Sultanbeyli Bir Yaşam - gerçek medya gazetesi

Gazetemiz;
Anadolu Yakasý
Gazeteciler Derneði
Üyesidir
Haftalýk
Bölge Gazeteniz
23 OCAK 2013
• YIL: 9 • SAYI: 282
0216. 398 88 83 - 0542. 524 65 64
www.gercekmedya.com
gercekmedya@gercekmedya.com
Sul tan bey li Be le di ye si yap mýþ
ol du ðu çev re dü zen le me le ri ne
bir ye ni si ni daha ek le di. Þeh rin
mer ke zi ne ya kýn olan ve hal kýn yo -
ðun ola rak kul lan dý ðý Yu nus Em re
Par ký ve Mey da ný ye ni le nen yü zü y -
le Sul tan bey li li le rin hiz me ti ne su -
nu lu yor.
Kent Mey da ný'na al ter na tif
Son yýl lar da ya pý lan çev re dü zen -
le me si ya tý rým la rý ile es te tik gö rü -
nüm lü park ve mey dan la ra ka vu þan
Sul tan bey li'de ye ni bir mey dan daha
ya pýl dý. Kent Mey da ný, Me ci di ye
Ma hal le si Uzun de re Mey da ný ve Ab -
dur rah man Ga zi Ca mi Mey da ný'nýn
ar dýn dan, þim di de Yu nus Em re Par -
ký ye ni len di ve es ki gö rün tü sün den
kur tu la rak, il çe hal ký na ye ni bir ya -
þam ala ný ha li ne gel di. Park, ko nu -
mu iti ba riy le Kent Mey da ný'na al ter -
Sultanbeyli Bir Yaþam
Alanýna Daha Kavuþuyor
Sultanbeyli Belediyesi vatandaþlarýn sosyal yaþam alanlarýný çeþitlendirmek adýna bir dizi
çalýþma yapýyor. Kent Meydaný'na yakýnlýðý sebebiyle halkýn yoðun olarak kullandýðý
Yunus Emre Parký ve Meydaný yeni görüntüsüyle Sultanbeylililerin kullanýmýna sunuluyor.
na tif ol ma özel li ði ta þý yor.
En gel li va tan daþ lar unu tul ma dý
Ya pý lan ça lýþ may la ta ma men ye -
ni le nen Yu nus Em re Par ký ve Mey -
da ný, gö ren le ri ken di ne hay ran bý -
ra ký yor. Ýçin de çocuk lar için oyun
kon sol la rý ve va tan daþ lar için din -
len me alan la rý nýn ya nýn da spor
yap mak is te yen ler için eg zer siz
alet le ri bu lu nu yor. Üs te lik tüm bu
ya pý lan lar ta ma men en gel li va tan -
daþ lar dü þü nü le rek ta sar lan dý.Hem
eg zer siz alet le ri, hem de oyun
kon sol la rý en gel li va tan daþ la rýn
kul la ný mý na uy gun.
Di ðer park lar dan bir çok no kta da
ay rý lan Yu nus Em re Par ký ve Mey -
da ný'nda týp ký Ab dur rah man Ga zi
Ca mii önün de ol du ðu gi bi bas ký
be ton kul la nýl dý. Çift kat lý oyun
grup la rýy la dik kat çe ken park, Os -
man lý Çeþ me si ve ay dýn lat ma la rýy -
la es te tik bir gö rü nü me sa hip.
24 Ocak'ta açý lý yor
Meh met Akif Ma hal le si, Ku ran
Kur su Cad de si, Ulu Ca mii ya nýn -
da ki Yu nus Em re Par ký ve Mey da -
ný'nýn açý lý þý 24 Ocak gü nü, sa at
16.00'da, Be le di ye Baþ ka ný Hü se -
yin Kes kin ta ra fýn dan ger çek leþ ti -
ri le cek.
Memur-Sen'den “Özgürlük Ýçin On Milyon imza”
Eðitim-Bir-Sen Ýstanbul 4 no'lu þube baþkanlýðý Sultanbeyli kent meydanýnda bir imza standý kurarak Özgürlük
Ýçin On Milyon imza kampanyasýný Sultanbeyli'de de baþlattý.
Tüm yurt ta 10 mil yon im za için stand lar açýl dý ðý ný
belirten Eðitim-Bir-Sen Ýstanbul 4 no'lu þube baþkaný
Talat Yavuz, Sultanbeyli kent meydanýndaki imza
standýnýn açýlýþ töreninde bir de açýklama yaptý.
