25.01.2015 Views

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Đçeri girip kapıyı arkasından kapattığında dükkanda bir an bir sessizlik olmuş, kasada duran adam<br />

kafasını kaldırarak ona bakmış sonra tekrar işine dönmüştü. Hiç kimsenin kendine direk olarak<br />

bakm<strong>adı</strong>ğını gördüğü halde sepeti alıp konservelere doğru ilerlediği sırada aslında herkesin kendini<br />

izlediğini biliyordu. Her hafta aldığı aynı şeyleri sepetine doldurmaya başl<strong>adı</strong>. Kedi maması. Acılı biftek.<br />

Ton balığı. Sonra diğer reyona geçerek biraz bezelye, yulaf unu ve bir file de soğan aldı.<br />

Artık ağzına kadar dolmuş olan sepeti ile kasaya doğru ilerledi. Kasiyer ona bakmamaya dikkat<br />

ederek alınanların fiyatını hesaplayarak fişi yazdı. Kasanın önündeki baştan aşağı turuncu giyinmiş<br />

haliyle sanki Bana bakın Bana bakın, diye bağırıyordu. Ama kimse kafasını kaldırıp da ona bakm<strong>adı</strong>.<br />

Çıkarken gazete selesinde son bir tane kalmış olan Tranquility Gazette dikkatini çekti. Başlığı<br />

okuduğunda filesi elinden düşerek yere çarptı. Elleri titreyerek uzandı ve gazeteyi aldı.<br />

LĐSEDE VAHŞET. ON DÖRT YAŞINDAKĐ ÇOCUK ÖĞRETMENĐNĐ ÖLDÜREREK ĐKĐ ARKADAŞINI<br />

YARALADI.<br />

"Hey! Onun da parasını vermen gerekiyor," diye seslendi kasiyer.<br />

Warren cevap vermedi. Gözleri ikinci başlığa kenetlenmiş bir halde kapının girişinde donup kalmıştı.<br />

GENÇLER YAVRU KÖPEKLERĐ DÖVEREK ÖLDÜRDÜ: VAHŞET, TUTUKLAMAYLA SONUÇLANDI.<br />

Her şey yeniden başl<strong>adı</strong>, diye düşündü yaşlı adam. Damans Home sanki sürgünde gibiydi ve tek<br />

düşünebildiği bir yolunu bulup tekrar Boston'a dönmekti. Demek editörüm beni böyle cezalandırmayı<br />

uygun gördü, diye düşündü. Önemsiz bir tartışma geçiyor aramızda ve kendimi burada, hiç kimsenin<br />

ilgilenmediği bir haberin peşinde buluyorum. Göl kenarı taşralı hödüklerinin kasabasına hoş geldin.<br />

Diğer <strong>adı</strong>yla 'Tranquility, Maine'.<br />

Ana caddeye çıktığında buranın, nitrojen bombası çarpan bir kentin nasıl olması gerektiğini çok iyi<br />

anlatacağını düşündü. Đnsan yok, hareket yok, hayat belirtisi yok. Sadece binalar ve boş kaldırımlar.<br />

Hani bu kasabada dokuz yüz on kişi vardı. Neredeydi bunlar Ormanda ağaçların tepesinde mi<br />

yaşıyorlardı<br />

Arabasıyla Monaghan'ın Yeri'nin önünden geçerken camdan ekose şallı birini gördü. Evet! Đşte yerli<br />

halktan tören kıyafetli biri, (ekose şalın mistik önemi neydi ki)<br />

Caddenin diğer tarafında, Cobbs ve Monger'dan çıkan ve göz alıcı renkler giyinmiş tuhaf yaşlı bir<br />

adamı gördü. Adamın elinde, ağır gözüken bir alış veriş filesi vardı. Arabasını durdurarak yaşlı adama<br />

yol verdi ve yorgun bedeni gölün kıyısında ilerlerken onu seyretmeye daldı, başı önde, ağır ağır<br />

ilerleyen yaşlı adam ağaçların arasında kaybolana kadar izledi onu.<br />

Damaris yola koyularak, şimdilik evi olan Lakeside Oteline gitti. Yılın bu mevsiminde açık olan tek<br />

otel burasıydı. Burayı Norman Bates'in Moteline benzeterek dalga geçiyor da olsa aslında oda bulduğu<br />

için kendini şanslı sayıyordu. Şehre bir dolu gazeteci daha gelmeye başlamıştı ve çoğu kalacak yer<br />

bulamıyordu.<br />

Yemek odasına girdiğinde çoğu meslektaşının hâlâ kahvaltı büfesinin orada tıkındığını gördü.<br />

Damaris'in kahvaltı alışkanlığının olmaması bugün işine yaramıştı ve meslektaşlarının bir <strong>adı</strong>m önüne<br />

geçmişti. Henüz sabahın sekiziydi ve o iki buçuk saat önce kalkmıştı. Saat altıda hastaneye gitmiş,<br />

çocuğun hastaneden çıkarılarak yeni evi olan Maine Çocuk Islah Evi'ne gönderilmesini izlemişti. Saat<br />

yedi on beşte de liseye gitmişti.<br />

Okul binasının önünde sıra olmuş zilin çalmasını bekleyen çocukları izlemişti.<br />

Damaris, kahve makinesine giderek kendine bir fincan kahve doldurdu. Odaya göz atarken bakışları<br />

Mitchell Grome üzerinde takıldı. Henüz kırk beşini geçmemiş olmasına rağmen suratı bir tazınınki gibi<br />

aşağı doğru sarkmıştı. Vücudu ise hâlâ formda, hatta oldukça atletikti. Adam, Damaris'in bakışlarını

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!