Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Ãniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
80 Tüketici Yazıları <strong>III</strong> Gösteriş Tüketimine Karşı Gönüllü Sadelik 81<br />
Gösteriş tüketimi kavramı hiçbir topluma yabancı değildir. Ancak boyutları toplumlar<br />
arasında farklılık gösterebilir. Ekonomik açıdan zengin toplumlarda tüketim oldukça<br />
yüksektir. Bu tip refah toplumlarında lüks tüketim ve gösterişin yüksek olması beklenen<br />
bir sonuçtur. Fakat gelişmekte olan hatta gelişmemiş ekonomilerde bile taklit ve gösteriş<br />
etkisinin tüketim kararlarına yön vermesi ve tasarrufu engellemesi arzu edilen bir durum<br />
değildir.<br />
Günümüzde tüketim, temel ihtiyaçların karşılanmasından çok, kişilerin toplum içindeki<br />
yerini, konumunu belirleyen bir gösterge niteliği taşımaktadır. Tüketiciler için bilinçsiz<br />
kredi kartı kullanımı, alışveriş ortamlarının rahatlığı, modanın sürekli değişmesi,<br />
boş zaman, ambalaj, gösteriş, satıcıların tutumları, özel günler, reklamlar, tüketimin statü<br />
kaynağı olarak görülmesi, kitle iletişim araçlarının etkileri gibi tüketimi artırıcı etkilerin<br />
etkisi ile zaten tüketim nesnelerinin kuşatması altındaki tüketiciler daha fazla tüketme<br />
eğilimi göstermektedirler. Tüketicilerin sürekli tüketimi düşünmeleri, bunun da<br />
ötesinde tüketimi bir yaşam felsefesi haline getirmeleri toplumumuzun “tüketim toplumu”<br />
olarak nitelendirilmesine neden olmaktadır. (Çınar ve Çubukçu; 2009).<br />
Çubukçu (1999) yaptığı çalışmada tüketicilerin boş zamanlarında bile tüketimi düşündüklerini,<br />
alışveriş merkezlerine sadece gezmek amacıyla girmekte olduklarını ve sadece<br />
satış yerinin atmosferinin etkisi altında kalarak mamul satın aldıklarını bulmuştur.<br />
Bilinçsiz olarak yapılan tüketimin teşvik edilmesi yerine tüketicilerin, çevre bilinci, sosyal<br />
yönden sorumlu tüketim anlayışı ve geleceği düşünme gibi konularda bilinçlendirilmeleri<br />
gerekmektedir.<br />
Gönüllü Sade Yaşam<br />
Önceki çağlarda daha az şeye ihtiyaç duyan ve bu ihtiyaçlarını fazla zorlanmadan<br />
karşılayarak mutluluğu yakalayan insanlar, uygarlığın gelişmesine paralel olarak yeni<br />
yeni ihtiyaçlar edindiler ve edinmektedirler. Kendilerini de, bu ihtiyaçları karşılamak<br />
zorunda bulmaktadırlar.<br />
Ünlü satış analisti Victor Lebow, savaş sonrasında tüketimi ekonomi için vazgeçilmez<br />
bir koşul olarak nitelemekte ve “Muazzam derecede üretken ekonomimiz, tüketimi bir<br />
hayat biçimi haline getirmemizi gerektiriyor. Artık mal satın alma ve kullanmayı düzenli<br />
bir dinsel tören haline getirmeli, ruhsal doyumu ve egolarımızın tatminini tüketimde<br />
aramalıyız. Eşyayı gittikçe artan bir hızla tüketmek, eskitmek, yıpratmak, atmak ve yenilemek<br />
zorundayız.” demektedir. (http : // www. gezenbilir. com/ index. php topic<br />
=41478. 0)<br />
Bu tüketim ortamı içerisinde tüketici ancak tüketmek suretiyle çağdaş dünyada bir yer<br />
