Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Dosya 14.1: tarihi çevrede koruma - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Bunların dışında, devletin, mal sahiplerine onarım<br />
için parasal ve teknik yardım yapması ve onlara<br />
çeşitli parasal bağışıklıklar tanıması da çağdaş yaklaşımlar<br />
olarak değerlendirilmelidir.<br />
Yasanın tüm bu olumlulukları, onun etkin olarak<br />
kullanılmasına yetmemiştir. Çünkü yasa, yeterli<br />
kuramsal, parasal ve örgütsel alt yapı oluşturulmadan<br />
çıkartılmış, “istimin arkadan gelmesi” beklenmiştir.<br />
Bir başka deyişle, 1973 yılının <strong>koruma</strong> bürokrasisi,<br />
bu yasanın öngördüğü yeni etkinlikleri<br />
ivedilikle ve gerektiği biçimde uygulayacak deneyim,<br />
bilgi birikimi, uzmanlaşma, bütçe olanakları<br />
ve yönetsel yapıya sahip değildi.<br />
1960’lı yıllardan önce, <strong>tarihi</strong> ve geleneksel çevrenin,<br />
tüm öğeleriyle bir bütün olarak korunması<br />
ve geliştirilmesine ilişkin örgütlü ve kuralları<br />
belirlenmiş bir çabadan bahsetmek olası değildir.<br />
İstanbul’da 1958 yılında, İmar Müdürlüğüne<br />
bağlı olarak bir “Eski Eserler Bürosu” kurulması<br />
ve planlamayla <strong>koruma</strong> arasındaki ilişkiyi kurması<br />
öngörülmüşse de, bu husus, tekil bir girişim olarak<br />
kalmıştır. Giderek artan sayıda düzenlenmeye<br />
başlayan imar planları ise, tek tek eserleri koruyan<br />
ve kimi hallerde etraflarını yeşil alanla çevreleyen<br />
bir anlayışla oluşturulmaktadır. Unutulmamalıdır<br />
ki, bu yıllarda, geleneksel kentsel dokuyu oluşturan<br />
geleneksel konutlar henüz <strong>koruma</strong> gündeminde<br />
yer almamaktadır. Korunanlar anıtsal yapılar<br />
ve büyük programlı (köşk, kasır vb.) sivil mimarlık<br />
örnekleridir. Kimi imar planlarında ise, doğal<br />
elemanları, kent panoramalarını ve çeşitli siluet<br />
değerlerini önemseyen çabalar görülmektedir. Erzurum,<br />
Sivas, Kastamonu ve Urfa İmar planlarında,<br />
korunması gerekli sokak, meydan ve cephe tanımları<br />
getirilmiş, belli bölgeler “Protokol Alanı”<br />
ilan edilmiştir. Bu yaklaşımların genellikle mevcut<br />
durumu <strong>koruma</strong>yı öngörmesi, gelişme ve işlevsel<br />
yenileme gibi müdahalelerden uzak kalması, “pasif<br />
<strong>koruma</strong> “ anlayışının bir ürünü olmaktadır.<br />
1970’li yıllardan sonra bir diğer gelişme, çevre<br />
ölçeğindeki <strong>koruma</strong>yı etkilemiştir. Bu da, kıyı beldelerimizde<br />
giderek artan turizm etkinlikleridir.<br />
Önceleri tek tek yapıları ele alarak onarıp yeni<br />
işlevlerde kullanmayı amaçlayan bu sektör, daha<br />
sonra, kent ve kasabalarımızın tarihsel/geleneksel<br />
değerlerinin de bir turizm ögesi olduğunu görmüş,<br />
yapılacak onarımların ve işlevsel dönüşümlerin,<br />
çevreyle beraber düşünülmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.<br />
Bodrum ‘da izlenen planlama çalışmaları<br />
bu yeni yaklaşımın bir ürünüdür.<br />
1973 yılında 1710 sayılı yasanın “SİT” tanımını<br />