Yavuz, açýklamasýnda; "Memur Sen olarak bugün
"Özgürlük Ýçin On Milyon imza" kampanyamýzýn
Sultanbeyli standýný açmak için toplanmýþ
bulunuyoruz. Bugün, ülkemizin bütün illerinde,
insan onuruna yakýþmayan kýyafet dayatmasýna
karþý baþlattýðýmýz mücadele, imza kampanyamýzla
halkýmýzýn desteðine sunulmaktadýr. Bu haklý
mücadelemiz, halkýmýzýn vicdanýnda yer bulmakta
ve büyük destek görmektedir.
Bugün hala, "Kamu Kurum ve Kuruluþlarýnda
Çalýþan Personelin Kýlýk ve Kýyafetine Dair Yönetmelikteki
akla zarar kurallar durmakta, devlet memurlarýna
adeta üniformalý asker muamelesi yapýlmaktadýr.
Ense týraþý, sakal, favori, býyýk, týrnak
uzunluðu ile ilgilenen, çalýþanlarýn kot ve benzeri
pantolon giyemeyeceði hükmünü içeren, inancý
gereði baþýný örtme ihtiyacý duyan ve tercihinden
dolayý saygý duyulmasý gereken kadýn çalýþanlara
baþörtüsü yasaðý getiren darbe döneminin ürünü,
çaðdýþý yönetmeliðin deðiþtirilmesini istiyoruz.
Öðrencilerin kýlýk ve kýyafet yönetmeliði deðiþmiþ,
tek tipçilikten vazgeçilmiþken, kamu çalýþanlarýnýn saçýyla,
býyýðýyla, ense týraþýyla, favorisiyle, pantolonunun kumaþýyla
ilgilenilmesini kesinlikle doðru bulmuyoruz.
Ülkemizde 1930 yýlýnda seçme, 1934 yýlýnda seçilme
hakký verilen kadýnlarýn 2013 yýlýnda hala ne giyeceklerine
karar verme haklan yok. Þiddetle mücadele
konusunda kampanyalar baþlatan devlet, ne yazýk ki
en büyük þiddeti, baþörtüsü yasaðýyla kadýnlara kendisi
uygulamaktadýr. Baþarýyý, geliþmeyi ve deðiþimi zihinsel
bir süreç olmaktan ziyade dýþ görünüþe endeksleyen
bu çarpýk bakýþ açýsýnýn tedavülden kalkma
zamaný gelmiþ ve geçmektedir. 05’TE
Bölgenin En Ýstikrarlý Gazetesi
Gerçek Medya Her Hafta
Baský ve abonelerine PDF mail
daðýtýmýyla 18.000 adet tiraja ulaþýyor
onbinlerce kiþi tarafýndan okunuyor!
Memleket Sevdalýsý
Tevfik Ýleri
Ümraniye'de Anýldý
Ümraniye Belediyesi'nin düzenlediði, Baþbakan
Yardýmcýsý Bülent Arýnç'ýn da katýldýðý, Ahmet
Tevfik ileri'yi anma gecesinde, memleket sevdalýsý
örnek siyasetçi anýldý.
Üm ra ni ye Be le di ye si'nin
dü zen le di ði Mem le ket sev da lý -
sý Ah met Tev fik Ýle ri'yi an ma
ge ce si Üm ra ni ye Be le di ye si Ni -
kah Sa ra yý'nda ya pýl dý. Üm ra -
ni ye Be le di ye Baþ ka ný Ha san
Can'ýn ev sa hip li ðin de dü zen -
le nen pro gra ma T.C. Baþ ba kan
Yar dým cý sý Bü lent Arýnç, Prof.
