25.01.2015 Views

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

Tess GERRITSEN KAN GÖLÜ Orijinal adı : Blood ... - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

O dışarıda kalmıştı ve öfkeyle bağırarak kapıya vuruyordu.<br />

Đris pencereye koşarak onu açmaya çalıştı. Aşağı bakarak, atlaması durumunda sağ kalamayacağını<br />

anl<strong>adı</strong>. Ama odadan çıkmanın başka bir yolu yoktu.<br />

Perdeye asılarak onu çıkardı. Bir ip. Bir ip yapmalıyım.<br />

Perdenin bir ucunu radyatör borusuna, diğer ucunu da çıkarmayı başardığı başka bir perdeye<br />

bağl<strong>adı</strong>.<br />

Sesli bir çatırtıyla, Đris'in yanından bir tahta parçası uçtu. Dehşet içinde geriye doğru bakınca kapıyı<br />

delmekte olan baltanın başını, yeni bir darbe indirebilmek için kapıdan ayrılışını gördü.<br />

Đçeri giriyordu!<br />

Titrek ellerle üçüncü bir perde çıkartarak onu da diğer ikisine bağl<strong>adı</strong>.<br />

Balta bir darbe daha indirdi. Kapıdaki delik genişlerken ortaya daha çok kıymık saçılıyordu.<br />

Dördüncü bir perdeye asılarak onu yerinden kopardı. Son düğümünü atarken bile ipinin yeteri<br />

kadar uzun olm<strong>adı</strong>ğını biliyordu. Artık çok geçti.<br />

Balta işini tamaml<strong>adı</strong>ğı anda panik halinde kapıya doğru döndü.<br />

Birileri fena halde yaralanacak," dedi, mutfak penceresinden dışarı bakan Dr. Clarie Elliot.<br />

Duman kadar yoğun olan sabah sisi gölün üzerine çökmüştü. Penceresinin az ötesindeki ağaçlar<br />

tamamen sisle çevrilmiş, görülmüyorlardı. Yine bir silah sesi; bu sefer daha yakından gelmişti. Günün<br />

ilk ışıklarından beri silah seslerini duyuyor, gün batıncaya kadar da duyacaktı. Kasım ayının ilk<br />

günüydü; Yani avlanma sezonunun açılış günü. Ormanın içinde bir yerlerde, sis yüzünden yarı kör<br />

olan bir adam, beyaz kuyruklu geyiklerin hayali gölgeleri etrafında dans ederken, elindeki tüfekle ağır<br />

ağır ilerliyordu herhalde.<br />

"Dışarıda servis beklemen doğru değil sanırım. Seni okula bırakıvereyim," dedi Clarie.<br />

Kahvaltı masasıyla neredeyse bütünleşmiş olan Noah cevap vermedi. Koskoca bir kaşık dolusu<br />

Cornflakes'i midesine indirdi. Oğlu on dört yaşındaydı, ama sanki iki yaşındaymış gibi masaya süt<br />

döküyor, yerlere tost kırıntıları saçıyordu. Yemeğini yerken annesinin yüzüne bakmıyordu sanki<br />

annesiyle göz göze gelmek Medusa'ya bakmak demekti. Aslında bana baksa da bir şey değişmeyecek,<br />

diye düşündü Clarie üzgünce. Benim sevgili oğlum çoktan taşa dönüştü.<br />

"Seni okula bırakıvereyim, Noah," diye tekrar etti.<br />

"Gerek yok, servisle gideceğim." Masadan kalkarak sırt çantasını ve kaykayını aldı.<br />

"Şu avcıların nereye nişan aldıklarını gördüklerinden emin değilim. En azından şu turuncu bereni<br />

giy ki seni de geyik sanmasınlar."<br />

"Ama onunla çok aptal görünüyorum."<br />

"Servise binince çıkarabilirsin, ama lütfen şimdilik giy."<br />

El örmesi bereyi raftan alarak oğluna uzattı.<br />

Çocuk önce şapkaya, sonra da annesine baktı. Son bir yılda o kadar hızlı boy atmıştı ki artık<br />

annesiyle aynı boydaydı, gözleri tam aynı hizadan birbirlerine bakıyordu. Clarie, birden acaba Noah da<br />

bu yeni fiziksel eşitliğin farkında mı diye merak etti. Bir zamanlar oğlunu kucakl<strong>adı</strong>ğında çocuk da ona<br />

sarılırdı. Şimdiyse o çocuk gitmiş, yerine, çocuksu yumuşaklığı kaslara, yüzü de ince erkeksi bir hale<br />

dönüşen bu çocuk gelmişti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!