getirmesi ve <strong>koruma</strong>nın gerektirmesi halinde imar<br />
planlarının değişebileceği hükmünü içermesi,<br />
imar planlarındaki <strong>koruma</strong> vurgusunun giderek<br />
çoğalmasını öngörmüştür. Bu husus, kamu kuruluşlarında<br />
yeni düzenlemeler yapılmasını gerektirmiştir.<br />
Bu düzenlemeler, iki zorlayıcı nedenle<br />
oluşmuştur. Bunlardan ilki, GEEAYK’ın sadece<br />
anıtsal yapıların değil, sivil mimarlık örneklerinin<br />
korunmasının da aynı önemde olduğuna ilişkin<br />
kararları ve bu kararlara dayalı olarak İmar Planlarının<br />
yapımından sorumlu İller Bankası’nın, Kültür<br />
Bakanlığından daha kapsamlı ve ayrıntılı bilgi<br />
istemesidir. İkinci etken ise 1970’li yılların ikinci<br />
yarısında Turizm ve Tanıtma Bakanlığınca başlatılan<br />
ve özellikle kıyı alanlarını kapsayan “Turizm<br />
Planlaması” çalışmalarıdır. İlk gurupta kentsel<br />
değerlerin belgelenmesi ağırlık kazanırken, ikinci<br />
gurupta, arkeolojik ve doğal sitlerin de belgelenmesi<br />
istenmektedir. Bu iki talep ve 1975 yılında<br />
gerçekleştirilen “Avrupa Mimari Miras Yılı” etkinlikleri<br />
ve bu etkinlikler sonucunda kabul edilen<br />
“Amsterdam Deklarasyonu”nda belirlenen<br />
ilkeler, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü<br />
bünyesinde, “Tespit ve Tescil” ve “Koruma Planlaması”<br />
birimlerinin kurulmasını gerektirmiştir.<br />
Bu nedenle, 1975 yılı, Türkiye’de programlı, belli<br />
amaçlara yönelik ve kuralları konmuş bir envanter<br />
çalışmasının başlangıç yılı olarak kabul edilebilir.<br />
1980’li yıllardan sonra, belgeleme çalışmalarına<br />
ağırlık verilmiş ve bu çalışmalar sonucunda belirlenen<br />
yapı ve alanlarla ilgili bilgiler, imar planlama<br />
hizmetlerinde kullanılmak için, başta İller Bankası<br />
olmak üzere, ilgili kuruluşlara verilmiştir. Ancak,<br />
gerek 1710 gerekse 2863 sayılı yasalarda, “Koruma<br />
İmar Planı” tanımının olması, bu tanımın gerektirdiği<br />
değişik teknik ve süreçlerin etkin olarak<br />
kullanılması anlamına gelmemiştir. Öyle ki, “Koruma<br />
Amaçlı İmar Planları”nın yapımına ilişkin<br />
ilk teknik şartname, Kültür Bakanlığı tarafından<br />
1990 yılında hazırlanabilmiş, yine salt bu amaca<br />
yönelik planların Bakanlık eliyle yaptırılması da<br />
yine aynı yıl sağlanabilmiştir. Bu durum, 1973 yılında<br />
genel tanımı verilen plan yapım kurallarının<br />
17 yıl sonra belirlenebildiğini göstermektedir.<br />
Koruma planlamasının yeni bir olgu olması, kurallarının<br />
belirlenmesi için çeşitli girişimlerde bulunulmasını<br />
gerektirmiştir.1983 yılında gerçekleştirilen<br />
“Koruma Planlaması Semineri”nde, bu konuda,<br />
şu temel saptama ve önerilere yer verilmiştir:<br />
• Koruma’nın, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmenin<br />
önemli bir faktörü olduğu benimsenmelidir.<br />
Sürdürülebilir kalkınma, bu hususun<br />
kabulü ve doğal ve kültürel kaynakların gele-<br />
14<br />
dosya <strong>tarihi</strong> <strong>çevrede</strong> <strong>koruma</strong>: yaklaşımlar, uygulamalar-1