Dr. Sa det tin Ök ten, FP Ýs tan -
bul Es ki Mil let ve ki li Kül tür Es -
ki Ba ka ný Ýs mail Kah ra man, Ýs -
tan bul Mil let ve ki li Mih ri mah
Bel ma Sa týr, DP Ýs tan bul Es ki
Mil let ve ki li Ra sim Ci nis li,
RTÜK Baþ ka ný Da vut Dur sun,
Üm ra ni ye Kay ma ka mý Mus ta fa
Çek, Üm ra ni ye Em ni yet Mü -
dü rü Adem Öz türk, Ah met
Tev fik Ýle ri'nin oð lu Ca hid Ýle ri
ve Ýle ri Ai le si, Üm ra ni ye Ak
Par ti Ýl çe Baþ ka ný Öz türk Oran,
Sul tan bey li Be le di ye Baþ ka ný
Hü se yin Kes kin, Fa tih Sul tan
Meh met Üni ver si te si Rek tö rü
Prof. Dr. Þe rif Ali Te ka lan, Sa -
man yo lu Ya yýn Gru bu Ge nel
Mü dü rü Hi da yet Ka ra ca, pro -
gram mo de ra tö rü Sa dýk Yal sý -
zu çan lar, Üm ra ni ye Be le di ye
Baþ kan Yar dým cý la rý, Ya zar Fa -
tih Çýt lak, bir çok aka de mis yen,
Ýl Ge nel Mec lis üye le ri, Mec lis
üye le ri, muh tar lar, STK'lar ve
va tan daþ lar ka týl dý. Ah met
Tev fik Ýle ri'nin ha ya tý ný an la -
tan bir ser gi nin ar dýn dan Ku -
ran Ti la ve ti ile baþ la yan pro -
gram, si ne viz yon gös te ri mi ile
de vam et ti.
CAN; "ZA TI MUH TE RE MÝ,
BEL KÝ HAK ET TÝ ÐÝ KA DAR
OL MA SA BÝ LE GÖN LÜ -
MÜZ DEN FA TÝ HA LAR LA VE
RAH MET NÝ YAZ LA RI ÝLE
YAD EDÝ YO RUZ "
Pro gram da söz alan Üm ra -
ni ye Be le di ye Baþ ka ný Ha san
Can, önem li bir pro gram ol du -
ðu nu dü þü nü yo rum. Biz yap tý -
ðý mýz için de ðil, iþ ti rak eden
ko nuk lar için de ðil ama Tür ki -
ye için ger çek ten ta rih sa y fa -
sýn da müs tesna bir yer tut muþ
bir za tý muh te re mi, bel ki hak
et ti ði ka dar ol ma sa bi le gön lü -
müz den Fa ti ha lar la ve rah met
ni yaz la rý ile yad edi yo ruz, me -
ka ný cen net ol sun. 05’TE

2 güncel
21-31 Ocak 2013
Sultanbeyli’den giden yardımlar
Suriye halkına umut oldu!
Sultanbeyli’den yola çıkan son yardım TIR’ı ile birlikte önce Kilis sonrasında ise Suriye’ye
geçen fotoğraf sanatçısı Gökhan Begen, izlenimlerini ve Suriye içerisinde objektiflerine
yansıyan kareleri GERÇEK VİZYON ile paylaştı. Sultanbeyli’den giden yardım malzemelerinin
kendileri kontrolünde dağıtıldığını söyleyen Begen: ‘Sultanbeyli’den Suriye halkına
götürdüğümüz her bir yardım malzemesi insanlara umut oldu’ dedi.
B
egen şöyle devam etti; “Sultanbeyli
halkının bizlere teslim ettiği yardım
malzemelerini önce Kilis’te bulunan İHH
deposuna indirdik. Daha sonra Esad askerleri
tarafından kurşunlanan kamyon ve
kamyonetler depoya yanaşarak malzemeleri
almaya başladı. Kamyon ve Kamyonetlere
yüklenen yardım malzemeleri ile birlikte
bende Suriye içerisine girdim. Araçla
geçtiğimiz yollar bomboştu. Sokakta kolay
kolay kimseyi göremiyorduk. Sadece özgürlük
mücadelesi veren askerlerle, mücahitlerle
karşılaşıyorduk. İçeriye malzeme
götürdüğümüz aracın sahibi adeta ölüm
şerbeti içmiş vaziyette. Elinden silahı hiç
düşmüyor. Araç kullanırken bile bir el direksiyonda
bir el silah tutuyor. Bindiğimiz
araç Esed askerleri tarafından defalarca
taranmış. Arabada cam diye bir şey
kalmamış. Çoğu yeri delik deşik. Poşetlerle
kırık camların yeri kapatılmış. Ama o haliyle
bile araç özgürlük mücadelesi veren insanlara
yardım taşıyabiliyor. İçerisi tam bir virane.
