You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Koca Çınar <strong>Sokak</strong><br />
Koca Çınar <strong>Sokak</strong><br />
K<br />
uleli Mahallesi sokaklarındandır. Eski adı<br />
Çınar <strong>Sokak</strong> olan bu sokak, Vaniköy Yolu ile<br />
Selvi Yolu Sokağı birbirine bağlamaktadır.<br />
Bu sokak aynı zamanda Papatya, Yasemin ve Fulya<br />
sokaklarıyla da kesişmektedir. <strong>Sokak</strong> adını burada<br />
bulunan ve yaşı 200’ün üzerinde olan çınardan almaktadır.<br />
Kuleli Caddesi<br />
A<br />
dını Cadde üzerindeki Kuleli Askeri<br />
Lisesi’nden almaktadır. Fatih Sultan Mehmet<br />
İstanbul’u aldığı zaman Kuleli’nin şimdi<br />
bulunduğu yerde bir koru, içerisinde de bir manastır<br />
ile bir kule bulunuyordu. 1512-1520 yılları arasında<br />
Yavuz Sultan Selim devrinde manastır yeniçerilere<br />
kışla olarak verilmiştir. Bu kışla mevkii, Bostancıbaşı<br />
Odaları diye anılırken zamanla güzel ve süslü bir<br />
bahçe haline gelişinden olacak ki Kuleli Bahçesi diye<br />
tanınmıştır. Kanuni Sultan Süleyman pâdişah olunca<br />
bahçede yüksek bir kulesi bulunan dokuz katlı ve<br />
her katı fıskiyeli havuzlarla süslenen büyük bir kasır<br />
yaptırmıştır. Sultan III. Ahmet devrinde kule bahçesi<br />
ve etrafı has olarak kendisine verilmiştir. Bu dönemde<br />
Bizans devrinden kalan kule yıktırılmıştır. 1744<br />
yılında Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa’nın damadı<br />
Kaymak Mustafa Paşa tarafından sahilde bir mescit<br />
yaptırılmıştır.<br />
II. Mahmut (1808-1839) döneminde, Bostancıbaşı<br />
Odaları mevkiinde, yani okulun şimdi bulunduğu<br />
yerdeki bu kışla, Kuleli Askeri Lisesi’nin ilk yapısı<br />
olmuştur. Abdülmecit devrinde (1839-1861) kışla<br />
yanınca, yerine yarı kagir olarak yenisi inşa edilmiştir.<br />
İki tarafına da kuleler yapıldığı için kışlaya bu tarihten<br />
itibaren Kuleli Kışla denilmeye başlanmıştır.<br />
1847’de su yolları tamamlanarak kışlanın su işi de<br />
halledilmiştir. Kafkasyalı Hüseyin Paşa tarafından<br />
tertiplenen ve Sultan Abdülmecit’i tahttan indirmek<br />
hedefini güden hareketin meydana çıkarılması üzerine,<br />
suçluların yargılanması Serasker Rıza Paşa tarafından<br />
Kuleli Kışlası’nda yapılmıştır.<br />
(Kuleli Vak’ası - 1859)<br />
Kırım Savaşı’na iştirak etmek üzere İstanbul’a gelen<br />
Fransız ve İngiliz askerlerinin bir kısmı, Fransa’nın İstanbul<br />
Maslahatgüzarının isteğine uyularak bu kışlaya<br />
yerleştirilmiştir(1854). Burası, müttefik askerlerinin<br />
kışla ve hastanesi haline getirilmiştir. Harpte<br />
yaralanan ve tedavileri sırasında ölen müttefik askerleri<br />
kışlanın kuzeyindeki mezarlığa gömüldüğü<br />
için yakın zamana kadar bu mezarlığa İngiliz Mezarlığı<br />
deniliyordu.<br />
Kışla, 1856’da İngilizler tarafından boşaltılırken, çıkarılan<br />
kasıtlı bir yangınla tamamen harap olmuştur.<br />
Abdülaziz devrinde (1861-1876) kışla, ana duvarları<br />
kagir, iç bölmeleri, tavan ve tabanları ahşap olarak<br />
iki kat halinde inşa edilmiş; böylece bugünkü kışla<br />
ortaya çıkmıştır(1871). Kuleli Askeri Lisesi, “Mekteb-i<br />
Fünun-ı İdadiye” adı altında 21 Eylül 1845’te bugün<br />
İstanbul Teknik Üniversitesi olarak kullanılan Maçka<br />
Kışlası’nda kurulmuştur. 1868’de mevcut askeri idadilerin<br />
birleştirilmesi kararı alınmıştır. Bu tarihte, Kuleli<br />
de dahil olmak üzere, dört askeri idadi “Umum<br />
Mekteb-i İdadi-i Şahane” adı altında birleştirilerek<br />
Galatasaray Kışlası’na nakledilmiştir.<br />
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı dolayısıyla Kuleli’nin<br />
