You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
mezarlık mevcuttur. Hazîre, son derece bakımsız ve<br />
perişandır. Buradaki en eski tarihli kabir taşı, 1237<br />
(1821)’de vefat eden Tahir Baba’ya ait olup üzerinde<br />
bir Bektâşî Tacı vardı. Bunu, H. 1237-1282-1287-<br />
1289-1293 tarihli Bektâşî sikkeli ve H. 1281- 1294-<br />
1295-1304-1328-1329 tarihli kadın kabir taşları<br />
takip etmektedir. Ayrıca, 1321 (1903) tarihli, Bektâşî<br />
taclı ve teslim taşlı bir kabir daha vardır. Bunlardan<br />
başka, toprağa gömülü yedi kabir taşı daha bulunmaktadır.<br />
Mezarlığın ön tarafında, etrafı bir duvar<br />
ile çevrili, set üzerinde ve bir servi ağacının gölgesinde,<br />
namazgâh vardır. Geniş kıble taşına iki kandil<br />
kabartması yapılmıştır. Bu emsalsiz taş maalesef<br />
kırılmıştır. Üzerinde yazı yoktur. Namazgâhın etrafında<br />
mermer pencere ve kapı söveleri görülmektedir.<br />
Bu namazgâh taşından başka, kabir şâhideleri<br />
arasında üzerinde mihrap âyeti yazılı bir namazgâh<br />
taşı daha vardır. Boyutları küçük olan namazgâhın<br />
üzerine, mezarlıktan arta kalan kabir taşları yatırılmıştır.<br />
Bunlar arasında, Perestav Hanım’a ait 12 satır<br />
halinde 24 mısralı kitâbe de bulunmaktadır. Tekkenin<br />
ve mezarlığın önü, Yakup Kadri Bey’in Nur Baba<br />
romanında görüldüğü gibi yine büyük bir bostandır.<br />
Yol aşırı yerde ve Çamlıca Tepesi eteklerinde, tekkeye<br />
ait olan bir su deposunun tonoz bakiyeleri hâlâ<br />
durmaktadır. Nur Baba Tekkesi, dönemin sosyal<br />
hayatında önemli etkisi olduğundan başta Yakup<br />
Kadri Karaosmanoğlu olmak üzere bir çok yazarın<br />
eserlerine konu olmuştur. Romanda Nigar Hanım<br />
Reşat Bey Sokağı<br />
ve diğer hanımların Nurbaba’ya olan aşkları anlatılır.<br />
Nur Baba, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yazdığı<br />
ilk roman olup 1914 -1915 senelerinde yazılmış,<br />
önce tefrika edilmiş, 1922’de kitap olarak basılmış ve<br />
zamanının en çok satan romanı olmuştur.<br />
Kaynak: (Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Nurbaba, İletişim yay. İst.<br />
2011)<br />
Reşat Bey Sokağı<br />
Ü<br />
sküdar Kısıklı Mahallesinde bir sokaktır.<br />
Alemdağ Caddesi üzerinde Ferah Mezarlığından<br />
hemen önce girilir, rampa yukarı<br />
tırmanarak Çakaldağ Parkı’nın yanından, Ferah Caddesi<br />
ile birleşir. Tınaztepe <strong>Sokak</strong>, Bestekar Şevki Bey<br />
<strong>Sokak</strong>, Ahi <strong>Sokak</strong> ve Gül sokaklarla kesişir<br />
Sokağa adı verilen Reşat Bey, Osmanlı Devleti’nin<br />
ünlü devlet adamı ve şair Ziya Paşa’nın oğludur. I.<br />
Dünya Savaşı’nda olağanüstü kahramanlıkları ile<br />
dikkat çeken Reşat Bey, Kurtuluş Savaşı sırasında<br />
yarbay rütbesi ile I. ve II. İnönü ve Sakarya muharebelerine<br />
de katılmış; son olarak 57. Tümen Komutanlığı<br />
görevine atanmıştı. Büyük Taarruz’un ikinci<br />
gününde Çiğiltepe’yi düşmandan temizlemesi emrini<br />
söz verdiği sürede gerçekleştiremeyince hayatına<br />
son verdi. Ölümünden sonra İstiklal Madalyası<br />
ile onurlandırılmış ve Atatürk tarafından ailesine “Çiğiltepe”<br />
soyadı verilmiştir. Bizzat Başkomutan Mustafa<br />
