Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
174 Tüketici Yazıları <strong>III</strong> Tüketici - Müracaatçı Denklemi (I): Sosyal Hizmet Müracaatçısı Kimdir 175<br />
mesleği açısından müracaatçının tanımı burada net bir şekilde görülmektedir.<br />
Öncelikle güçlenmek isteyen ya da güçlendirilmesine karar verilen herkes bu kapsama<br />
dahil edilmektedir. Güçlenmek özellikle müracaatçıya karşı yapılmış ya da yapılacak<br />
olan önyargıları yıkmaya yönelik felsefik ve teorik bir yaklaşımdır. Sosyal hizmet mesleği<br />
uygulamasında yardıma muhtaç kişilerle çalışılırken onların güçleri olduğu uzun bir<br />
süre göz ardı edilmiştir. Aslında bu da yine mesleğin İngiltere’de patriarkal bir yasa olan,<br />
1601 Kraliçe Elizabeth Yoksullar Yasası ile şekillenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.<br />
Krallık, 1601 yılından itibaren üçyüz yıl süresince bu yasa ile yoksulları, düşkünleri, çocukları<br />
ve bakıcısı olmayanları koruması altına almıştır. İngiltere’de sosyal devlet anlayışının<br />
altındaki yasalardan birisi de Yoksullar Yasasıdır.Zorunlu olarak korumacılığını gösteren<br />
yönetim anlayışı, kapitalin artması ve bu kapitalden yararlanamayanların hak arayışları<br />
ile sosyal devlet anlayışını da geliştirmiştir. Sosyal devlet de bu nedenle korumacı,<br />
“baba” bir anlayıştır. Korumacı her çaba, aslında karşısındakinin güçlerini göz ardı eder.<br />
Çocuk ebeveyn ilişkisi gibidir. Ebeveynler, çocuklarını her koruduğunda çocukların kendini<br />
koruyacak gücünü görmemekte ve bu gücün de ortaya çıkmasını engellemiş olmaktadırlar.<br />
Ayrıca güçlendirme dışında kalan korumacılık bir patronaj ilişkisini kurmaya dayalıdır.<br />
Birisi diğerini korur. O halde korunan ile koruyan arasında bir otorite ilişkisi kurulmuştur.<br />
Güçlendirme bu nedenle çok önemlidir. Müracaatçının güçleri vardır. Kendini<br />
korur, kendi kararını verebilir, sosyal hizmet uzmanları ve sosyal hizmetlerde çalışanlar<br />
mutlaka bu gücü görmeli ve harekete geçirmelidir. Müracaatçının sosyal hizmetlere<br />
bağımlı yaşamasını istemiyorlarsa müracaatçının toplum içinde bir birey olabilmesi için<br />
ona psiko-sosyal olarak yardım ederek güçlenmesini sağlamak gerekmektedir.<br />
Refahının arttırılması hedeflenen insanlar sosyal hizmetin müracaatçısıdır. Sosyal hizmete<br />
göre refah; insanlar arasındaki sorunların çözümü, problem çözme becerilerinin geliştirilmesi,<br />
çevre ve insan arasındaki ilişkinin insan hakları ve sosyal adalet temelinde ele<br />
alındığı mikro, mezzo ve makro bakış açısına sahiptir. Refah tüm iyilik hallerinin yaşanmasıdır.<br />
Sosyal refah da herkesin tüm iyilik hallerinden yararlanabilmesine yönelik politika,<br />
hizmet ve anlayışların geliştirilmesidir.<br />
Sosyal hizmet mesleğinin, tarihsel süreç içinde yoksullukla ve yoksulluğun çözümü ile<br />
biçimlenmiş olmasının aslında bugün yaşanılan güçsüzlüklere tam karşılık gelmediği de<br />
görülmektedir. Sosyal hizmet mesleği sadece yoksulluk ya da yoksullukla ilişkili sorunlarla<br />
değil, birey ve çevresi arasındaki ilişki ve etkileşimler ile de çalışır. Müracaatçılarının<br />
yoksul olması sınırlayıcı bir bakış açısıdır. Sosyal dışlanma yaşayanlar, ötekileştirilen gruplar,<br />
ihmal ve istismara uğrayanlar (yaşadıkları olaylar nedeniyle bu gruplar ek olarak hak<br />
ihlaline de uğramışlardır) ve ayrıca yine insan hakları ihlal edilenler, sosyal adaletten yararlanamayanlar<br />
sosyal hizmetin müracaatçısıdır. Refah, bireylerin temel yaşam ihtiyaçlarından<br />
