Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
148 Tüketici Yazıları <strong>III</strong><br />
Nanoteknoloji, Çevre ve Aile<br />
149<br />
Nanoteknoloji ile gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkeler arasındaki ara kapanamayacak<br />
kadar ve katlanarak artacaktır. Nanoteknolojiye sahip olan ülkelerin refah seviyesi, ulusal<br />
savunması ve ekonomisi daha güçlü bir konuma gelecektir (Nanoteknoloji Strateji<br />
Grubu, 2004). Gelişmiş ülkelere paralel olarak gelişmekte olan ülkelerde de ulusal nanoteknoloji<br />
merkezleri kurulmaktadır. İran’da Sharif Üniversitesi’nde iki yıl önce ‘National<br />
Nanoscience and Nanotechnology Institute’ adıyla kurulan enstitüde araştırma ve eğitim<br />
programları başlamıştır. İslamabad’da benzer bir enstitü kurulmaktadır. Bu yeni teknoloji<br />
devriminde yerini almak ve gelişen pazardan pay kapabilmek için ülkeler adeta birbirleri<br />
ile yarışmaktadır. Çünkü devletler, bu teknoloji devrimini kaçırmanın bedelinin ne<br />
kadar yüksek olacağını çok iyi bilmektedir (Denizci, 2008).<br />
İlerlemiş ülkelerde 1990’lı yıllarında başlayan nanoteknoloji akımına Türkiye uzunca<br />
bir süre seyirci kalmıştır. Yıllar ilerleyip, ileri teknoloji ülkelerinin konuya yaptıkları yatırımlar<br />
katlanıp, uzun dönem planları ortaya çıkınca nanoteknolojinin yaklaşmakta olan<br />
yeni bir teknoloji devrimi olduğu anlaşılmıştır. Ülkemizde nanoteknolojinin önemi<br />
UNAM (Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi) projesi ile çeşitli kesimlere duyurulmuş,<br />
konu gündeme girmiştir. TÜBİTAK tarafından hazırlanan 2023 vizyon programında<br />
nanoteknoloji yer almış ve yol haritası yapılmıştır. Nanoteknoloji Türkiye’de büyük<br />
holdinglerin orta ve uzun dönem planlarında yer almaya başlamıştır. Sayıları az da olsa<br />
bazı özel sektör kuruluşları nanoteknolojiyi ürünlerini geliştirmek amacı ile kullanmaya<br />
başlamışlardır (Çıracı, 2007). Nanobilim ve nanoteknoloji alanında çalışan üniversite ve<br />
kuruluşlar arasında; Bilkent, ODTÜ, İTÜ, Koç, Sabancı, Ege, Üniversiteleri, TÜBİ-<br />
TAK, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü yer almaktadırlar. Kamu kuruluşlarından Roketsan,<br />
TAI konuyla ilgili çalışmalar yürütmektedir. Bazı özel sektör kuruluşlarının da<br />
nanoteknoloji ile ilgilendiği bilinmektedir. Ancak çalışmalar ile araştırma geliştirme faaliyetlerine<br />
yapılan yatırımlar dünyanın çok gerisinde seyretmektedir (Çelep, 2007).<br />
Nanoteknolojinin Kullanım Alanları<br />
Nanoteknolojinin birçok alanda son 10 yılda giderek artan oranda kullanılmasının ve bunun<br />
derin toplumsal etkilerinin, ikinci bir sanayi devrimine yol açtığı ve tüm teknolojik<br />
gelişmeleri gölgede bırakacak devrim niteliğindeki yeniliklerin bilhassa nanoteknoloji ile<br />
destekleneceği düşünülmektedir (Güneşoğlu, 2006). Nanometre ölçeklerinde malzemelerin<br />
sahip oldukları üstün fiziksel özellikleri kullanarak çeşitli alanlarda (bilişim ve iletişim,<br />
elektronik, biyoteknoloji, farmakoloji, tıp, savunma, tekstil, makine ve inşaat sanayileri<br />