hastahaneye çevrilmesi kararlaştırılınca okul, Pangaltı’daki<br />
harp okulu binasına taşınmıştır. Birinci Dünya<br />
Savaşı sırasında okul bir dönem Büyük Ada’daki Rum<br />
Yetimhanesi’ne taşınmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonunda,<br />
İngilizler’in Mondoros Mütarekesi’ne dayanan<br />
istekleri üzerine okul binası boşaltılmıştır. Bina<br />
İngilizler tarafından Ermeni yetim ve göçmenlerine<br />
tahsis edilmiştir. (5 Kasım 1920) 26 Ağustos 1922’de<br />
başlayan Büyük Taarruz’un parlak bir zaferle sonuçlanması<br />
sonucu başlayan Lozan Barış Görüşmeleri<br />
ile beraber İngilizler, Kuleli Kışlası’nı boşaltarak Türk<br />
makamlarına teslim etmişlerdir. Böylece okul, üç yıllık<br />
bir aradan sonra, 6 Ekim 1923’te eski yerine tekrar<br />
taşınmıştır. 1924’te çıkarılan “Tevhid-i Tedrisat Kanunu”<br />
ile okul sivil liseye dönüştürülmüş, adı da “Kuleli<br />
Lisesi” olarak değiştirilmiştir. Aynı ders yılı sonunda<br />
bu uygulamaya son verilmiş ve okul tekrar askeri<br />
liseye çevrilmiştir. Ayrıca1925’te bugünkü adını almış,<br />
Kuleli Askeri Lisesi olarak anılmaya başlamıştır.<br />
İkinci Dünya Savaşı nedeniyle, seferberlik planlarına<br />
uyularak Kuleli Askeri Lisesi Mayıs 1941’de Konya’ya<br />
nakledilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden<br />
sonra, 18 Ağustos 1947’de İstanbul’a taşınarak<br />
tekrar ve son kez tarihi yuvasına kavuşmuştur.<br />
2005 yılında M.E.B’in liselerdeki öğrenim süresini 4<br />
yıla çıkarmasıyla beraber Hazırlık Sınıfı kaldırılmıştır.<br />
2008 yılında alınan kararla öğrenim süresi 5 yıla çıkmıştır.<br />
Mehmet Çavuş <strong>Sokak</strong><br />
S<br />
elvi Yolu Caddesi ile Selvi Yolu Sokağı birbirine<br />
bağlayan bu sokak, Mehmet Çavuş<br />
Çıkmazı ile de kesişmektedir. Mehmet Çavuş<br />
<strong>Sokak</strong> adını; 7 Ağustos 1915’de Çanakkale’de<br />
şehit olan Mehmet Çavuş’tan almaktadır. Mehmet<br />
Çavuş’un emrindeki 25 kişilik bir kuvvet; Anzaklar’ın<br />
bulunduğu bölgeye 7 Ağustos gecesi süngü hücumu<br />
düzenlemiş ve bu siperleri ele geçirmişti. Daha<br />
sonra bu siperleri düşmana karşı kahramanca savunmuşlar,<br />
cephaneleri bittikten sonra taşlarla ve<br />
yumruklarla mücadele etmişlerdir. Mustafa Kemal<br />
bu olaydan “Arıburnu Muharebeleri Raporu” adlı<br />
eserinde de bahsetmektedir. Bu kahramanların anısına<br />
dikilen bu anıt ilk kez 1919 yılında bölgede toplanan<br />
taşların üst üste konulmasıyla inşa edilmişti.<br />
Daha sonra, Mustafa Kemal; buraya bir anıt yapılmasını<br />
istemiş ve 1934 tarihinde bu anıt yapılmıştır.<br />
“Şehitler Abidesi” inşa edilinceye kadar bütün resmi<br />
törenler bu anıtın olduğu yerde düzenlenmiştir. Bu<br />
anıt 57. Alay Şehitliği’ni geçtikten hemen sonra sol<br />
tarafta Cesarettepe (Serçe Tepe) üzerinde bulunan<br />
bir anıttır.<br />
Karacaahmet Sultan Tekkesi, Şeyh Hafız Tekkesi,<br />
Hacı Fevzi Kuyusu ve Mehterbaşı Sebili bu sokaktadır.<br />
Bir Bektaşi Tekkesi olan Karacaahmet Sultan<br />
Tekkesi; Nuhkuyusu Caddesi üzerinde ve bu caddeye<br />
açılan Mehmet Çavuş Sokağı ile Arakiyeci Sokağı<br />
arasında idi. Şeyh Hafız İsmail Efendi Tekkesi; Aşçıbaşı<br />
Camii civarında, Nuhkuyusu Caddesi üzerinde ve<br />
Mehmet Çavuş <strong>Sokak</strong> ile Arakiyeci <strong>Sokak</strong> arasında<br />
idi. Önünde Süt Baba Açık Türbesi, yol aşırı yerde ise<br />
Mihrişah Valide Sultan Çeşmesi ile Hekimbaşı Nuh<br />
Efendi’nin açtırdığı ve Nuhkuyusu ismiyle maruf<br />
Mehmet Çavuş <strong>Sokak</strong><br />
238 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
239