12.01.2015 Views

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- kıyı ve ard alanının coğrafi bütünlüğü,<br />

- <strong>koruma</strong>da kültürel-doğal değerlerin birlikteliği,<br />

- kullanımda kamusallık ve kamu yararı.<br />

Kıyı alanlarının mekansal tanımı planlama çalışmaları<br />

için oldukça önemlidir. Nitekim yasada<br />

‘kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama<br />

yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur’<br />

denmektedir. Bu alanlara ilişkin; kıyı<br />

çizgisi, kıyı kenar çizgisi, kıyı ve sahil şeridinin<br />

mekansal tanımları yapılmıştır 9 . Kıyıların kullanım<br />

ilkeleri ve bu alanlarda gerçekleştirilecek yapılanma<br />

şartlarına ilişkin şu hükümler belirtilmiştir:<br />

“Kıyılar, Devlet’in hüküm ve tasavvufu altındadır;<br />

ve herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açıktır.<br />

Kıyılardan ve sahil şeritlerinden kullanımda öncelikle<br />

kamu yararı gözetilir. Bu kapsamda, buralarda<br />

hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel<br />

örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz”<br />

10 . Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair<br />

Yönetmelik’e göre sahil şeritlerinin derinliği, 100<br />

m. mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki<br />

ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal<br />

eşikler de dikkate alınarak belirlenir 11 . Kıyı kenar<br />

çizgisinden itibaren 50 metre genişliğindeki alan<br />

sahil şeridinin birinci bölümüdür. Bu alanlarda;<br />

sadece rekreatif amaçlı yeşil alan, çocuk bahçesi,<br />

gezinti alanları, dinlenme ve yaya yollarına ilişkin<br />

düzenlemeler yapılabilir. Sahil şeridinin ikinci<br />

bölümü sahil şeridinin birinci bölümünden sonra<br />

en az 50 metre genişliğinde olmak üzere belirlenmiştir.<br />

Bu alanlarda ise sadece Kanunun 8.inci<br />

maddesinde tanımlanan toplumun yararlanmasına<br />

açık günübirlik turizm yapı ve tesisleri, taşıt<br />

yolları, açık otoparklar, arıtma tesisleri, güvenlik<br />

yapıları vb. yapılabilir 12 . İlgili Yönetmelikte getirilen<br />

önemli bir hüküm de kısmi yapılaşmaya ilişkindir<br />

13 . Buna göre; 11 temmuz 1992 <strong>tarihi</strong>nden<br />

önce onaylanmış uygulama imar planı bulunan<br />

kentsel ve kırsal yerleşmelerde, turizm merkez ve<br />

alanlarındaki turizm amaçlı alanlar ile bu alanlardaki<br />

kentsel ve kırsal yerleşmelerde kısmen veya<br />

tamamen yapılaşma varsa onaylı imar planındaki<br />

sahil şeridi geçerlidir 14 .<br />

Yukarıda kısaca özetlenen hükümler incelendiğinde<br />

yasanın başında belirtilen ‘kıyıların doğal ve<br />

kültürel özelliklerinin bütüncül korunması’ amacının<br />

planlama kararlarının oluşturulma sürecinde<br />

yeteri kadar vurgulanmadığı; kıyılardaki yeni yapılaşma<br />

ilkelerinin belirlenmesinde <strong>tarihi</strong> ve kültürel<br />

çevrelerin özgün değerlerine ilişkin bir değerlendirme<br />

yapılmadığı görülmektedir. Nitekim daha<br />

sonraki yıllarda ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikle;<br />

“kıyıda kalıp 2863 sayılı Kültür ve Tabiat<br />

Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca tescil edilen<br />

yapılar korunur; bu yapıların kullanım kararları<br />

ve yapılaşma şartları, Kültür ve Tabiat Varlıkları<br />

Koruma Kurulu tarafından belirlenir ve uygulama<br />

imar plânları hazırlanırken bu kararlar esas alınır”<br />

denmektedir 15 . Böylece <strong>tarihi</strong> çevrelerde <strong>koruma</strong><br />

altına alınmış yapılara ilişkin planlama kararları<br />

bütüncül bir kıyı planlanmasından uzaklaşarak<br />

parsel bazında Koruma Kurulları tarafından verilecek<br />

kararlara veya Koruma Amaçlı İmar Planlarının<br />

hazırlanma sürecine bırakılmaktadır.<br />

Kıyıların korunması, kullanılması ve planlanmasına<br />

yönelik geliştirilecek kararlarda kıyıların mekansal<br />

tanımları oldukça önemlidir. Hukuk bilimi,<br />

kıyıların kullanım ve korunması konusunda yaşanan<br />

sorunlara çözüm olunması amacıyla getirilmiş<br />

yasal düzenlemelere altlık olacak şekilde tanımlama<br />

getirmektedir. Bu bağlamda; Kıyı Kanunu; kıyı<br />

alanı tanımını hukuksal bir yaklaşımla tek tip metrik<br />

bir bölgeleme (zoning) ile ele almaktadır. Dolayısıyla;<br />

kıyıların ard bölgeleri ile kurdukları topografik,<br />

jeomorfolojik ve ekolojik eşikler yeteri kadar<br />

dikkate alınmamaktadır 16 . Sahil şeridi tanımında<br />

genişliğin en az 100 m olduğu; doğal eşiklere ve<br />

gerisindeki kullanımlara göre daha da arttırılabileceği<br />

belirtilse de imar rantının en yüksek düzeyde<br />

olduğu kıyılarda bu hüküm pek uygulanmamıştır.<br />

Pek çok kıyı kenti örneğinde planlamadan sorumlu<br />

kurumlar tarafından sahil şeridi genişliklerinin<br />

genişletilmesi bir yana; yönetmelikte belirtilen<br />

kısmi yapılaşma şartını kullanarak yapı yaklaşma<br />

sınırlarını daha da düşürme çabasına girdikleri görülmektedir.<br />

Bu tür bir metrik kıyı tanımı yaklaşımı; kentsel<br />

gelişimlerini konumlandıkları kıyı alanının doğal<br />

ve topografik nitelik ve eşiklerine göre planlamış<br />

<strong>tarihi</strong> çevreleri olumsuz etkilemiştir. Doğrudan<br />

kıyı çizgisi üzerinde konumlanmış ya da önemli<br />

kısmı sahil şeridi içinde kalan <strong>tarihi</strong> çevrelerde<br />

zamanla yok olan kültür varlıklarının yerine dokunun<br />

sürekliliğini nasıl devam ettireceği konusu<br />

<strong>koruma</strong> ve kıyı mevzuatlarının uygulanması<br />

açısından çatışmalara neden olmaktadır. Benzer<br />

şekilde; Kekova-Kaleköy yerleşimi örneğinde olduğu<br />

gibi geleneksel küçük bir sahil kasabasının<br />

birden fazla <strong>koruma</strong> statüsü altına alınması (özel<br />

çevre <strong>koruma</strong>, arkeolojik ve doğal sit alanı gibi) ve<br />

tamamının sahil şeridi içinde kalması, yerleşimde<br />

hayatın durma noktasına gelmesine sebep olmakta;<br />

altyapı ihtiyacı, yapı onarımı ve tadilatları veya<br />

yeni ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkan talep-<br />

32<br />

dosya <strong>tarihi</strong> <strong>çevrede</strong> <strong>koruma</strong>: yaklaşımlar, uygulamalar-1

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!