20.01.2015 Views

futuhul-gayb-abdulkadir-geylani-pdf

futuhul-gayb-abdulkadir-geylani-pdf

futuhul-gayb-abdulkadir-geylani-pdf

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- “Biz hiçbir ayeti, ondan daha iyisini veya benzerini getirmemek şartı ile<br />

değiştirmeyiz… Allah’ın (CC) her şeye kadir olduğunu bilmiyor musun”<br />

Allah’ın (CC) kudretini küçük görme!.. Takdir ve tedbirde, O’nu (CC) itham etme…<br />

O’nun (CC) vaadinin doğruluğunda şüpheye düşme… Hz. Peygamberi (SAV) kendine<br />

örnek al… O büyük insana (SAV) inen ve mushaflarda yazılan, dillerde okunan bazı<br />

ayetler kaldırıldı… Bazısı değişti, yerine başka ayet geldi… Biraz önce haber<br />

verdiğinin aksini az sonra söyledi. Ama bu hal zahirde böyle oldu. Öbür yönünü,<br />

ancak, Allah’la (CC) kendi arasında bir iş olarak kabul ederiz…<br />

İşte yukarıda anlatılan hale işaret ederek Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle<br />

buyurur:<br />

- “Kalbimde değişik haller olur, bu yüzden her gün yetmiş defa istiğfar ederim.”<br />

Diğer rivayette “Yüz defa.”<br />

Peygamber (SAV) Efendimiz, daima hal değiştirirdi. Bir halden diğer hale geçer ve<br />

olgunluğa doğru ilerlerdi. Gayb aleminin hazinelerine ererdi. Çeşitli manevi<br />

süslerle süslendi. İşte efendimiz böyle yükselirdi. Her yükseldikçe de evvelkinin<br />

noksanlığını anlar; mahdut bir halde kalmayı noksan sayar, istiğfar ederdi. Kendisi<br />

yaptığı gibi Ashabına (RA) da istiğfar telkin ederdi. Çünkü istiğfar ve tevbe halinde<br />

bulunmak kulun vazifesidir. İnsana en çok yakışan şey, istiğfar ve tevbe etmektir.<br />

Bütün kötülükleri, bir daha yapmamak şartı ile bırakmak babası Hz. Adem’den<br />

(AS), Hz. Rasulallah’a (SAV), O’ndan da (SAV) bizlere veraset yolu ile geldi… Ki<br />

Adem aleyhisselam’ın her yanını zulmet kaplamıştı; işte o zaman istiğfar etti, sonra<br />

karanlık açıldı, her yanı nur kapladı; kurtuldu. Çünkü O (AS) bir zamanlar ahdi<br />

unuttu. Dar-ı Selam’da daimi kalacağını, Rahmân ve Mennân olan Allah (CC),<br />

kendisini Cennetten çıkarmayacağını sandı… Melekler kendisini daima selamlar,<br />

övmelerle geleceğini tahmin etti. Böylece nefsine uydu ve her şeyi unuttu… İş<br />

değişti. O güzel süslerden soyundu, saltanat gitti. Derecesi düştü… O nurlu alem,<br />

aniden karanlığa gömüldü. Önceki safiyet bozuldu.<br />

Böylece her şey elinden alındıktan sonra işin nereden geldiğini anladı. İçinde<br />

bulunduğu büyük safiyeti düşündü… İtiraf yolunu tuttu. Unuttuğunu, hata işlediğini<br />

itiraf etti. Kendi kendine istiğfar telkin etti:<br />

- “Ya Rabbi (CC)! Biz nefsimizi kötüledik, kirlettik, bizden mağfiretini,<br />

merhametini esirgersen, sonumuz fena olur.”<br />

Bu tevbe ve itirafa karşı kendisine hidayet yolları göründü. Nasıl işler yapacağı<br />

bildirildi. Ve O (AS), o tevbedeki gizli marifet nurları ve bundan evvel kendisine<br />

keşfolunmayan iyilikleri öğretildi. Ve neticede şuna kani oldu:<br />

- “Bütün kaybettiğim haller bana tevbe yolu ile açılacaktır.”<br />

Her şey değişti… İstek şimdi başka oldu. Hal başka hal oldu. Büyük bir saltanat<br />

geldi. İlk önce dünyada bir velayet-i Kübra; sonrası da ahirette… Dünya kendine ve

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!