12.01.2015 Views

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TARİHİ ÇEVRENİN TARİHİ<br />

Osmanlıdan Günümüze Tarihi Çevre: Tavırlar-Düzenlemeler<br />

Emre Madran, Doç. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü, Restorasyon Yüksek Lisans Programı<br />

<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>nin Tarihsel Çevreyi<br />

ana tema olarak aldığı bu dosya, çoğunlukla ve<br />

doğal olarak güncel çalışmaları ve yaklaşımları ele<br />

alıyor. Bu çevreler günümüzden önceki dönemlerde<br />

de vardı ve değişik toplumlar bilinçli ya da bilinçsiz<br />

<strong>tarihi</strong> çevre ve onun girdileriyle ilgilendiler,<br />

ilgilenmeye zorunlu kılındılar.<br />

Aşağıda Osmanlı Devletinden günümüze süreç<br />

içerisinde, <strong>tarihi</strong> çevreye karşı takınılan tavırlar,<br />

onun korunması ve geliştirilmesi için yapılan düzenlemelere<br />

ilişkin notlar yer almaktadır. Amaç<br />

genel bir resim vermenin güncel çalışmalara bir<br />

altlık oluşturmanın ötesine geçmemektedir.<br />

Osmanlı toplumunun bugün kültür varlığı olarak<br />

nitelendirdiğimiz değerlere ilişkin olumlu ve<br />

olumsuz tavırları bulunmaktadır. Olumsuz tavırlar<br />

arasında “bilgisizlik” bilgisizlikten kaynaklanan<br />

“bilinçsizlik” bilinçsizliğin doğal sonucu olan “kayıtsızlık”,<br />

“dinsel bağnazlık”, “parasal kaynaklarda<br />

azalma ve finansman zorlukları” ile doğa ya da<br />

insan kökenli fiziksel etkenler” sayılabilir. Buna<br />

karşın “dinsel değer yargıları”, “yapıların eskilik<br />

değerleri” ile “kullanım değerleri”, <strong>koruma</strong>ya yönelik<br />

olumlu tavırlar olarak sıralanabilir.<br />

Aynı toplumun, yakın ya da uzak çevresindeki yapı,<br />

yapı grubu ve kentlere ilişkin bilgilenme düzeyinin<br />

de çok az olduğu söylenebilir. İslam’da klasik<br />

anlamda resmin yasak olması, bu alandaki gereksinmenin<br />

minyatürlerle karşılanmaya çalışılması<br />

bir belgeleme eksikliği yaratmıştır. Minyatür’ün<br />

yapı ve çevreyi yeteri kadar anlatamamasının yanısıra,<br />

çoğaltılıp çok sayıda kişiye dağıtılmaması,<br />

yaygın bir ilgi ve bunun sonucu bir bilincin oluşmamasının<br />

nedenleri arasındadır. Oysa 15. yüzyıldan<br />

başlayarak giderek artan bir ilgiye neden<br />

olan Osmanlı toprakları, birçok yabancı tarafından<br />

gravürler aracılığıyla görsel olarak belgelenmiş, bu<br />

belgeler yayın yoluyla çoğaltılarak, binlerce kilometre<br />

uzaktaki ülke haklarının İmparatorluktaki<br />

kültür varlıklarına ilişkin ayrıntılı ve doğru bilgi<br />

edinmesini sağlamıştır. Bu bilgi doğal olarak ilgiye<br />

yol açacak, ilk araştırma ve arkeolojik kazılara yön<br />

verecektir.<br />

Osmanlı Devletinde, vakıf kurumunun da çok<br />

önemli etkisiyle, <strong>koruma</strong> etkinlikleri büyük çoğunlukla<br />

yapı ölçeğinde gerçekleştiriliyordu. Tarihsel<br />

çevre ölçeğindeki eylemler oldukça azdır.<br />

Örneğin, Kanuni döneminde Mimarbaşı Sinan’a<br />

gönderilen bir hüküm ile özellikle anıt niteliğinde<br />

yapılarla sur duvarlarının yangından korunması<br />

için, bunlara bitişik ev yapılmaması, konut dokusu<br />

ile aralarında belirli uzaklıklar bırakılması da çeşitli<br />

hükümlerle ilgililere duyurularak gereğinin yapılması<br />

istenmiştir. İstanbul Surlarının yangından<br />

korunması için üzerinde ve bitişiğindeki evlerin<br />

yıktırılması, bir hana yapılan tehlikeli ahşap ekle-<br />

6<br />

dosya <strong>tarihi</strong> <strong>çevrede</strong> <strong>koruma</strong>: yaklaşımlar, uygulamalar-1

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!