Esed’in askerleri karada savaşamadığı için
uçaklarla bombalama yapıyor. Sizler de
izlemişsinizdir Üniversite bombalandı. O
bombalama yapılırken 400 veya 500 metre
gerideydik. Ölümden döndük. Uçak gittikten
sonra ölen ve can çekişen insanları
fotoğraflayabildim. İnşallah Sultanbeyli’ye
geldiğimde gördüklerimi ve yaşadıklarımı
daha detaylı olarak GERÇEK VİZYON
okurları için kaleme alacağım.
Ben isterseniz buranın genel durumundan
sizlere biraz söz edeyim. Savaşta hiçbir
zaman ölü ve yaralı sayısı net olarak verilemez.
Direnişten bu yana yaklaşık 2 yıl
geçti. İlk günden bu yana 70 bine yakın kişi
katledildi, yaklaşık 100 bin kişi kayıp ayrıca
300 bin kişi de hapishanelerde kötü
muamelelere maruz kalmaktadır. Yaklaşık
130 bin mülteci çadır kentlerde yaşıyor ve
bu rakam her geçen gün artıyor. 1 milyona
yakın kişi ise çeşitli ülkelere göç etmek
zorunda kalmıştır. Bölgede açlık, susuzluk
var. Çadır kentlerde insanlar kalabalık bir
şekilde çadırlarda kalıyorlar. Bu bölgede
IHH günde 3 defa yemek dağıtıyor. Sokaklarda
hijyen hiçbir şekilde yok. Çocuklara
çocuk bezi lazım.
Suriye içinde durum daha da kötü. Esed
havadan bombalıyor. Fakat içeride muhalifler
hem savaşıyorlar hem de halka
yardımcı olmaya çalışıyorlar. İçeride durum
kötü. Şanslı aileler buldukları jeneratörleri
kullanıyorlar. Elektrik, su yok. Fırın yok.
Muhalifler sadece un istiyorlar. Kendi
imkanlarıyla fırınlar kurup halka ekmek
dağıtmaya çalışıyorlar. 3 yaşındaki çocuk
bile sizi görünce tekbir getiriyor. Sınırdan
her gün onlarca yaralı geliyor. Bu insanların
buralarda ilaca ihtiyaçları var. Direnişçilerin
%90’ı Müslümanlar. Savaşla birlikte Müslüman
olmayanların İslam’a bakışları,
Müslümanım diyenlerin ise bilinç ve bakış
açıları değişmeye başlamış.
Buradan Türkiye’ye bakınca, geneline yakın
insanlarda Suriye’ye karşı büyük bir ilgisizlik
var. Arakan için toplanan para maalesef
bir buçuk yıldır Suriye için
toplanamamıştır. İnsanlar neden Suriye
konusunda sessizler. Bizler Suriye meselesi
hakkında entelektüel konuşmalar içerisinde
boğulup kaldık. Oradaki insanların neler
yaşadıkları hakkında bir bilgimiz yok.
Oturduğumuz yerden konuşuyoruz.
Suriye’de neye ihtiyaçları olduğunu
sorduğumuzda, dua etmemizi istiyorlar.
Suriye gündemini kermes, konferans vb.
faaliyetlerle sıcak tutmalıyız. Aramızda
sınırların olması bizi kardeşlik hukukundan
uzak tutamaz. Kardeşliğin sınırı olamaz.
Elimizden geleni yapmalıyız. Burada ölen
her bir Müslüman’dan Türkiye’deki Müslümanlar
da sorumludur.”
Sultanbeyli Halkı
Ahmet Selçuk İlkan’la coştu
İstanbul, Sultanbeyli ilçesinde 19 Ocak 2013
Cumartesi günü Şair Ahmet Selçuk İlkan ve
Özel Orkestrası “Ölümsüz Şarkıların Unutulmaz
Şairi” başlığı ile bir konser verdi.
S
anat Yönetmeni Vedat Küçükbingöl
tarafından düzenlenen konser Sultanbeyli
halkına keyif dolu bir gece
yaşattı. İş adamı ve halk müziği
sanatçısı Yılmaz Aydemir’in büyük
desteği ilegerçekleştirilen konser,
Sultanbeyli Muhsin Yazıcıoğlu
Kültür Merkezi’nde yapıldı. Ahmet
Selçuk İlkan ve Özel Orkestarası’na
Sultanbeyli halkı yoğun ilgi gösterdi.
