14.01.2015 Views

Dergi_89

Dergi_89

Dergi_89

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ali Babacan<br />

Buna rağmen Türkiye’de içeride çok şükür güven noktasında ciddi bir erozyon henüz<br />

oluşmadı. Halkımız geleceğe hala umutla bakıyor, reel kesim güven endeksi biliyorsunuz son<br />

birkaç yılın en yüksek noktalarında dolaşıyor ve bunun içindir ki Türkiye’de istihdam artıyor,<br />

bunun içindir ki şirketlerimiz eleman almaya devam ediyor. Ama bu dış algının da düzelmesi<br />

önemli çünkü bu ilelebet böyle gitmez yani sürekli sürekli hadi 1 yıl dayandık, hadi 3 ay, 6 ay,<br />

1 yıl daha ama bunun içinde mutlaka adımlar atmak gerekiyor ve derinlere inip sorgulamak<br />

gerekiyor. Hem kendi politikalarımızı, hem bunun iletişimini mutlaka bu olumsuzluğu da<br />

dikkate alarak ele almamız gerekiyor. Aksi halde orta uzun vadede bunun etkisi olmaya<br />

başlayabilir Türkiye üzerinde ve son derece dikkatli olmamız gerekiyor.<br />

Ve nihayetinde bütün yine bu olumsuz tabloda kredi hacmi bu kadar artmasına rağmen,<br />

kredilerde artık yaşlanma olmasına rağmen çünkü işte son 4-5 yıldır bakıyorsunuz bu kadar<br />

hızlı kredi artışında yaşlanan kredi miktarı da artıyor. Böyle olmasına rağmen yine yüzde<br />

2.8’lik bir takibe geçme oranı aslında fena değil. Gerçi bu yüzde 2.8’in şimdi BDDK’mız bir<br />

çalışma yapıyor ya bunun ölçüm metodunu biraz daha rafine etmekte de fayda görüyoruz.<br />

Süreçlerden değil de gerçekten kredinin ve teminatın kalitesinden yola çıkan bir anlayışta<br />

belki gerekecek, ama nereden bakarsak bakalım bu alan çok şükür ciddi bir sorun alanı değil<br />

Türkiye’de.<br />

Bir başka önemli gelişme bankacılık sektörümüzde geçtiğimiz yıldan bu yana şöyle son<br />

1 yıla baktığımızda artık mevduat ve krediye baktığımızda kredinin toplamı mevduatı geçti.<br />

Toplam aktifler ekonomimizin büyüklüğünü geçti, kredilerde mevduatı geçti. Bu da ilk defa<br />

oluyor ve bu ne demek, demek ki bankalarımız artık mevduatın tamamını kredi olarak<br />

kullandırdığı gibi yabancı başka yeni tür kaynaklardan da artık kredi kullandırmaya başladı.<br />

Bu noktada tabii biraz ölçülü olmak gerekiyor yani kendi halkımızın mevduatı başka,<br />

dışarıdan gelen ve vadesi belli olan kaynak başka, yani ikisine aynı kalitede ve aynı güvenle<br />

bakamayız. Bunu da belki önümüzdeki dönemde düzenlemelerde biraz dikkate almak<br />

gerekecek. 1 yıl vadeli, 2 yıl vadeli, 3 yıl vadeli bir sendikasyon kredisi, 2 yıl vadeli bir tahvil<br />

ve özellikle yurt dışındansa bu. Biz hep söylüyoruz elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde<br />

bulunmaz. Likidite bolken, işler iyiyken gayet mutluyuz bankalarımız bir tahvil ihracı için<br />

çıkıyor, iki misli, üç misli talep geliyor. Hazine bir tahvil ihracına çıkıyor 7 misli, 8 misli talep<br />

geliyor gayet güzel. Ama öyle konjonktürler gelebilir ki onların vadesi dolduğunda tekrar roll<br />

etmeye çalıştığınızda o kadar kolay olmayabilir. Onun için dikkatli gitmek lazım ve mevduatın<br />

daha kaliteli bir kaynak olduğunu ama yurt dışından borçlanmaların da çok öyle sırtımızı<br />

dayayabileceğimiz bir kaynak olmadığını dikkate almamamız lazım.<br />

Değerli Konuklar,<br />

Son küresel kriz pek çok belki ders verdi bize ama özellikle politika yapıcılar açısından<br />

finansal istikrarın korunmasının her zaman en öncelikli amaçlardan birisi olduğunu da bize<br />

öğretti. Sadece mikro ölçekte bankalarımızı kapsayan düzenlemeler yeterli olmayabiliyor.<br />

Makro finansal risklerin de değerlendirilmesi ve bunlara ilişkin makro ihtiyati tedbirlerinde<br />

uygulanması finansal istikrarını sürdürebilmesi açısından elzem. Ve Türkiye şu anda aslında<br />

bu konuda pek çok ülkeye göre şöyle G-20’ye bile baktığımızda pek çok ülkeye göre oldukça<br />

ileri bir aşamada. Yani makro ihtiyati tedbirleri uygulamada ve sonuç almada artık örnek<br />

alınan bir ülke haline geldik. Türkiye’de şöyle bir trendlere baktığımızda tasarruf oranımızın<br />

düşük olduğu bir gerçek. Tüketim, hele hele ithalata dayanan tüketim, özellikle kolay kredi<br />

şartlarıyla da destekleniyorsa, belki bugün için herkesin mutlu olduğu bir tablo görüyoruz,<br />

ama orta uzun vadede riskler birikiyor. Tüketim, ithalata dayanan tüketim, hele lüks tüketim,<br />

insanlar tabii bunu yapabildikçe, o güce ulaşınca mutlu oluyor. Bankalarımız tüketici kredisi<br />

kullandırıyor, marjlar diğer kredilere göre daha iyi, bankalarımız mutlu oluyor. Sonuçta<br />

bakıyorsunuz hane halkı harcamasının büyüme geliyor, istihdam oluşuyor, biz Hükümet<br />

olarak bak yüksek büyüdük diyoruz, iyi bir büyüme oranı yakaladık diyoruz, Hükümet mutlu<br />

oluyor, dolayısıyla herkesin mutlu olduğu bir tablo çıkıyor bugün için. Ama orta-uzun vade<br />

22

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!