edinebilir ve ne kadar tüketirse, değerini o kadar yükseltebilir. Değerini korumak ve yüceltmek<br />
için sürekli tüketmek zorunda ve hayatının hiçbir döneminde “Bu kadar yeter”<br />
deme hakkına sahip değildir. Bu noktada kesin olan şey yarınki ihtiyaç maddeleriyle gelir<br />
arasındaki uçurum, bugünkünden daha fazla derinleşmiş olacaktır.<br />
Çünkü tüketicilerin geliri, hiçbir zaman beklentileriyle orantılı şekilde artmamaktadır;<br />
ondaki herhangi bir artışı fazlasıyla silip süpürecek yeni hedefler tüketicinin önüne daha<br />
önceden dikilmekte ve bir yaşam amacı olarak onları beklemektedir. Sürekli değişen koşullar,<br />
refah ve yoksulluk kavramlarını da sürekli olarak yeniden tanımlıyor ve bir zamanın<br />
zenginliği, başka bir zamanın fakirliği halini almaktadır.<br />
Tüm bu nedenlerle tüketim girdabında boğulmaya başlayan tüketiciler, çözüm arayışı<br />
içine girmişlerdir.Modern dünyanın temel dinamikleri gereği artan tüketim miktarının,<br />
gelecek kuşakların yaşamlarını tehlikeye atmayacak bir noktaya getirilmesi gerekliliği ile<br />
sürdürülebilir tüketim olgusu paralelinde gönüllü sade yaşam tarzı gelişmiştir. Bu yaşam<br />
tarzı 21. yüzyılda araştırmalara giderek daha sık konu olmaktadır. (Özgül, 2009)<br />
“Gönüllü Sadelik” ya da “ Sade Hayat” hareketi batı toplumlarında tüketim çılgınlığına<br />
ve alışveriş bağımlılığına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda<br />
hızla yayılmaktadır. (Özgül, 2009)<br />
Gönüllü sadelik tüketimi ve tüketime bağımlılığı en aza indirmek ve günlük faaliyetlerde<br />
de doğrudan kontrolü en fazlaya çıkarmak isteyen bir yaşam biçiminin birey tarafından<br />
seçilme düzeyidir. (Barton, 1981) Bu tanımda hemen fark edilebileceği gibi seçim<br />
gönüllüdür ve baskı altında yapılmaz. Bu hareket kişinin kendi hayatının kontrolünü eline<br />
alması, akıntıya kapılmamasıyla ilgilidir. Temel felsefesi; “tüketimi azalt, daha az çalış<br />
ve daha çok zamanın olsun” dur. Daha mutlu bir yaşam için paradan geçmeyen bir<br />
yol olarak da nitelendirilir. Zenginlik, mevki ve güç yerine iç huzuru ve doygunluk önermektedir.<br />
“Gönüllü sadelik hareketi modern toplumun “iyi yaşam” tanımını sorgulamakta ve insanın<br />
iç dünyasını zenginleştiren, sosyal yönden yararlı ve çevresel açıdan sürdürülebilir<br />
olan daha az materyalist bir yaşamı savunmaktadır (Johnson, 2004). Dolayısıyla gönüllü<br />
sadeliğin özünün, bireyin dış dünyasında olabildiğince sade ve basit, iç dünyasında ise<br />
zengin ve derinliği olan bir yaşam olduğu ifade edilebilir (Odabaşı 2006, Elgin 1993).<br />
Gönüllü sadeliğin beş ana değeri bulunmaktadır;<br />
1- Maddi sadelik(kullanımda tüketim karşıtı yapılan davranış)<br />
2- Kendini belirleme (bireysel gelecek için hayatını daha fazla kontrol<br />
altına alma arzusu)<br />
3- Ekolojik duyarlılık(kaynaklar ile insanların karşılıklı bağımlılığının farkında olmak)<br />
4- İnsancıl ölçek(daha küçük kurumlar ve teknolojilerin arzulanması)