Sultanbeyli Belediyesi’nin mekan
sponsorluğunu yaptığı konsere
Avrupa Göz Hastanesi, Mahtaroğlu
Et, Şirin Grup Sigorta, Java Gençlik
Giyim, Koçlar Pide Salonları,
Sayanlar Alüminyum, Astelkom,
Ensarioğlu Galeri, Samet Metal,
Çözüm Dergisi Dershaneleri, Mega
Söve ve İzolasyon ile Çağdaş
İnşaat sponsor oldular. Programın
açılış konuşmasını yapan Sanat
Yönetmeni Vedat Küçükbingöl
etkinliğe katkıda bulunan kişikurum
ve misafirlere teşekkür
konuşması ile başlayarak
Belediyenin etkinliğe yeterince
destek vermediğine işaret etti.
Konuşmasının devamında Sancaktepe
Belediye Başkanı Sayın İsmail
Erdem’e gönderdikleri çelenkten
dolayı teşekkürlerini ileten Küçükbingöl,
yoğun alkışlar altında duayen
şair Ahmet Selçuk İlkan’ı
sahneye davet etti. Birbirinden
değerli şiirlerini seslendiren Ahmet
Selçuk İlkan ve Özel Orkestrası izleyicileri
hem duygulandırdı, hem
ağlattı hem de güldürerek
eğlendirdi. Yılmaz Aydemir’i sahneye
davet eden usta şair Sultanbeyli’de
mükemmel bir sesin
izleyicilerle buluşmasını sağladı.
Aydemir seslendirdiği parçalarla
izleyicilerden yoğun alkış aldı.
Etkinlik Şair Ahmet Selçuk İlkan ve
Özel Orkestrası’nın dakikalarca
ayakta alkışlanması ile sona erdi.

23 OCAK 2013 HABER
HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA
03

04 HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA HABER
23 OCAK 2013
Y›l : 9 Say›: 282
‹mtiyaz Sahibi ve Yaz› ‹þleri Müdürü
ÖMER FARUK GERÇEK
Genel Yay›n ve Reklam Koordinatörü
HAKAN ERDEM
F. Kurumsal Tanýtým ve Müþteri Temsilcisi
ÞÜKRÜ KAYA
F. Reklam ve Tanýtým Sorumlularý
HARUN ÇETÝN
HASAN TAÞKIN - MEHMET SOLMAZ
Genel Yay›n ve Hukuk Dan›þmanlar›
AV. MEHMET TOPKAYA - AV. OKTAY TOPKAYA
Tasarým
GERÇEK MEDYA
Ulaþým
EKREM ERDEM
Dað›t›m Sorumlusu
HASAN TAÞKIN
Mehmet Akif Ersoy Mah. Cami Cad. 8/1 Sultanbeyli / ‹STANBUL
(0216) 496 44 79 - (0542) 524 65 64
(0216) 379 07 08 - (0532) 484 43 86
www.gercekmedya.com
gercekmedya@gercekmedya.com
Bask›: GERÇEK VÝZYON GAZETESÝ BASKI TESÝSLERÝ
A. Gazi Mah. Ferah Cad. Ýpekyolu Sk. No: 9 Sultanbeyli / ‹STANBUL
Yay›n Türü: Yerel Süreli - Bask› Tarihi: 23.01.2013
Gazetemiz bas›n ahlak kurallar›na uymaya söz vermiþtir.
Köþe yaz›lar›ndan doðan hukuki sorumluluk yazarlara aittir.
*Tanýtým amacýyla ücretsizdir

23 OCAK 2013 GÜNDEM
HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA 05

06 HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA YORUM
23 OCAK 2013
Ülke gündemi her hýzlýca deðiþiyor. Ben çok güncel
þeyler yazmýyorum. Siyasi konulardan oldukça uzak
durmaya çalýþýyorum ve kimsenin hakkýna girmemeye
gayret gösteriyorum. Geçtiðimiz dünlerde bir dostumla
sohbet ediyorduk. Hoca sen hiç siyasi bir yazý yamýyorsun,
gündeme dair bir sözün yok mu senin dedi. Ben bu iþlerden
çekiniyorum(bilmeden birilerinin hakkýna girmekten)
o yüzden uzak duruyorum dedim.
