22.01.2015 Views

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

10 Tüketici Yazıları <strong>III</strong> Ekonomik Krizin Tüketicilerin Satın Alma Davranışı Üzerine Etkileri 11<br />

aniden ortaya çıkan hiperenflasyon gerçek anlamda bir kriz olarak adlandırılabilir.<br />

Tarihsel açıdan ilk büyük hiperenflasyon XVI. yüzyılda Avrupa’da görülmüştür. Amerika<br />

kıtasının keşfinden sonra çok büyük miktarlarda değerli maden Avrupa’ya taşınmış<br />

ve bunun sonucunda Avrupa’da hiperenflasyon olgusu yaşanmıştır. Bu ilk krizin ardından<br />

dünyada zaman içerisinde çeşitli ülkelerde konjonktür hareketleri izlendiğinde fiyatlar<br />

genel seviyesinde ani sıçramaların yaşandığı görülebilir. Fiyatlar genel seviyesi, üretim,<br />

yatırım, istihdam gibi kavramlardaki iniş-çıkış hareketleri ekonomi biliminde “konjonktürel<br />

dalgalanmalar” olarak adlandırılır. Konjonktürün değişik dönemlerinde ortaya<br />

çıkan enflasyon, deflasyon, resesyon gibi gelişmeleri kriz olarak adlandırmak doğru değildir.<br />

Fiyatlar genel seviyesinde azalma olarak tanımlanan “deflasyon” kriz değildir. Ancak<br />

konjonktür içerisinde beklenmedik bir biçimde fiyatlardaki ani düşme olarak adlandırılan<br />

“depresyon” bir krizdir. Dünya’da 1929-1933 yılları arasında yaşanan ilk büyük depresyon<br />

gerçek anlamda bir ekonomik krize örnektir (Dabrowski,2010:51).<br />

Enflasyon ve deflasyon nasıl tek başına kriz olarak adlandırılamayacaksa aynı şekilde<br />

“devalüasyon” ve “revalüasyon” kavramları da kriz olarak adlandırılamaz. Sabit kur rejiminde<br />

ulusal paranın yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesi (devalüasyon) işleminin<br />

kriz olarak adlandırılması için bu işlemin beklenmedik bir anda ve yüksek bir kur<br />

(parite) ayarlaması ile gerçekleştirilmesi gerekir. Hükümetlerin tedricen ve ılımlı oranlarda<br />

başvurmak zorunda kaldıkları devalüasyon işlemlerini kriz olarak adlandırmamakta<br />

yarar vardır.<br />

Buraya kadar yapılan açıklamalar çerçevesinde ekonomik kriz kavramını şu şekilde tanımlamak<br />

mümkündür: “Ekonomik kriz, ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya<br />

çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise işletmeleri ciddi anlamda sarsacak<br />

sonuçlar ortaya çıkarması” demektir. Üretimde hızlı bir daralma, fiyatlar genel seviyesindeki<br />

ani düşüşler, iflaslar, işsizlik oranında ani artış, ücretlerde gerileme, borsada çöküş,<br />

spekülatif hareketler vb. faktörler ekonomik krizin başlıca örnekleridir (Özbilen,<br />

2001:9).<br />

2. DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE YAŞANAN BAZI EKONOMİK KRİZLER<br />

Ekonomik krizler günümüzdeki spesifik anlamını XIX. yüzyılda almıştır. Dünya’da<br />

1820-1929 yılları arasında yüzyılı aşkın bir dönemde birçok kriz yaşanmıştır. Bunların<br />

başlıcaları; 1825, 1836, 1847, 1857, 1866, 1873, 1882, 1890, 1900, 1907, 1913, 1920-<br />

21 ve 1929 krizleridir. Bu krizlerden bazılarını kısaca özetlemek mümkündür:<br />

1825 Krizi: İngiliz sermaye sahiplerinin ve bankacıların Latin Amerika ülkelerinde<br />

giriştikleri hatalı yatırım politikaları sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kredi hacminin<br />

daralması İngiliz sanayisini derinden sarsmıştır. Krizin etkisi ile ödemeler bilançosu alt<br />

üst olan İngiltere krizin etkisini 1832 yılında atlatabilmiştir.<br />

1836 Krizi: Bu krize de İngiliz sermayedar ve bankaların bu kez de ABD’nde ülkelerinde<br />

giriştikleri hatalı yatırımlar ile ülkede sürdürülen demiryolu inşaatı ile ilgili finansal<br />

işlemler neden olmuştur. Adı geçen krizin etkileri Fransa ve Belçika gibi ülkelere de<br />

yayılmıştır.<br />

1847 Krizi: İngiltere’de başlayan bu krize demiryolu inşaatı ile ilgili devam eden spekülasyonlar<br />

neden olmuştur. Kriz İngiltere ile sınırlı kalmamıştır. Etkileri Fransa ve<br />

ABD’nde de hissedilmiştir. Bu arada İngiltere Merkez Bankası, krizin etkisi ile ulusal para<br />

birimi Sterling’in konvertibilitesini geçici olarak askıya almak zorunda kalmıştır.<br />

1857 Krizi: Bu krize parasal faktörler neden olmuştur. Avustralya ve ABD’nde bulunan<br />

altın madenleri geniş ölçekli spekülatif hareketlere yol açmış ve zamanın Avrupa ülkeleri<br />

ile ABD krizden önemli ölçüde etkilenmiştir.<br />

1866 Krizi: Demiryolu inşaatına büyük paralar bağlamış bir bankanın iflas etmesi ile<br />

birlikte başta ABD ve İngiltere olmak üzere kriz dalga dalga diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır.<br />

Beraberinde de zincirleme iflaslar kendini göstermiştir.<br />

1900 Krizi: Rusya’nın hızlı bir şekilde sanayileşmesi düzensiz ekonomik dalgalanmalara<br />

sebep olmuş ve kriz ortaya çıkmıştır. Diğer Avrupa ülkelerine de yayılan krizin etkileri<br />

Güney Afrika’dan gelen altınlar sayesinde satın alma gücünün yeniden artması ile<br />

hafifletilebilmiştir.<br />

1929 Krizi: Ekonomi tarihinin en önemli ve en derin krizidir. Avrupa ülkelerinde bazı<br />

bankaların mali sıkıntıya girmesi, New York borsasında hisse senedi fiyatlarında ani<br />

düşüşlere neden olmuş ve ardından da tüm ABD ekonomisini etkisi altına almıştır. Bununla<br />

da sınırlı kalmayan kriz diğer ülkelere de yayılmıştır. 1929 Büyük Depresyonu ile<br />

borsada yaşanan çöküşün yanı sıra banka iflasları yaşanmış, toplam tüketim ve yatırım<br />

oranlarında düşüşler gerçekleşmiştir. Tüm bu gelişmelerin sonucunda yalnızca ABD’de<br />

1929-33 yılları arasında milli gelir 1/3 oranında azalmıştır (Çulcuoğlu,2009:33).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!