40 donemcalismaraporu_film-tek sayfa-opt - Mimarlar Odası Ankara ...

Krizin derinleşmesi ile giderek açığa çıkan bu dinamiklerin kimi yerde örgütsüz, kimi
yerde var olan örgütlülüğü aşarak toplumsal bir hareket haline gelmesi,
önümüzdeki dönemin önemli gelişmelerini oluşturacak potansiyeli de beraberinde
taşımaktadır.
Neoliberalizmin temellerinden sarsıldığı bu kriz döneminin en büyük dezavantajı ise, kuşkusuz, toplumsal
muhalefetin kazanım sağlayabileceğine olan inancın aşınmışlığı ve bunun yarattığı kaderci boyun eğme
halidir. Daha iyi ve adil bir dünyanın imkânlılığına dair inancın eksikliği, örgütlü mücadelelerin gücünü de
zayıflatmış, “yüzyılın krizi” böylesi bir inançsızlık - boş vermişlik - örgütsüzlük sarmalı içinde karşılanmıştır.
Modern yaşantının bireylere, kendi toplumsal kaderlerini belirleyebilmeleri için sunduğu bir araç olan
örgütlülük, kayıtsızlığın etkisi altında zayıflamış bulunmaktadır. Oysa ekonomik krizin toplumsal etkileri,
sermayenin neoliberal kazanımlarından taviz vermeme eğilimi sonucu giderek yakıcılaşmakta; toplumun
çeşitli kesimleri yarı-örgütlü ve yarı-kendiliğinden tepkilerle okyanusta yolunu kaybetmiş amaçsız seslerini
yükseltmektedir.
Böylesi dönemlerde topluma umut oluşturacak, toparlayıcı, birleştirici bir siyasal hareketin olamayışı, ister
istemez sivil inisiyatiflerin, demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının toplumcu çizgilerini öne
çıkartmaktadır.
Hükümetin yıllardır izlediği tek seslilik, kadrolaşma, yerel yönetimlerdeki benmerkezcilikleri, rejim tartışmaları,
yargı'ya medya'ya ve kısaca kendi politikalarına karşı çıkan tüm yapılanmalara yönelik demokratik haklara
yapılan müdahale ve yok etme politikaları krizle birlikte daha da derinleşmiştir.
2009 yerel yönetimler seçim sürecinde, Başbakanın Mimarlar Odası'nı hedef alan konuşmaları bu müdahale
süreçlerinin giderek keskinleşeceğinin de göstergeleriydi.
Müdahale süreçleri hızla faşizan bir yönetim anlayışına doğru evirilmektedir. Hakların arandığı ve dirençlerin
yaşandığı son günler önümüzdeki dönemde, teslim alınmaya çalışılan yargı ve meslek odalarının hak arayışları
karşısında gerginliklere çatışmalara neden olacak sürecinde başlangıcıdır.
AKP Hükümetinin hedefi bu toplumu,
bu yaşamı ve geleceği teslim almaktır.
Teslim alamadığı durumlarda yasal düzenlemelerle parçalayarak
dağıtma süreçleri gündeme getirilmektedir.
Bugün Eczacıların yaşadıkları tamda bu sürecin tezahürüdür. Sağlık alanında yenilik olarak sunulan özel
hastanelerdeki muayene süreci, kamu kaynaklarının yandaş özel hastanelere akıtılmasından başka bir şey
değildir. Sistemin tıkandığı noktada ilaç ödemlerinde eczacılarla yaşanan gerginlik tamda böyle bir
4