Mesela ne düþünüyorsun bu günlerdeki
açýlýmlarla alakalý dedi. Ben
ilk baþlarda anlamam azlýktan geldim,
alakasýz cevaplar verdim geçiþtirmeye
çalýþtým. Sadece çok istiyorsan
bir iki kelime edeyim dedim ve
konuya bir giriþ yaptým. Ýþin hangi
boyutlara geleceðini bildiðimden,
kendi tepkilerimi de iþi büyüteceðinden
korkumla kýsa kesme kararýyla
baþladým. Bir soru sorabilir miyim
dedim. Tabi sor dedi. Çocuklarýndan
birisinin ölüm haberini alman
sende ne etki yapar dedim; hayatým
kararýr dedi ve o anda yüzünün rengi deðiþti. Neden
sordun diye ani bir atak yaptý. Bak kardeþ diye baþladým ve
o þehit olan yavrularýn anne/babalarý da senin gibi hayatlarý
kararýyor. Birilerini gerilla, hak savunucusu diye kandýrýp
yavrularýmýzýn kaný ve canlarýna kýydýrýrlarken; birileri
silah satýyor, birileri de tarým yapýlacak alanlara uyuþturucu
ve nevilerini ekiyor. Kaybeden hep bizler oluyoruz, canýmýzý
ve malýmýzý elimizden alýyorlar. Þehit olanla þehit
eden ayný köyden, bu nasýl anlayýþ diyor anneler/babalar.
Bu ülke dün kurulan kabile ülkesi deðil, Fransa'da öldürülen
üç pkkli kadýn için benim dostumdur diyor Fransa
cumhurbaþkaný. Bu nasýl bir diyalog, bu nasýl bir iþbirliði,
anlaþýlmayacak kadar kolay denklem, bunun hiç bilinmeyeni
yok, iki kere iki cevabý kadar kolay. Bunlarý kimlerin
kurduðu, kimlerin beslediði aþikâre belli ve bizler taþeronluðunu
yapýyoruz o kadar. Bu kargaþada birileri silah, birileri
de uyuþturucu satarak köþk ve villalarýnda þýmarýk
çocuklarýna zevklerin nasýl daha kallavisini yaþatma peþinde.
Ölen pkkli çocuðun annesi ya da babasý vekillerinden
birine siz niye ölmüyorsunuz diye sorduðunda buna kaç
kiþi he yahu neden bunlarýn çocuklarý ölmüyor diye sormamýþtý,
öyle geçiþtirilip gittiler. Ayrýntýlar detaylarda gizlidir
diye bir yazý okumuþtum, baþtan bir þey anlamasam
da aradan zaman geçince bayaðý öyle olduðunu anladým
ve bizim kaçýrdýðýmýz bu sanýrým demiþtim.
Bizim çocuklarýmýzda deðerli, bizim analarýmýzda/babalarýmýzda
deðerli, onlarý kimsenin hakir görmeye, aðlatmaya
hakký yok. Birilerinin hizipleri yüzünden, birilerinin
egolarý yüzünden benim caným yansýn istemiyorum. Hakkýn
rýzasýný kazanacaksam, sonunda ebedi mutluluðumu
saðlayacak amel varsa, sonrasý ve geçici acýlar umurumda
bile deðil. Bizi ayrý, gayrý durumlara düþürüp; kendileri ayný
masalarda keyif çatanlara fýrsat vermeyelim derim. Doðruyu
anlayan, doðru yerde olanlara olalým dilek ve temennisiyle,
kalýn huzur ve saðlýcakla.
KAYA
KILIÇ
kilic_kaya29@mynet.com
Gündeme Dair
Kürt meselesi Türkiye'nin Batý sorunu mu, Doðu sorunu mu, yoksa aile içi kavgasý mý
Deðerli Dostlar,
Bir sorun var ortada. Ekranlarda
sürekli ayný kliþeler üzerinden
tartýþýlýyor, köþelerde ayný bakýþ
açýlarýyla yazýlýyor.
Kürt meselesi Türkiye'nin doðu sorunu
mu, yoksa aile içi kavgasý mý
Kendi sorunlarýmýza
Batý'nýn
gözüyle
bakýnca sorun
çözülebilecekken
çözümsüzleþiyor.
Batý'nýn
ulusalcý man-
isadogan2212@yahoo.de
týðýný nasýl
olup da hiç
ÝSA
elekten geçirmeden
kabul
DOÐAN
etmiþiz, mantýðýmýza
yerleþtirmiþiz
Bence öncelikle cevaplamamýz gereken
sorular kendimizle alakalý
olanlardýr, Kürtlerle alakalý olanlar
deðil.1000 yýllýk bir anlayýþý bir kaç
yýl içerisinde deðiþtirmeye kalkýþmanýn
mirasýdýr bugünkü sorunlarýmýz.
