Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İ<br />
etmişti. Bağdat Valisi de olan Hamdi Paşa bir sarrafa<br />
borçlanıp borcunu ödeyemeyince yalıyı satışa çıkarmış<br />
ve yalıyı 1851’de Ayaşlı Esat Muhlis Paşa da satın<br />
almıştı.<br />
Sadullah Paşa, Esat Muhlis Paşa’nın oğludur. Esat<br />
Muhlis Paşa ise Ayaş Müftüsü Hasan Efendi’nin oğludur.<br />
Kaptan-ı Derya Seyit Ali Paşa <strong>Sokak</strong><br />
nan Hacı Ömer Camii; Hacı Ömer isimli bir hayırsever<br />
tarafından yaptırılmıştır.<br />
Bu cami Çengelköy’de Hamdullah Paşa Camii’nin<br />
yakınında idi. 1878’de tamamen yanan camii, 16 yıl<br />
sonra Sultan II. Abdülhamid döneminde Çengelköy<br />
halkının yardımlarıyla tekrar yaptırılmıştır. Bu sokakta<br />
bulunan Kavvasbaşı Çeşmesi de Hacı Ömer<br />
Efendi Camii’nin yanında idi. Çeşme günümüzde<br />
yıkılmıştır.<br />
Kitabesinde yer alan bilgilere göre bu çeşme eski<br />
Sadrazamlardan Mehmet Hüsrev Paşa’nın Kavasbaşı<br />
Ahmet Ağa tarafından 1853 yılında yaptırılmıştı.<br />
Bu sokakta bulunan bir başka yapı da Sadullah<br />
Paşa yalısı idi. Sadullah Paşa Yalısı’nın ilk sahibi saray<br />
hizmetkârlarından Darüssaade Ağası Mehmet<br />
Ağa idi. Daha sonra yalı Koca Yusuf Paşa’ya geçmişti.<br />
Bostancıbaşı defterinde yalı, Yusuf Paşa’nın<br />
karısı Hanife Hatun’un mülkü olarak görülmektedir.<br />
Hanife Hatun’un kızı Emine Hanım, Kaptan-ı Derya<br />
Seydi Ali Paşa ile evlenmiş ve bu yalıda oturmaya<br />
başlamıştı. Seydi Ali Paşa öldükten sonra Emine Hanım<br />
oğlu Hamdi Paşa ile yalıyı paylaşmaya devam<br />
Sadullah Paşa ünlü Tercüme Odasında yetişmiş, Maarif<br />
Müsteşarlığı dâhil bazı önemli devlet görevlerinde<br />
bulunmuştu. V. Murad tahta çıktığında görüşmek<br />
üzere kendi kayığını göndererek Sadullah Paşa’yı saraya<br />
çağırtmış ve Mabeyn başkâtipliğine getirmişti.<br />
Paşa’nın yıldızı bu şekilde parlar gibi olsa da V. Murad<br />
yerini kardeşi Sultan II. Abdülhamid’e bırakınca,<br />
Abdülhamid ağabeyinin bu gözdesini çevresinde<br />
istememişti. Paşa önce Filibe’de bir konuyu incelemek<br />
üzere Bulgaristan’a gönderilmişti. Daha sonra<br />
Berlin’e sefir tayin edildi.<br />
Abdülhamid’in tahta çıkışından az sonra ünlü 93<br />
Harbi patlak vermiş, bunun sonunda imzalanan<br />
ateşkes ile Ruslar o kadar kazançlı çıkmışlardı ki,<br />
Rusya’nın bu durumundan rahatsız olan Britanya,<br />
diplomatik bir savaş başlatarak konuyu Berlin Konferansına<br />
taşımıştı.<br />
Sultan II. Abdülhamid, Paşa’nın kısa bir süre dahi<br />
olsa İstanbul’a gelmesini engellemiş ve onu 1883’te<br />
Viyana elçiliğine tayin etmiştir.<br />
Sadullah Paşa 1891’de Viyana’daki sefarette havagazıyla<br />
kendine kıyarken karısı Necibe Hanım, Çengelköy’deki<br />
yalıda onun dönmesini bekliyordu. Necibe<br />
Hanım, Ankara Valisi Vecihi Paşa’nın kızıydı ve çok<br />
