25.01.2015 Views

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Systoliks yetmiş!" diye bağırdı hemşirelerden biri.<br />

"Çeşidi ve atışı bulun," dedi Clarie ve on altı birimlik bir serum sondası çıkartarak yaralının koluna<br />

taktı. Damarlar kabarmıştı ve hastanın şokta olduğu belliydi. Serum iğnesini damara sokarak plastik<br />

sondayı yerine yerleştirdi. Kola bir şırınga sokarak birkaç tüp kan aldı ve serum tüpünü sondaya<br />

bağl<strong>adı</strong>. "Bir tane daha laktatlı Ringer çözeltisi veriyoruz," diye bağırdı.<br />

"Sistolik kan basıncı altmış. Neredeyse hissedilmiyor."<br />

"Karın patlayacak gibi," diye konuştu diğer bir cerrah. "Sanırım tamamen kan dolmuş. Operasyon<br />

çantasından vakumu çıkartıp işleme hazırlayın,"diye ekledikten sonra McNally'e döndü.<br />

"Birinci asistan sensin."<br />

"Ama daha..."<br />

"Vaktimiz yok. Kanın nereden geldiğini bulmamız lazım."<br />

"Kan basıncını kaybettim," diye bağırdı hemşire.<br />

Đlk kesik hızlı ve sert bir şekilde yapıldı. Karın boyunca uzun bir yarık açmışlardı. Cerrah, daha derin<br />

bir enzisyonla altta kalan sarı yağ tabakasını da keserek karın zarına ulaştı. Birdenbire her taraftan kan<br />

fışkırarak yerlere akmaya başl<strong>adı</strong>.<br />

"Nereden geldiğini göremiyorum."<br />

Vakum, kanı yeteri kadar hızlı ememiyordu. McNally umutsuzlukla iki steril havluyu k<strong>adı</strong>nın karına<br />

sokup bastırdıktan sonra geri çekti. Havlular sırılsıklam kan olmuştu.<br />

"Tamam, sanırım onu görüyorum. Kurşun atar damara saplanmış."<br />

"Tanrım, fışkırıyor."<br />

Personelden biri kapıyı aralayarak seslendi; "Đki tane daha geldi. Đçeri getiriyorlar."<br />

McNally, masanın kenarındaki Clarie'ye baktığında adamın yüzündeki panik çok açık bir şekilde belli<br />

oluyordu. "Onlar senin Clarie, hadi git."<br />

Clarie, kalbi ağzına gelmiş bir durumda travma odasından çıktığında diğer ameliyat odasına taşınan<br />

öteki hastayı gördü. Bu hasta, üstü başı yırtılmış, ağlayan kızıl saçlı bir çocuktu. Omzundaki bandaj<br />

kandan kıpkırmızıydı. Kendine doğru gelen diğer sedyeyi gördü. Bu seferki, yüzünün yarısı kanla<br />

kaplanmış sarışın bir kız çocuğuydu.<br />

Çocuklar, diye düşündü. Bunlar daha çocuk. Tanrı aşkına neler oluyor böyle<br />

Đlk olarak hâlâ ağlamakta olan kızın yanına gitti. Kız bütün uzuvlarını kullanabiliyordu. Kızın<br />

suratındaki kanlan ilk olarak gördüğünde, kafaya isabet eden bir kurşun düşüncesiyle neredeyse<br />

paniklemişti Clarie. Sakinleşmek için kendini zorlayarak kızın elini yavaşça tuttu ve ona <strong>adı</strong>nı sordu.<br />

Kalbi hâlâ deli gibi atıyordu ancak birkaç soru sonra Amelia Reid'in beyin fonksiyonlarında hiçbir<br />

bozukluk olm<strong>adı</strong>ğını görerek rahatl<strong>adı</strong>. Kurşun, mucizevi bir şekilde şakağı sadece sıyırıp geçmişti.<br />

Clarie yarayı temizleyerek sardı.<br />

Kızıl saçlı çocuğa döndüğünde, çocuk hastalıkları uzmanının onunla ilgilendiğini gördü.<br />

"Yolda başka hastalar var mı" diye sordu sekretere.<br />

"Hayır ama olay yerinde belki..."<br />

Bir cerrah koşarak içeri girdi; "Geldim! Bana kimin ihtiyacı var" diye bağırdı.<br />

"Travma odasının," dedi Clarie. "Dr. McNally'nin biraz rahatlamaya ihtiyacı var."<br />

Doktor ameliyat odasına girerken dışarı çıkmakta olan bir hemşireyle çarpıştılar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!