16.01.2015 Views

E. Kiram

E. Kiram

E. Kiram

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yoldur. Kurtulufl yolu, yaln›z Eshâb›m›n gitdi¤i yoldur) demekdir.<br />

Nitekim Nisâ sûresi, yetmifldokuzuncu âyetinde meâlen, (Resûlüme<br />

itâ’at eden, elbette Allahü teâlâya itâ’at etmifldir) buyuruldu. Resûle<br />

itâ’at, Hak teâlâya itâ’at demekdir. Ona “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

uymamak, Allahü teâlâya isyând›r. Allahü teâlâya itâ’atin, Resûlüne<br />

itâ’atden baflka oldu¤unu sananlar için nâzil olan, Nisâ sûresinin,<br />

(Allahü teâlân›n yolu ile, Resûlünün yolunu birbirinden ay›rmak<br />

istiyorlar. Senin söylediklerinin ba’z›s›na inan›r›z, ba’z›s›na<br />

inanmay›z diyorlar. ‹kisi aras›nda ayr› bir yol açmak istiyorlar. Bunlar,<br />

elbette kâfirdir) meâlindeki yüzk›rkdokuzuncu âyeti, bunlar›n<br />

kâfir olduklar›n› bildiriyor. Eshâb-› kirâm›n “r›dvânullahi teâlâ<br />

aleyhim ecma’în” yolunda gitmeyip de, Peygambere “aleyhissalâtü<br />

vesselâm” uydu¤unu söyliyen, yan›l›yor. Ona “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” uymufl de¤il, isyân etmifl oluyor. Böyle yol tutan, k›yâmetde<br />

kurtulam›yacakd›r. Mücâdele sûresinin, (Do¤ru birfley yapd›klar›n›<br />

san›yorlar. Biliniz ki, onlar yalanc›d›r, kâfirdir) meâlindeki onsekizinci<br />

âyeti bu gibilerin hâlini gösteriyor.<br />

Eshâb-› kirâm›n “aleyhimürr›dvân” yolunda giden, hiç flübhe<br />

yok ki, Ehl-i sünnet vel cemâ’at f›rkas›d›r. Allahü teâlâ, bu f›rkan›n<br />

yorulmadan, y›lmadan çal›flan büyüklerine, bol bol mükâfat<br />

versin! Cehennemden kurtulan f›rka, yaln›z bunlard›r. Çünki, Peygamberimizin<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâb›na “aleyhimürr›dvân”<br />

dil uzatan, bunlara uymakdan, elbette mahrûmdur.<br />

[fiî’îler, oniki k›smd›r. Her k›sm› da kollara ayr›lm›fld›r. Ba’z›s›<br />

abdestsiz, guslsüz gezer. Nemâz k›lanlar› azd›r. Hepsinin i’tikâd›,<br />

inan›fl› Ehl-i sünnetden ayr›d›r. Alevî de¤ildirler. (Alevî), Ehl-i<br />

beyti seven, onlar›n yolunda giden kimse demekdir. ‹mâm-› Alîye<br />

ve bunun hazret-i Fât›madan olan çocuklar›na (Ehl-i beyt) denir.<br />

Ehl-i beyti sevmek flerefini Ehl-i sünnet kazanm›fl, onlar› sevme¤i,<br />

onlar›n yolunda bulunma¤›, son nefesde îmân ile gitmenin alâmeti,<br />

iflâreti demifldir. O hâlde alevî, Ehl-i sünnetdir. Bunun için, alevî<br />

olmak isteyen kimsenin, Ehl-i sünnet olmas› lâz›md›r. Bugün,<br />

z›nd›klar ve müslimânl›kla ilgileri olm›yan kimseler, mubârek Alevî<br />

ismini Ehl-i sünnetden al›p, kendilerine mal etmek istiyorlar. Bu<br />

güzel ismin gölgesi alt›nda, gençleri aldatma¤a, Resûlullah›n yolundan<br />

ay›rma¤a u¤rafl›yorlar. Bu konuda, (Hak Sözün Vesîkalar›)<br />

kitâb›m›zda genifl bilgi vard›r.]<br />

Mu’tezilî f›rkas› ise, sonradan meydâna ç›km›fld›r. Bunun kurucusu<br />

olan Vâs›l bin Atâ, Hasen-i Basrînin “rahmetullahi aleyh” talebesinden<br />

idi. Îmân ile küfr aras›nda, bir üçüncü k›sm bulundu¤unu<br />

söyliyerek, Hasen-i Basrînin yolundan ayr›ld›¤› için, Hasen-i<br />

Basrî, buna (‹’tezele annâ) buyurdu ki, bizden ayr›ld› demekdir.<br />

– 264 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!