E.Ü. HYO Dergisi Cilt 26 - Sayı 2 - 2010 - Hemşirelik Yüksekokulu
E.Ü. HYO Dergisi Cilt 26 - Sayı 2 - 2010 - Hemşirelik Yüksekokulu
E.Ü. HYO Dergisi Cilt 26 - Sayı 2 - 2010 - Hemşirelik Yüksekokulu
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
olabilir. Diğer taraftan, yarısına yakınının diyet yanı sıra egzersiz<br />
yaptıklarını ifade etmeleri, hastalıklarını kabul etikleri ve konuyla ilgili<br />
bilgi sahibi olduklarını düşündürmektedir. Ancak çok yüksek oranda<br />
olmasa da sigara ve alkol kullananların bulunması, hastalık sürecindeki<br />
farkındalık düzeyinin yeterli olmadığını ve “inkâr” mekanizmasının<br />
kullanıldığı şeklinde yorumlanabilir.<br />
Hastaların yarısı (%47.9 “iyi”, %8.5 “çok iyi”) ruh sağlığını iyi<br />
yönde değerlendirmiştir. Ancak hastaların %12,1’i ruhsal bir rahatsızlığı<br />
olduğunu ve ruhsal rahatsızlık olarak da ilk sırada depresyonu (%9.5)<br />
belirtmişlerdir (Tablo 3). Ruhsal durum değişikliklerinin farkında<br />
olunması ya da ifade edilmesi, belirtilerin hem soyut olması hem de<br />
kültürel olarak fazla kabul görmemesi nedeniyle çok kolay değildir.<br />
Hastaların ruh sağlıklarını olumlu yönde değerlendirmeleri, sözü edilen<br />
zorluklar nedeniyle olabilir. Aynı zamanda bu değerlendirme, hastaların<br />
çoğunluğunun (%88.9) hipertansiyon tanısının yeni olmaması böylece<br />
hastalık sürecine uyum sağlamış olmalarına da bağlanabilir. Diğer<br />
taraftan ruhsal rahatsızlığı olanların ilk sırada depresyonu belirtmesi,<br />
psikolojik etkenlerin hipertansiyon gelişmesinde rol oynadığı ya da<br />
depresyonun hipertansiyona eşlik ettiğini belirten kaynaklarla uygunluk<br />
göstermektedir (Özmen 2003, Öztürk 2001, Özmen ve ark. 1997).<br />
Hastaların yarısına yakının (%38.7 “şöyle böyle”) fizik sağlıklarını<br />
değerlendirirken kararsızlık yaşadığı, yarısına yakının da olumlu yönde<br />
(%35.7 “iyi” ve %8.5 “çok iyi”) değerlendirdiği görülmektedir (Tablo 3).<br />
Hastaların fizik sağlıklarını da ruh sağlıklarına benzer şekilde olumlu<br />
yönde değerlendirmeleri, ruh sağlığı değerlendirmesinin bir yansıması<br />
olarak yorumlanabilir. Aynı zamanda bu bulgular fizik sağlık<br />
değişikliklerinin kabullenilmesi kadar kabul edilmemesinin bir<br />
göstergesi de olabilir.<br />
Hastaların Sürekli Öfke puan ortalaması 21.13 ± 6.61 iken, Alt<br />
ölçek puan ortalamaları ise sırasıyla; Öfke İçte puan ortalamasının<br />
19.44 ± 4.94, Öfke Dışa puan ortalamasının 13.10 ± 4.49 ve Öfke Kontrol<br />
puan ortalaması ise 23.40 ± 4.97 olduğu saptanmıştır (Tablo 1).<br />
Hastaların öfke alt ölçeklerinden Öfke Kontrolü puan ortalamasının<br />
sırasıyla Öfke Dışa ve Öfke İçte puan ortalamalarından yüksek bulunması,<br />
öfkelerini kontrol edebildiklerini ancak öfkelerini kolayca ifade etmek<br />
yerine öfkelerini bastırdıklarını göstermektedir. Öfke ifadesinin bastırma<br />
şeklinde olmasının hipertansiyon için önemli bir faktör olduğu da<br />
belirtilmektedir (Savaşır, Şahin 1997). Bu bilgi, araştırmanın bu<br />
bulgusunu desteklemektedir.<br />
Hastaların ölçek toplam puanları, yüzdelik üzerinden (%75)<br />
değerlendirildiğinde, Sürekli Öfke ortalama puanı %70.43, Öfke İçe<br />
ortalama puan %81, Öfke Dışa ortalama puanı %54.58 ve Öfke Kontrol<br />
ortalama puanı %97.5 dır. Bu değerlendirmeye göre hastaların Öfke<br />
8