You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Bankacılar <strong>Dergi</strong>si<br />
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Sayın Mukim Öztekin:<br />
Sayın Başbakan Yardımcım, Sayın Bankalar Birliği Başkanım ve Değerli Katılımcılar.<br />
Öncelikle, herkesi saygıyla selamlıyorum. Bankalar Birliği Genel Kurulunun sektöre ve<br />
ülkemize faydalı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.<br />
Sayın Başbakan Yardımcım, Değerli Katılımcılar<br />
Bana ayrılan süre zarfında; öncelikle genel ekonomik konjonktür hakkında, daha sonra<br />
da bankacılık sektörümüz özelinde bazı değerlendirmelerde bulunacağım.<br />
Son bir yıl, hem küresel hem de ulusal piyasalar için ziyadesiyle dalgalı bir dönem<br />
olmuştur. 22 Mayıs 2013 tarihinde ABD Merkez Bankasının yakın gelecekte tahvil<br />
alımlarında azaltmaya gidileceğinin sinyallerini vermesi ile başlayan dalgalanma, tahvil<br />
alımlarının azaltılmaya başlanması ile ivme kazanmıştır. Kimileri, Türkiye gibi yabancı<br />
kaynak ihtiyacı nispeten yüksek olan bazı ülkeleri, bu süreç içerisinde "en kırılgan ülkeler"<br />
grubu olarak nitelendirmiştir.<br />
Hatırlanacağı üzere, ABD'de başlayıp bütün Dünyayı etkisi altına alan son küresel<br />
finansal krizden en az etkilenen ülkelerden birisi Türkiye olmuştu. Kriz süresince beklentilerin<br />
üzerinde bir performans gösteren Türkiye ekonomisi, bütün tarafların haklı takdirini<br />
kazanmıştı. Diğer taraftan, küresel ölçekli krizden başarı hikayesi ile çıkan Türkiye, 2013<br />
yılının ikinci yarısından itibaren "kendi krizi"ni yaşama tehlikesi ile baş başa kalmıştır. Bu<br />
dönemde ortaya çıkan dış şokun Türkiye ekonomisine etkisi, sürece paralel olarak yaratılan<br />
politik risk nedeniyle kat be kat artmıştır. Haliyle, dış ekonomik şok ile iç politik risk<br />
sarmalından en hızlı ve yüksek oranda etkilenen ekonomik birim finans sektörü olmuştur.<br />
Takdir olunur ki, bir toplum için kendi krizini yaşamak global krize nispeten çok daha<br />
maliyetlidir. Memnuniyetle ifade edebiliriz ki, günümüz itibarıyla bahse konu riskler büyük<br />
oranda minimize olmuştur. Kısa vadede ekonomik göstergelerin normal seyrine ve ekonomik<br />
yapısalların sağlıklı trendine dönmeleri beklenmektedir.<br />
Reel sektörün yabancı para yükümlülüklerine ve bunun üzerinden bankacılık<br />
sektörünün aktif kalitesinin önemli derecede gerileyeceğine yönelik beklentiler karşılık<br />
bulmamıştır. Aktif kalitesi açısından temel referans göstergesi konumunda olan takibe<br />
dönüşüm oranı oldukça düşük seviyededir. Ekonomik büyümenin çok zayıflayacağı ve bu<br />
yolla bankacılık sektörü aktif kalitesinin kötüleşeceği yönündeki tezlerin giderek anlamını<br />
yitireceğini düşünüyoruz.<br />
Diğer yandan, küresel gelişmelerin de Türkiye ve benzeri ülkelerdeki olumlu havayı<br />
destekler trende girdiğini söyleyebiliriz. Gelişmiş ülkelerde enflasyon oranlarının hedeflenenin<br />
çok altında seyretmesi, bu ülkelerde merkez bankalarını yeni politika arayışlarına itmektedir.<br />
Sayın Başbakan Yardımcım, Değerli Katılımcılar<br />
Ekonomimiz için hayati önem arz eden bankacılık sektörümüze ilişkin olarak öne çıkan<br />
hususlara kısaca değinmek istiyorum.<br />
i. Sektör büyüme trendini sürdürmektedir.<br />
Bankacılık sektörü büyüme trendini sürdürmektedir. Mart 2013’te 1,427 trilyon TL olan<br />
aktifler toplamı, Mart 2014’te 1,797 trilyon TL'ye ulaşmıştır. Nominal olarak son bir yılda<br />
yüzde 26 artan toplam aktiflerin, GSYH'ya oranı, yüzde 115'i geçmiştir.<br />
13