Dergi_89

Dergi_89 Dergi_89

14.01.2015 Views

Soner Altaş 3. İntifa Senetlerinin Çeşitleri Türk Ticaret Kanunu kapsamında, intifa senetlerini, “kurucu intifa senetleri” ve “adi intifa senetleri” olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bunlara sonradan ilave olan üçüncü bir çeşit ise, Sermaye Piyasası mevzuatıyla düzenlenen ve para karşılığı çıkarılan “katılma intifa senetleri(KİS)’dir. Doktrinde yer alan ve intifa senetlerinin dördüncü çeşidini oluşturan, sahibine aynı zamanda pay sahipliği sağlayan “intifa hisse senetlerine” ise Türk Hukuk sistemimizde yer verilmemiştir (Tekinalp, 2010, s. 617). Bu nedenle, çalışmamızda intifa hisse senetlerine değinilmeyecektir. 3.a. Kurucu İntifa Senetleri İntifa senetleri kuruluşta, kurucuların şirket kurulmasındaki hizmetlerinin, bir başka anlatımla girişimcilik çabalarının, henüz başarı şansı belli olmayan bir ortaklığa para yatırımlarının ödüllendirilmesi, ayni sermaye getiren hissedarlara bir olanak sağlanması yahut üçüncü kişilerin geniş anlamdaki hizmet edimlerine karşılık oluşturma gibi çeşitli saiklerle çıkartılabilir (Teoman, 1978, s.18-22). İşte bu amaçla şirketin kurucu ortaklarına verilen bu intifa senetlerine “kurucu intifa senedi” denir. Uygulama ve doktrinde bu senetlere “kurucu senet” de denilmektedir (Pulaşlı, 2011, s.1577). İlk defa Süveyş kanalını yapan ortaklık tarafından çıkarılmıştır (Tekinalp, 2010, s.617). ETK’nın 402nci maddesinin ikinci fıkrasında “İlk esas mukavelede derpiş edilmiş olmadıkça kurucular, lehine intifa senetleri ihdas olunamaz.” hükmü yer almakta idi. Yani, ETK, sadece kuruluş esas sözleşmesinde, bir başka deyişle kuruluş anında, öngörülmüş olması durumunda, kurucu intifa senetlerinin çıkarılmasına müsaade etmişti. Dolayısıyla, kuruluş esas sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunmuyor ise, sonradan esas sözleşme değişikliğine giderek “kurucu intifa senedi” tesis edilmesi mümkün değildi (ETK, m.402/f.2). Oysa, TTK’da, ETK’nın m.402/f.2 hükmüne benzer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle, Kanunla açıkça yasaklanmamış olmasını dikkate alarak, kurucu intifa senetlerine kuruluş esas sözleşmesinde yer verilebileceği gibi, sonradan esas sözleşme değişikliğine gidilerek de kurucular lehine kurucu intifa senedi tahsis edilebileceği kanısındayız 12 . Bilindiği üzere, anonim şirketi kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak kuruculara, para ve bedelsiz pay senedi vermek gibi şirket sermayesinin azalması sonucunu doğurabilecek bir menfaat tanınamaz (TTK, m.348). Zira, bu hükme aykırı esas sözleşme hükümleri geçersizdir. Ancak, bu yasağın bir istisnası bulunmaktadır, o da şirketin kurucularına verilebilecek “kurucu intifa senedi”dir. Kurucu intifa senedi sağlanabilecek menfaatin miktar ve sınırı TTK’nun 348’inci maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, dağıtılabilir şirket kârından 519’uncu maddenin birinci fıkrasında yazılı yedek akçe (umumi genel akçe, bir başka deyişle I. tertip yasal yedek akçe) ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı ayrıldıktan sonra kalan meblağın en fazla onda biri, kuruculara ödenebilir 13 (TTK, m.348/f.1). Bu oran azamî had olup, kuruculara toplamda sözkonusu meblağın onda birinden fazla bir tahsisin yapılması mümkün değildir. Kurucu intifa senetlerine ilişkin açıklamaları iki örnek ile somutlaştıralım : Örnek 1: Beş kişi (kurucu), 50.000.-TL sermayeli bir anonim şirket kurmaya karar vermiştir. Kurucular, pay senetlerinin yanında 20 adet bedelsiz ve emre yazılı kurucu intifa senedinin de çıkarılması ve bunların kuruculara taahhüt etmiş oldukları paylar oranında tahsis edilmesi üzerinde anlaşmışlardır. Kurucuların şirketteki paylarının eşit olduğu varsayılmaktadır. Bu durumda, şirketin kurucu intifa senetlerine ilişkin esas sözleşme maddesi aşağıdaki gibi olabilir: 80

