22.01.2015 Views

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

156 Tüketici Yazıları <strong>III</strong><br />

Nanoteknoloji, Çevre ve Aile<br />

157<br />

Gıdaların ambalajlanması, gıdanın kalitesinin depolama ve taşıma sırasında korunması,<br />

raf ömrünün uzaması, gazların geçirgenliğinin kontrol edilebilmesi açısından çok<br />

önemlidir. Geleneksel paketleme yöntemlerinde kullanılan ambalaj materyali sadece gıdayı<br />

dış etkenlerden belli bir miktarda koruyan bir bariyer görevi görmektedir. Bariyer<br />

görevinin yanında gıdanın besin değerini koruyarak raf ömrünü güvenli biçimde artırmayı<br />

sağlayan ek fonksiyonlara sahip paketleme malzemeleri geliştirilmesi konusunda pek<br />

çok çalışma yapılmaktadır ve yeni ambalajlar geliştirilmektedir. Bu noktada da nanoteknolojiden<br />

yararlanılmaktadır. Nanoteknolojinin gıda ambalajına uygulanması ile gıdaların<br />

raf ömrü uzamakta, bunun yanı sıra nanoparçacıklar malzemenin dayanıklılığını, soğuk<br />

ve sıcağa karşı dayanımını, optik özelliklerini ve geri donüşüm özelliklerini iyileştirmektedir<br />

(Doğan ve Çelebi, 2011).<br />

Nanoteknoloji, birkaç molekülü saptayabilen bir dedektör geliştirmek konusunda yardımcı<br />

olabilir. Böylece “hassas burunlu” cihazlar üretilebilir. Nano ölçekte duyargalar<br />

yardımıyla, tarım ve gıda sistemlerindeki çok düşük miktarlarda olsa dahi kimyasal kontaminasyonun,<br />

patojenlerin veya virüs partiküllerinin tespit edilmesi mümkün olacaktır.<br />

Gıda maddelerinin ambalajlanmalarında kullanılacak bu sistemler sayesinde gıda ürünlerinin<br />

mikrobiyal kontaminasyonunun önceden tespiti ve kendi kendini koruma mekanizmaları<br />

yardımıyla önlenmesi ve böylece gerek depolama gerekse dağıtımda oldukça<br />

önemli kolaylıklar ve tasarruflar sağlanabilecektir (Çelep, 2007).<br />

Nanoparcacıklar sindirim sistemine gıda ve içeceklerle girebilmektedir. Bununla birlikte<br />

toksik etkileri bilinmemektedir veya çok az bilinmektedir. Nanoteknoloji gıda ambalajında<br />

birçok avantaj getirmektedir, ancak etik ilkeler çevresinde kullanılmalı ve mutlaka<br />

toksisite çalışmalarının yapılması gerekmektedir ( Doğan ve Çelebi, 2011).<br />

Konut ve nanoteknoloji<br />

İnsanların hayatlarını en yoğun olarak geçirdikleri mekânlar iş yerleri ve kuşkusuz<br />

konutlarıdır. Konut; insanların içinde yaşadığı, her türlü fiziksel, sosyal ve psikolojik<br />

ihtiyaçların giderildiği yapıdır. İnsanın yaşamı ile özdeş olan konutlar, kişilerin, ailelerin<br />

beden ve ruh sağlığı ile sosyal yaşam ve huzur düzeyini, diğer bir anlatımla her türden<br />

sağlık düzey ölçütlerini etkileyen temel etmenlerin başında gelmektedirler. Gelişen<br />

teknoloji konutlara da sıçramıştır (Şahin ve Hazer, 2010).<br />

20.yüzyılda Le Corbusier mimarlığı yaşayan bir makineye benzetmiştir. 21. yüzyılda<br />

ise binaların makineler gibi değil, canlılar gibi gerçek anlamda yaşayan birer organizma<br />

olacağı öngörülmektedir. Bu fikir aslında akıllı yapılar, ekolojik ve sürdürülebilir mimarlık<br />

arayışları ile aynı kaygıları taşımaktadır, doğal çevrenin simbiyotik dengesini bozmamak<br />

ve ona uyumlu yapılar tasarlamak. Bu da genetik bilimi, moleküler nanoteknoloji<br />

ve mikro elektronik teknolojilerinin de katkısıyla, doğanın içinde yine doğal süreçlerle<br />

oluşturulmuş yaşayan yapılar tasarlayarak olabilecektir (Altun ve Köktürk, 2007).<br />

Özellikle yapı malzemeleri alanında, mevcut malzemelerin özelliklerinin iyileştirilmesi<br />

ve yeni malzemelerin geliştirilmesi gibi birçok fırsat penceresi bulunmaktadır. Taşıyıcı<br />

sisteme ilişkin, nano-işlenmiş beton, daha mukavim ve plastik özellikleri daha yüksek<br />

nanokompozit çelik, daha hafif, dayanıklı ve suya mukavim nanokompozit alçı duvar gibi<br />

uygulamalar yapılmaktadır. Koruma amaçlı yüzey uygulamalarında kendi kendini temizleyen,<br />

kirlenmeyen, su ve kir tutmayan yüzeylerin geliştirilmesi, yanma geciktiricili<br />

nano katkı malzemelerinin kullanımı, antimikrobiyel kaplamalar önemli gelişmelerdir.<br />

Isı, ses ve ışık yalıtımında da, nanoteknoloji uygulamaları yaygınlaşmaktadır (Alçıdergi,<br />

2011).<br />

Yüzeyler ve nanoteknoloji<br />

Artık günümüzde nanoteknolojik yaklaşımlarla tasarlanan camlar sayesinde camlar çok<br />

daha ince ve dayanıklı hale getirilebilmektedir. Ayrıca kendi kendini temizleyebilen<br />

camlar yapışan kirin kısa süre içerisinde okside olmasını ve yağmurla birlikte kolayca<br />

akıp gitmesini sağlamaktadır. Kendi kendini temizleyen cam, aslında normal camın<br />

üzerine dökülmüş ve milimetrenin 50 milyonda biri kalınlığında titanyum dioksit<br />

nanopartiküllerinden oluşan bir tabakadır. Yıllar süren çalışmalar sonucu elde edilen bu<br />

yeni buluş, camın yüzeyine deyim yerindeyse, kalıcı bir “kirlenmezlik” sağlamaktadır. Bu<br />

nanopartiküller suyu kendine doğru çekerek, tek tek damlaların, tozun ve kirin<br />

1 Birbirlerinin zayıf yönünü düzelterek üstün özellikler elde etmek amacıyla bir araya getirilmiş değişik tür malzemelerden veya fazlardan<br />

oluşan malzeme sistemlerine kompozit malzeme denir. (www.teknolojikarastirmalar.com)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!