genç yaşta Sadullah Paşa ile onu çok severek evlenmişti.<br />
Kerime Hatun Camii <strong>Sokak</strong><br />
Ü<br />
sküdar’ın Çengelköy Mahallesi sokaklarındandır.<br />
Bu sokak, Çengelköy Caddesi<br />
ile Kemalettin Tuğcu <strong>Sokak</strong> arasında<br />
yer almaktadır. Kerime Hatun Camii bu sokağın en<br />
ucundadır.<br />
Cami, 1970-1975 yılları arasında esaslı bir tamir görmüştür.<br />
Kerime Hatun Camii Çengelköy’de yapılan<br />
ilk mescittir. Cami dikdörtgen bir ana mekan ve bunun<br />
üstünü örten kiremit bir çatıdan oluşmuştur.<br />
Ana mekâna sade bir son cemaat yerinden, basık<br />
kemerli bir kapıdan geçilir. Basık kemerin üzerinde<br />
hat ile yazılmış bir kitabe yer alır. Kitabede 1068 yılı<br />
zilkâde ayında Ahmet Ağa tarafından merhum annesine<br />
Allah rızası için yaptırıldığı yazar.<br />
Cami, sade bir iç mekana ve revzenli sivri kemerli<br />
pencerelere sahiptir. Mihrap nişi iki yandan kum saati<br />
sütunçelerle sınırlandırılmış kademeli mihrap bir<br />
yapıya sahiptir. Mukarnasın iki yanında gülce motifi<br />
ve bunun üstünde mihrap ayeti yer almaktadır. Mihrap<br />
en üstte palmet dizisi ile taçlandırılmıştır. Mihrap<br />
ve alçı pencerelerde klasik devrin havası vardır.<br />
Minberi sadedir.<br />
Kesme taştan inşa edilen minarenin girişi son cemaat<br />
yerindeki basık kemerli bir kapıdan sağlanır.<br />
Caminin son yıllarda yapılan sevimli bir şadırvanı<br />
vardır. Cami girişindeki fevkani mektep yıktırılmıştır.<br />
Kireç Ocağı <strong>Sokak</strong><br />
K<br />
erem <strong>Sokak</strong> ile Mustafa Kemal Paşa<br />
Caddesi’ni birbirlerine bağlayan sokaktır.<br />
Kaptanlar, Deste, Çelik ve Ganimet sokaklarla<br />
kesişmektedir. Kaptanlar <strong>Sokak</strong> ile kesiştiği<br />
noktada bir dört yol oluşturmaktadır. Prof. Dr.<br />
Beynun Akyavaş Caddesi ile paraleldir. <strong>Sokak</strong> adını<br />
Hamdullah Paşa evkafından olan ve Ekim 1854’den<br />
beri işletilmekte olan kireç ocağından almaktadır.<br />
Bu kireç ocağı önce Haci Kirico, daha sonra Gürcü<br />
Vasil, Karadağlı Ciro ve Karadağlı İsteyfo Perliya tarafından<br />
II. Meşrutiyet dönemine kadar işletilmiştir.<br />
Lekeci Nuri <strong>Sokak</strong><br />
B<br />
Kireç Ocağı <strong>Sokak</strong><br />
akırcıbaşı Sokağı’nı Kaldırım Caddesi’ne<br />
bağlayan uzunca bir sokaktır. Huzurtepe,<br />
Nar, Ensar sokakları ile ve Ordu Caddesi<br />
ile kesişmektedir. Huzurtepe Camii ve Lekeci Nuri<br />
Parkı bu sokak üzerindedir. <strong>Sokak</strong> adını Lekeci Nuri<br />
Mahallesi’nden Mezarlığın hemen üzerinde yeni<br />
yapılan Çengelköy Evleri’ne kadar olan arazinin sahibi<br />
Nuri Bey’den almaktadır. Nuri Bey’in adı ile Lekeci<br />
Bozuğu adlı semtin birleştirilmesinden almıştı.<br />
196 ÜSKÜDAR SOKAK İSİMLERİ TARİHÇESİ<br />
197