Bankacılar Dergisi “Kurucular arasında dağıtılmak üzere bedelsiz ve emre yazılı 20 adet kurucu intifa senedi çıkarılır. Bunun; 4 adedi A’ya, 4 adedi B’ye, 4 adedi C’ye, 4 adedi D’ye, 4 adedi de E’ye verilir.” Örnek 2: (ABC) Anonim şirketi, 3 kişi tarafından kurulacaktır. Kurucular, şirketin kuruluşunda öncü olması ve yoğun emek sarf etmesi nedeniyle Kurucu (C)’ye 100 adet bedelsiz, emre yazılı kurucu intifa senedi verilmesi, intifa hakkının sadece kâra iştirakten ibaret olması hususunda anlaşmışlar ve kuruluş esas sözleşmesine bu yönde bir hüküm konulmasını kararlaştırmışlardır. Diğer ortaklara kurucu intifa senedi verilmeyecektir. Bu durumda, şirketin intifa senetlerine ilişkin esas sözleşme maddesi aşağıdaki gibi olacaktır : “Şirketin kurulmasında, müspet bir çalışma sağlanmasında ve mesaisini tanzimde ifa ettiği hizmetten dolayı kurucu (C)’ye verilmek üzere, yalnız net kâra katılma hakkı veren, bedelsiz ve emre yazılı olan 100 adet kurucu intifa senedi ihdas olunmuştur.” Yeri gelmişken kurucu intifa senetlerine ilişkin bir hususa daha değinmekte fayda vardır. TTK’nın 348’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra kurulan anonim şirketler, pay senetlerini halka arz etmeden önce kurucu intifa senetlerini, herhangi bir bedel ödemeden iptal ederler; aksi hâlde intifa senetleri kendiliğinden geçersiz sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan fıkra esasında TTK Tasarısı’nda yer almamakta olup, Tasarının TBMM’deki müzakereleri sırasında verilen bir önerge üzerine Yasaya eklenip kabul edilmişti. Bahsigeçen hükme göre, TTK’nın yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra kurulan anonim şirketlerin, eğer halka açık bir şirkete dönüşeceklerse, pay senetlerini halka arz etmeden önce kurucu intifa senetlerini iptal etmeleri gerekir; iptal etmezler ise kurucu intifa senetleri kendiliğinden geçersiz hale gelir. Dikkat edileceği üzere, anılan hüküm, pay senetlerini halka arz etmeyi düşünmeyen anonim şirketlerle ilgili herhangi bir kısıtlama içermemektedir. Bu nedenle, kapalı olarak kurulan ve kapalı kalacak olan anonim şirketlerce ihdas edilecek kurucu intifa senetlerinin iptali sözkonusu değildir. Ayrıca, anılan hükümde açıkca TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra pay senetlerini hakla arz eden ya da edecek olan anonim şirketler göz önünde bulundurulduğu için, 1 Temmuz 2012 tarihinden önce kurulmuş olup paylarını halka arz etmiş ya da edecek olan anonim şirketlerin anılan kısıtlamadan etkilenmeyecekleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, sözkonusu kısıtlama, 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra kurulan veya kurulacak olan ve halka açılmayı düşünen anonim şirketleri ilgilendirmektedir. TTK’nın m.348/f.2 hükmünün gerekçesinde ise “…kurucu intifa senetleri pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde hoş karşılanmamakta hem de özellikle menkul kıymetler fonlarınca sürekli olarak şikayetlere konu edilmektedir. Aynı amaçla maddenin ikinci fıkrası kaleme alınmış, ancak hükmün Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra kurulacak şirketlerde uygulanması öngörülerek kazanılmış haklar korunmuştur.” denilmiştir 14 . Bununla birlikte, Teoman, TTK’nın m.348/f.2 hükmünün yasaya eklenmesini önerenlerin ileri sürdükleri gerekçelere katılmamakta, hükmün geçerli bir gerekçesinin olmadığı, kurucu intifa senetlerine ilişkin bu düzenleme bakımından öne sürülen gerekçelerin kârda imtiyazlı paylar bakımından da geçerliyken, imtiyazlar konusunda benzer bir hükme yasada yer verilmediği, anılan hükmün şirkete önemli bir malvarlığı getirmeyi düşünen kurucuları caydırıcı nitelikte olduğu, bu nedenle TTK’nın paylarını halka arz eden anonim ortaklıklarda kurucu intifa senetlerinin iptalini öngören sözkonusu hükmün TTK’dan çıkarılması gerektiği görüşündedir (Teoman, 2011, s.7-12). 81

Bankacılar <strong>Dergi</strong>si<br />

“Kurucular arasında dağıtılmak üzere bedelsiz ve emre yazılı 20 adet kurucu intifa<br />

senedi çıkarılır. Bunun; 4 adedi A’ya, 4 adedi B’ye, 4 adedi C’ye, 4 adedi D’ye, 4 adedi de<br />