Kemal Paşa tarafından, Büyük Taarruz’un ikinci<br />
gününde, muharebenin ve de ülkenin ulusun kaderini<br />
etkileyecek en kritik mevkilerden olan Sincanlı<br />
Ovası’ndan Dumlupınar’a kadar tüm yolların önündeki<br />
en stratejik engel olan Çiğiltepe’yi düşmandan<br />
temizlemesi emredildi. Ne var ki, bu tepenin önemini<br />
çok iyi bilen Yunan Başkomutanı Trikopis başarılı<br />
bir direniş gösterdi. Reşat Bey, 27 Ağustos 1922 sabahı<br />
Mustafa Kemal’e telefonda kuşattıkları tepeyi<br />
yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen<br />
bunu başaramayınca intihar ederek hayatına son<br />
verdi. Çiğiltepe, Reşat Bey’in intiharından 45 dakika<br />
sonra düşmandan temizlendi.<br />
Kaynak: (T.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları, Türk<br />
İstiklâl Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademlerdeki Komutanların<br />
Biyografileri, Genkurmay Başkanlığı Basımevi, Ankara,<br />
1972)<br />
Rıfat Bey Sokağı<br />
S<br />
okak adını Bestekâr Rifat Bey’den almaktadır.<br />
Rifat Bey, Hacı Arif Bey’in açtığı<br />
çığırdan yürüyen bestecilerin en başarılılarından<br />
biridir. Daha çok şarkı formunda yapıtlar<br />
vermiştir. Tamburi Keçi Arif Ağa’nın oğlu ve anne tarafından<br />
İsmail Dede Efendi’nin torunudur. Çok küçük<br />
yaşta Enderûn’a alındı. Enderûn meşkhânesinde<br />
çağının ünlü hocalarından ders alarak ses sanatımızın<br />
bütün inceliklerini öğrendi.<br />
Sultan II. Mahmud’dan başlayarak beş pâdişah dönemi<br />
yaşadı. Musahiblik, müezzinbaşılık, Enderûn<br />
hocalığı, serhanendelik gibi görevlerde bulundu.<br />
Mızıka-i Humayûn kurulduktan sonra Türk Mûsikîsi<br />
bölümünde müdürlük yaptı. 1888 yılında ölen Rıfat<br />
Bey’in mezarının yeri bilinmemektedir. Çok güzel bir<br />
ses fiziğine sahip olan ve güzel bir uslûbla okuyan<br />
bu değerli bestekâr, yaşadığı dönemin en usta hanendesiydi.<br />
Mevlevilik tarikatine girerek dinî mûsikî<br />
kültürünü geliştirdi. Buradan aldığı feyz ve ilhamın<br />
etkisiyle Ferahnâk ve Nev’eser makamlarında<br />
iki Mevlevî Âyini besteledi. Dinî musikîmizin diğer<br />
formlarından olan tevşih ve ilâhiler de bestelemiştir.<br />
XIX. yüzyılın sonlarına doğru geniş bir ilgi görmeğe<br />
başlayan şarkı bestekârlığında Rıfat Bey’in önemli<br />
bir yeri vardır. Musikîmizin geleneksel kurallarına<br />
uymak ve büyük formda eser vermekle birlikte, Hacı<br />
Ârif Bey’den sonra bu formu geliştirenlerin başında<br />
gelir. Pek güzel şarkılar bestelemesine rağmen bunların<br />
çoğu unutulmuştur. Muhayyer-kürdi makamını<br />
tertip eden de Rıfat Bey’dir. Çok öğrenci yetiştirmiş,<br />
bildiğini isteyen herkese öğretmekten çekinmemiştir.<br />
Bestekâr Leylâ Hanım’ın bile, onu yaşlılığında<br />
ziyaret ederek birkaç şarkısını geçtiğini , Leylâ<br />
Hanım’ın oğlu Razi Bey nakletmiştir.<br />
Bugün elimizde âyin, tevşih, ilâhi, beste, semâi, şarkı,<br />
köçekçe olarak ikiyüz elli eseri vardır. Bu eserler<br />
sözlü musikî eserlerimizin en seçkin eserleri arasındadır.<br />
Kaynak: (Dr. Nazmi ÖZÂLP, Türk Musikîsi Tarihi, MEB Yay. Ankara,<br />
2000)<br />
Rıfat Bey Sokağı<br />
226 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
227