vb.) teknolojik devrim niteliğinde yeni ürünler elde edilebilmektedir ve bu ürünlerden<br />
ciddi gelirler elde edilmektedir (Özdoğan ve ark. , 2006).<br />
Uygulama alanlarında nanoteknolojinin kapsamı şu iki konu ile ilişkilendirilir (Güneşoğlu,<br />
2006) :<br />
1. Pozisyonel (moleküler) kontrol: Ürün ve yan ürünlerin moleküler düzeyde kontrolü<br />
esasına dayanır. Endüstriyel ya da doğal tüm ürünlerin özellikleri atomların nasıl düzenlendiklerine<br />
bağlıdır. Günümüzün makroskobik üretim yöntemleri ise moleküler düzeyde<br />
çalışmaya oldukça yetersiz kalmaktadırlar. Moleküler nanoteknoloji, moleküler<br />
kimya ve fizik ile mekaniksel dizayn, yapısal analiz, bilgisayar bilimi, elektrik mühendisliği<br />
ve sistem mühendisliğinin mühendislik temellerini birleştiren, yeni gelişen disiplinler<br />
arası bir sahadır. Moleküler üretim, istenen ürünlerin eldesi için atomların tertip ve<br />
dizimini amaçlayan bir metottur.<br />
2. Kolay tekrarlanabilirlik: Nanoteknolojinin kritik bir diğer özelliği ürünlerin teminini<br />
ucuzlatması olmaktadır. Düşük maliyetli üretimin gerçekleşmesi için nanoteknoloji<br />
uygulamasının kolay tasarlanması ve kolay tekrarlanır olması gerekmektedir. Atomik<br />
özellikli ürünler, mukavemet, sertlik, hız ve verimlilikte yüksek oranlar gösterirler, yüksek<br />
kaliteli ve düşük maliyetlidirler.<br />
Nanoteknoloji özellikle, “genel amaçlı teknoloji” olarak adlandırılmaktadır. Çünkü<br />
gerçekleştirildiği zaman, nanoteknolojinin neredeyse bütün sektörlerde ve toplumun her<br />
alanında çok önemli bir yeri olacaktır. Önümüzdeki yıllarda nanoteknolojinin birçok alan<br />
için ne kadar vazgeçilmez olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Özellikle sağlık, savunma, tekstil,<br />
enerji, elektronik ve fotonik gibi alanlarda elde edilecek katma değeri yüksek ürünler<br />
insanoğlunun hayatını kolaylaştıracaktır (Denizci, 2008).<br />
Nanoteknoloji genel amaçlı bir teknoloji olması nedeniyle hayatın her alanında etkili<br />
olmaktadır. Kullanılan arabalardan, alınan ilaçlara, giysilerden, duvar boyalarına, uçaklardan<br />
bilgisayar parçalarına kadar her sektörde ve her türlü sanayi dalında etkili olmakta<br />
ve kullanılmaktadır. Nanoteknoloji olgusunun üretim sürecine entegre edilmesi ile<br />
kullanım yelpazesi bu kadar geniş alanlara yayılmaktadır (Güneşoğlu, 2006).<br />
Nanoteknoloji, çevre ve aile<br />
Nanoteknoloji, kaynakların daha verimli ve sürdürülebilir kullanımı için yol gösterebilme<br />
ve dünya çapındaki insanların büyük çoğunluğu için yararlı bir etkiye sahip olabilme<br />
potansiyeli taşımaktadır (www.nanoforum.org). Daha hafif, sağlam, uzun ömürlü, fonksiyonel<br />
ve taşınması kolay materyaller üreten nanoteknoloji; bu üretimleri yaparken minimum<br />
maliyet ve minimum çevre kirliliği gibi faktörlere de önem verdiği için gelecekte<br />
yaşamımızın her anında yer alacağının sinyallerini vermektedir (Kaplan, Karanfil, Kitiş,<br />
2007).<br />
İnsan çevresiyle uyum içerisinde ve belli bir dengenin sağlanmasıyla yaşamını sürdü-