E’ye verilir.”<br />

Örnek 2: (ABC) Anonim şirketi, 3 kişi tarafından kurulacaktır. Kurucular, şirketin<br />

kuruluşunda öncü olması ve yoğun emek sarf etmesi nedeniyle Kurucu (C)’ye 100 adet<br />

bedelsiz, emre yazılı kurucu intifa senedi verilmesi, intifa hakkının sadece kâra iştirakten<br />

ibaret olması hususunda anlaşmışlar ve kuruluş esas sözleşmesine bu yönde bir hüküm<br />

konulmasını kararlaştırmışlardır. Diğer ortaklara kurucu intifa senedi verilmeyecektir. Bu<br />

durumda, şirketin intifa senetlerine ilişkin esas sözleşme maddesi aşağıdaki gibi olacaktır :<br />

“Şirketin kurulmasında, müspet bir çalışma sağlanmasında ve mesaisini tanzimde ifa<br />

ettiği hizmetten dolayı kurucu (C)’ye verilmek üzere, yalnız net kâra katılma hakkı veren,<br />

bedelsiz ve emre yazılı olan 100 adet kurucu intifa senedi ihdas olunmuştur.”<br />

Yeri gelmişken kurucu intifa senetlerine ilişkin bir hususa daha değinmekte fayda<br />

vardır. TTK’nın 348’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden<br />

sonra kurulan anonim şirketler, pay senetlerini halka arz etmeden önce kurucu intifa<br />

senetlerini, herhangi bir bedel ödemeden iptal ederler; aksi hâlde intifa senetleri<br />

kendiliğinden geçersiz sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan fıkra esasında TTK<br />

Tasarısı’nda yer almamakta olup, Tasarının TBMM’deki müzakereleri sırasında verilen bir<br />

önerge üzerine Yasaya eklenip kabul edilmişti. Bahsigeçen hükme göre, TTK’nın yürürlüğe<br />

girdiği 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra kurulan anonim şirketlerin, eğer halka açık bir<br />

şirkete dönüşeceklerse, pay senetlerini halka arz etmeden önce kurucu intifa senetlerini iptal<br />

etmeleri gerekir; iptal etmezler ise kurucu intifa senetleri kendiliğinden geçersiz hale gelir.<br />

Dikkat edileceği üzere, anılan hüküm, pay senetlerini halka arz etmeyi düşünmeyen<br />

anonim şirketlerle ilgili herhangi bir kısıtlama içermemektedir. Bu nedenle, kapalı olarak<br />

kurulan ve kapalı kalacak olan anonim şirketlerce ihdas edilecek kurucu intifa senetlerinin<br />

iptali sözkonusu değildir. Ayrıca, anılan hükümde açıkca TTK’nın yürürlüğe girmesinden<br />

sonra pay senetlerini hakla arz eden ya da edecek olan anonim şirketler göz önünde<br />

bulundurulduğu için, 1 Temmuz 2012 tarihinden önce kurulmuş olup paylarını halka arz etmiş<br />

ya da edecek olan anonim şirketlerin anılan kısıtlamadan etkilenmeyecekleri sonucu ortaya<br />

çıkmaktadır. Dolayısıyla, sözkonusu kısıtlama, 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra kurulan<br />

veya kurulacak olan ve halka açılmayı düşünen anonim şirketleri ilgilendirmektedir.<br />

TTK’nın m.348/f.2 hükmünün gerekçesinde ise “…kurucu intifa senetleri pay senetleri<br />

borsada işlem gören şirketlerde hoş karşılanmamakta hem de özellikle menkul kıymetler<br />

fonlarınca sürekli olarak şikayetlere konu edilmektedir. Aynı amaçla maddenin ikinci fıkrası<br />

kaleme alınmış, ancak hükmün Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra<br />

kurulacak şirketlerde uygulanması öngörülerek kazanılmış haklar korunmuştur.” denilmiştir 14 .<br />

Bununla birlikte, Teoman, TTK’nın m.348/f.2 hükmünün yasaya eklenmesini<br />

önerenlerin ileri sürdükleri gerekçelere katılmamakta, hükmün geçerli bir gerekçesinin<br />

olmadığı, kurucu intifa senetlerine ilişkin bu düzenleme bakımından öne sürülen gerekçelerin<br />

kârda imtiyazlı paylar bakımından da geçerliyken, imtiyazlar konusunda benzer bir hükme<br />

yasada yer verilmediği, anılan hükmün şirkete önemli bir malvarlığı getirmeyi düşünen<br />

kurucuları caydırıcı nitelikte olduğu, bu nedenle TTK’nın paylarını halka arz eden anonim<br />

ortaklıklarda kurucu intifa senetlerinin iptalini öngören sözkonusu hükmün TTK’dan<br />

çıkarılması gerektiği görüşündedir (Teoman, 2011, s.7-12).<br />

81

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!