu” gibi ürünler çıkarmıştı,<br />
ancak başarılı olamamıştı. Bunun sonucu da Akar<br />
ailesi İstanbul’u terk etmek zorunda kalmıştı. Askerlikten<br />
sonra ağabeyi Cemil Akar’la beraber yeniden<br />
İstanbul’a dönmüştü. O yıllarda İstanbul piyasasına<br />
hâkim olan bir başka diş macunu markası vardı:<br />
Dandolin. Ona rakip olarak radyodan etkilenerek<br />
“Radyolin” ismini koyduğu yeni bir marka ile yeniden<br />
diş macunu üretimine başlamışlardı. Radyolin’i<br />
tanıtmak için Türkiye’de ilk afiş reklamını da Necip<br />
Bey kullanmıştı. Cemil ve Necip Akar kardeşlerin<br />
Radyolin ile yakaladıkları başarı yıllık 37.000 düzine,<br />
yani yaklaşık 500.000 tüp diş macununa ulaşmıştı.<br />
Radyolin Diş Macunu Türkiye’de uzun yıllar rakipsiz<br />
kalmıştı.<br />
Ülkeyi saran grip hastalığına karşı tek tabletlik Gripin<br />
adlı bir ilacın üretimine başlayan Akar, 1935’de<br />
Cağaloğlu Cemal Nadir <strong>Sokak</strong>’ta üretime başladığı<br />
Gripin’le satış rekorları kırmıştı. Gripin, köylere kadar<br />
uzanan şöhretiyle, bir anda milli ilacımız oluvermişti.<br />
1950 yılında Akar kardeşlerin ticarette yolları<br />
ayrılmıştı. Radyolin Diş Macunları’nı ağabey Cemil<br />
24 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
25