22.01.2015 Views

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

Tüketici Yazıları III - tüpadem - Hacettepe Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

66 Tüketici Yazıları <strong>III</strong> Tüketim Kültürü Ve Reklamların Birey Üzerinde Doğurduğu Zayıflık Hissi 67<br />

Tüketim Kültürü Ve Reklamların Birey Üzerinde<br />

Doğurduğu Zayıflık Hissi<br />

Yrd. Doç. Dr. Seher CESUR-KILIÇASLAN<br />

Arel Üniversitesi<br />

Sosyal Hizmet Bölümü<br />

scesurkilicaslan@arel.edu.tr<br />

Uzm. Selin CESUR<br />

Yeditepe Üniversitesi<br />

Felsefe Bölümü<br />

selincesur@gmail.com<br />

Toprak IŞIK<br />

Yazar<br />

toprakisik@yahoo.com<br />

Özet<br />

Tüketim toplumu ya da tüketim kültürü olguları, özellikle 1980’li yıllardan başlayarak<br />

adından sıkça söz edilen kavramlar olmuştur. Tüketimin demokratikleştirilerek alt<br />

sınıflara açılmasıyla, bu kitlelerde ekonomik ve toplumsal konum bakımından üst<br />

konumdakilerin kimliğini kazanabilecekleri yanılsaması yaratılarak, gerçek yaşamda<br />

kendilerinden esirgenen doyumların acısının hafifletilmesi sağlanmış, böylelikle tüketim<br />

kültürü bir yaşam felsefesi haline getirilmiştir. Mutluluğu ve özgürlüğü tüketimle<br />

eşitleyen çok güçlü öyküler vardır – reklamcılık bu görüşün en başta gelen propaganda<br />

aracıdır. Reklam sanayisi, kamu bilincini, insanlık tarihinde başka hiçbir kampanyanın<br />

yapamayacağı ölçüde değiştirmiş, detaya yönelik daha fazla düşünceyi, çabayı,<br />

yaratıcılığı, zamanı ve dikkati çok büyük miktardaki metanın satışına yöneltmiştir.<br />

Reklamın kullandığı dil bir tek bireye yöneliktir ancak bir tek bireye denk düşen ve<br />

reklamın hedef kitlesini oluşturan birçok birey vardır. Toplumu dönüştürerek (hedef kitlesini)<br />

sattığı ürünün tanıtımını destekler ve egemen kültürün geleneklerinin benimsenmesini<br />

sağlar. Reklamın tüketimi arttırmaya yönelik etkisine maruz kalan birey, kendisinde<br />

ve yaşam koşullarında sürekli eksiklik hisseder; içinde bulunduğu durumla olmak<br />

istediği durum arasındaki çelişkiyi her gün yeniden yaşar. Bu ise güçsüzlük algısı doğurur.<br />

Giriş<br />

Türkiye’nin de içinde bulunduğu dünyanın birçok ülkesinde toplumlar, bir kurama göre<br />

kapitalist, bir başka kurama göre ise sanayi toplumu olarak adlandırılmaktadır (Giddens,<br />

2010: 31). Hem kapitalist toplum adlandırmasını tercih eden eleştirel tutum sahiplerinin<br />

hem de çoğunluğu sanayi toplumu adlandırmasını kullanan sistem olumlayıcılarının,<br />

birçok saptamaları ortaktır. Tüketim kültürüne ilişkin değerlendirmelerin birçoğu, söz<br />

konusu ortaklık kapsamındadır. Bu yazıda tüketim kültürüne ilişkin eleştirel yaklaşım<br />

benimsenmiş olduğundan ağırlıklı olarak kapitalist toplum tanımlaması kullanılacaktır.<br />

Kapitalist toplum, postmodernite gibi tanımlarla alt dönemlere ayrılabilmektedir. Bu<br />

alt dönemlerin ayrışma ölçüleri, günümüz tüketim alışkanlıklarının gerisinde yatan motivasyonları<br />

anlamak açısından da yararlıdır. Postmodernite 1970’lerin sonlarına doğru<br />

özellikle uluslararası mimaride kendine belli etmiştir. Bu dönemde toplumun sosyal ve<br />

kültürel organizasyonunda köklü değişiklikler ortaya çıkmıştır. Örneğin tüketimde dramatik<br />

bir artış meydana gelmiştir, bireycilik eğilimi artmıştır, buna karşılık devrimci gelecek<br />

beklentileri azalmıştır (Lipovetsky,2005: 29-69).<br />

Lipovetsky’ ye göre (2005: 29-69) günümüzde, demokratik ve bireyci moderniteye<br />

karşı olan güçler etkisiz hale gelmiş, alternatif sistemler çökmüştür. Ve modernite artık<br />

güçlü bir dirençle karşılaşmamaktadır. Modernitenin yeni bir biçiminin hakim olduğu<br />

bugünün dünyasında birçok önemli unsur için hiper önekini kullanmak mümkündür:<br />

Hiper kapitalizm, hiper güç, hiper terörizm, hiper bireysellik, hiper pazar vb… Dolayısıyla<br />

postmodernite yerine artık hipermoderniteden bahsetmek ve içinde bulunulan dönemi<br />

bu terimle tanımlamak yerindedir. Lipovetsky sistemi olumlayan bir felsefeci olmakla<br />

birlikte hiper modern döneme ilişkin aşırılık saptamaları dikkat çekicidir: Baktığımız<br />

her yerde, seri cinayetlerden, porno sektörüne kadar, her alanda artan bir aşırılık<br />

görülmektedir. Bir taraftan birey sağlık takıntısıyla kendi bedenine aşırı ihtimam gösterirken,<br />

diğer taraftan bireysel patolojiler kuralsız tüketim ve anarşik davranışlar artmaktadır.<br />

Modernitenin ilk versiyonu ideolojik ve politik olarak aşırıydı, buna karşılık yeni<br />

modernite politikanın ötesine geçmede, teknolojide, medyada, ekonomide, şehir planlamasında,<br />

tüketimde ve bireysel patolojide aşırıdır. Ama diğer taraftan, her şey aşırılığın<br />

uyumu içerisinde değildir, öyle ya da böyle hiçbir şey güvenli değildir. Kesin olarak post<br />

alandan hiper alana geçmiş gibiyiz (Lipovetsky,2005: 29-69).<br />

Bütün bunlar arasında bizim için önemli olan Lipovetsky’nin (2005: 29-69) tüketime<br />

ilişkin aşırılık saptamalarıdır. Mevcut kültür, insanları ihtiyaçlarını acilen gidermeye, onları<br />

hazza özendirmeye ve kendini gerçekleştirmeye teşvik etmektedir. Bu kültürün insanlara<br />

verdiği mesajlar şunlardır: Fazla oyalanmadan tüket, seyahat et, kendini sev, hiçbir<br />

şeyden feragat etme. Parlak gelecek hayallerinin yerini, tüketimle renklenen bir şimdicilik<br />

almıştır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!