başlayıp, kendini geliştirme ihtiyacına kadar gelişen bir yapıdadır. Çocuğunun ba-<br />
kımını sağlayamayan bir aile ile kendisini toplumda etkili bir üye olarak görmek isteyen<br />
zihinsel engelli bireyi anlamada refah bakışımız çok önemlidir. Ne kadar geniş bir yelpazede<br />
bakılırsa sosyal hizmet mesleği için önyargılar, sınırlılıklar kalkacaktır.<br />
Müracaatçı (client), aslında İngilizce dil kavramlaştırmasında iki odaklı bir içeriğe sahip,<br />
birincisi tüketici olmak diğeri ise hizmet alımı yapandır. Aslında bu ikili yapıya rağmen<br />
müracaatçı hep bir kurumsal yapıdan hizmet alan kişi olarak değerlendirilmiştir. Bu<br />
ikili durum, çeşitli yazılarda hizmet kullanıcısı olarak da zorlama bir yorumlamaya gidilmesine<br />
yol açmaktadır. Aslında kullanıcı olmada bir etkileşim aranmaz. Olmaz değildir<br />
ve özellikle son zamanlarda yapılan müşteri memnuniyeti ya da tüketici eğilimleri ya da<br />
müşteri danışmanlığı gibi çabalar bu etkileşimin var olması gerektiğini gösteriyor. Ancak<br />
hizmet kullanıcısı olmaktaki etkileşim ile sosyal hizmet müracaatçısının sosyal hizmet uzmanı,<br />
ailesi, ihtiyaçların karşılanması için gerekli taraflar ile yaşanılan etkileşim farklıdır.<br />
Müracaatçı olabilmek için en temel basamak sosyal hizmet uzmanı ile müracaatçının ilişki<br />
ve etkileşim içinde olması gerekir. Burada sosyal hizmet uzmanı müracaatçı olup olmayacağına<br />
ve nasıl bir hizmet sunacağına karar verecektir (Johnson,1995:129).<br />
Müracaatçı, bir ihtiyacı ve/veya bir veya birden çok problemi olan kişidir. Müracaatçının<br />
ihtiyaçlarının belirlenmesinde Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi ilk başta insani olan<br />
ihtiyaçları anlamak için çok yardımcı olmaktadır. Bu tabloyu özellikle zihinsel engelli bireylerin<br />
ihtiyaçları üzerine yapılacak bir çalışmada sınırımızın olmaması gerektiğini anlamamıza<br />
yardımcı olacağını vurgulayarak açmakta yarar vardır. Kimin ne kadar, nasıl ihtiyacı<br />
olabilir Bazılarının (ötekileştirilenlerin) ihtiyaçları bazılarının (sosyal olarak kabul<br />
edilenler) ihtiyaçlarından farklı olabilir mi İhtiyaçlar temel ihtiyaçlar açısından ortak<br />
olabilmekte ancak psiko-sosyal gelişim dönemleri, yaş, cinsiyet, sosyo-kültürel yapılar gibi<br />
etkileyen durumlar karşısından sadece çeşitlenmektedir. Bireylerin ihtiyaçları hem çok<br />
ihtiyaç sarmalında hem de bir ihtiyacın çok boyutlu yönleri de bulunmaktadır. İhtiyaç<br />
çok boyutlu olduğunda karmaşıklaşmakta ve karşılanması da bireyin kendi güçleri ile<br />
mümkün olamamaktadır. Sosyal hizmet müracaatçılarının ihtiyaçlarının karmaşıklaşmış<br />
ve zamanında etkili bir şekilde çözümlenmemiş olması problem haline gelmesine yol açmaktadır.<br />
Her yoksul birey, aile sosyal hizmetten yardım almaz, alanların durumları karmaşık<br />
ve çok boyutlu bir sorunlar yumağı yaşamaları olarak da değerlendirilmektedir.<br />
Yoksul bir ailede sadece gelir eksikliği değil faklı sorunlar da görülebilmektedir. Sadece<br />
gelir eksikliği sorunları olanların çözümleri daha kolaydır. Ancak aile ve çevre ilişkilerinin<br />
bozulması, hastalık, çocukların iyilik hallerinin sağlanamaması gibi sorunları da görmek<br />
mümkün olabilmektedir. Ya da tam tersinden bakılırsa çevre-aile ilişkilerinin bozulması,<br />
hastalık, engelli ya da bağımlı bir aile üyesinin olması yoksulluk olarak karşımıza<br />
çıkabilmektedir.<br />
Müracaatçı olmak bir niyet ya da uzmanın karar vereceği bir durum değildir. Müra-