25.01.2015 Views

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Bu da ne demek" diye bağırdı Clarie öfkeyle. " 'K<strong>adı</strong>nca' da ne demek oluyor"<br />

"Sadece düşüncelerimi söylüyorum. Bence böyle işlerle k<strong>adı</strong>nlar uğraşır. Erkeklerin bunları aştığını<br />

düşünüyorum."<br />

Samicki. Adam'ı uyardı:<br />

"Adam, bunun konumuzla hiçbir ilgisi olm<strong>adı</strong>ğı gibi bize bir faydası da yok!"<br />

"Kelimeleri ağzıma kadar getiren o. Bu mektupları ne Paul ne de ben gönderdik. Niye gönderelim<br />

ki Zaten kasabadaki herkes dedikoduları duyuyor."<br />

"Toplantıyı bitiriyorum. Şimdi!" dedi Sarnicki, sessizliği sağlamak için masaya sertçe vurarak.<br />

Tam o sırada hastane hoparlöründen gelen sesi duydular. Kapalı kapıların ardından neredeyse hiç<br />

duyulmuyordu.<br />

"Yoğun bakım ünitesinde mavi alarm. Yoğun bakım ünitesinde mavi alarm."<br />

Clarie ayağa fırl<strong>adı</strong>. Yoğun bakımda felçli bir hastası vardı. Clarie odadan fırlayarak asansörlere gitti<br />

ve yoğun bakım servisine çıktı. Servise girdiğinde hastanın kendi hastası olm<strong>adı</strong>ğını öğrenerek<br />

rahatl<strong>adı</strong>. Altıncı kabinin hastasıydı ve kabinin orada şimdiden bir dolu personel birikmişti.<br />

Clarie'nin geldiğini gördüklerinde açıldılar.<br />

Đlk fark ettiği şey bir kokuydu. Yatakta yatmakta olan adamdan gelen duman ve yanık kokusu.<br />

Adamın saçları da yanmıştı. Acilden Dr. McNally hastanın başına geçmiş ve soluk borusuna endotrakiel<br />

tüpünü takmaya çalışıyordu. Ama bir türlü olmuyordu. Clarie kalp monitörüne baktı. Sinüs atışı<br />

altmışın altındaydı. Hastanın kalbi atıyor, ama çok yavaştı.<br />

"Kan basıncı var mı" diye sordu hemen.<br />

"Doksanlık bir sistolik alıyorum galiba," dedi hemşirelerden biri. "Ama adam çok iri ve duymakta<br />

zorlanıyorum."<br />

"Boruyu sokamıyorum," dedi McNally. "Ona bir kere daha oksijen maskesi talan."<br />

Teknisyen, oksijen maskesini hastanın yüzüne takarak hava deposunu sıktı ve hastanın ciğerlerine<br />

oksijen göndermeye çalıştı.<br />

"Boğazı öyle kısa ve kalın ki ses tellerini bile göremedim," dedi McNally.<br />

"Anestezi uzmanını evinden çağırdık," diye belirtti hemşire, "bir cerrah da çağıralım mı"<br />

"Evet, çağırın. Soluk borusunu delmemiz gerekecek sanırım," diyen McNally, Clarie'ye döndü. "Tabii<br />

bir de sen denemek istersen..."<br />

Clarie yapabileceğinden emin değildi, ama denemek istiyordu. Kalbi hızla atmaya başlamıştı.<br />

Hastanın başına geçerek laringoskopu ağzına sokmaya başlamıştı ki adamın göz kapaklarının hareket<br />

ettiğini gördü.<br />

Şaşırarak doğruldu. "Bilinci yerinde."<br />

"Ne!"<br />

"Sanırım kendinde!"<br />

"O zaman neden nefes almıyor"<br />

"Tekrar oksijen verin," dedi Clarie ve geri çekilerek teknisyenin geçmesi için yer açtı. Maske yüzüne<br />

takılan ve oksijeni alan adamın göz kapakları seğirmeye başl<strong>adı</strong>. Clarie durumu anlamaya başlamıştı.<br />

Adam gözlerini açmaya çalışıyor, ama nefes almıyordu. Kollarında da en ufak bir hareket yoktu.<br />

"Rapor nedir" diye sordu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!