Sadece Kürtler ile ilgili deðil
tüm bölge ile ilgili sorunlarýmýzda
da bu ani deðiþimin sonuçlarýný
görebilirsiniz.
Bu tezimi açýlamaya çalýþayým:
Batý'da 19 yy'da milliyetçilik üzerine
devletler politika güderlerken
Batý devletlerinin hepsinde tek
uluslu topluluklar zaten egemendi.
Yani Fransa'da Fransýzlar, Prusya'da
Almanlar, Ýlgiltere'de imparatorluk
olmasýna raðmen sadece
Ýngilizler tek ve egemen uluslardý.
Oysa Osmanlý çok uluslu bir imparatorluktu
ve de içerisindeki
uluslar baský ile deðil gönüllükle
bir aradaydýlar. Bu nedenle Türkçülük
deðil Osmanlýcýlýk ortak
Hoca bir gün komþusundan
ödünç bir kazan ister. Ýþini bitirdikten
sonra kazanýn içine bir
tencere koyup komþusuna götürür.
Komþu, tencereyi
görünce:
- Hoca bu nedir
böyle
- Sorma komþu
kazan gebeymiþ.
Anlayacaðýn senin
kazan doðurdu.
Bu duruma sevinen
adam kazaný
tencereyle
VEDAT
ÞÝÞMAN
beraber alýr.
Bir zaman sonra
Hoca, ayný
komþusundan kazanýný gene ister.
Aradan epey zaman geçer; fakat bu
sefer Hoca kazaný geri vermez. Sonunda
komþusu Hoca'nýn evine gidip
kazaný ister. Hoca, üzgün bir
paydaydý. Milliyetçilik akýmýnýn
Osmanlý üzerindeki etkileri Osmanlý
imparatorluðunun parçalanmasýyla
sonuçlandý. Ýmparatorluk
parçalanmýþtý ama devletin insana
bakýþ açýsý parçalanmamalýydý.
Ama Batý'nýn tek tipçi ulusalcý
bakýþ açýsýný birebir kopyalanýp içimizdeki
farklýlýklar görmezden gelindi.
Oysa Kürt'ü Türk'e baðlayan
þey kaþý ve gözü deðil "Ýnsan odaklý
anlayýþý"dýr. Batýlý olalým derken
doðululuðumuzu kaybettik. Bugün
ise doðululuðumuzu yeniden diriltmeye,
canlandýrmaya çalýþýyoruz.
Kýsacasý, aslýmýzý terk ettiðimizin
bedelidir bugün yaþadýðýmýz sorunlar.
Biz Batý'dan hiç olmadýðý kadar
farklý ýrk ve kültürlere açýk bir millet
iken, Batý bize özerkliði dayatýyor.
Oysa bize özerkliði ve insan
haklarýný dayatanlar ne derece baþka
ulus ve kültürlere açýklar düþünmek
lazým
Batý, geçmiþte Osmanlýyý parçalarken
ne yaptýysa bugün de ayný taktikleri
uyguluyor. Ýnsan haklarýndan
tutun, yasal deðiþiklilere kadar
her alanda tanzimatý ve ýslahat fermanlarý
sanki yeniden yaþamýyor
muyuz
Bu yüzden Kürt sorununa tarihsel
baðlamda bakarken Batý'nýn 19
yy'daki bakýþ açýsýyla bakarsak aslýnda
sorunun hem nedenini hem
de çözümünü görebilirsiniz.
Tanýdýðýnýz yaþlý bir insaný düþünün.
Bu insan hayatýnýn son bir kaç
yýlýnda hiç olmadýðý kadar farklý tavýr
ve anlayýþa sahip olursa garipsemez
misiniz
Ýþte bizde olan da tam da bu: 1000
yýllýk Selçuklu ve Osmanlý ile devam
eden birlikteliðin çimentosunu
Cumhuriyetle beraber aniden
Doðduðuna inanýyorsun da, Öldüðüne mi inanmýyorsun
deðiþtirivermiþiz. Ulusal bir devlet
olmak adýna çocukluðumuzu,
gençliðimizi, tüm mazimizi silip atmýþýz.
Bizim bu tarihi tutarsýzlýðýmýz
bugünün sorunlarýnýn temelini
oluþturuyor.
Türkiye, kýsa tarihsel kesintilere
ve sapmalara raðmen ana yolundan
þaþmayan köklü devlet geleneðine
sahiptir. Ýnsan yaþýna göre
uzun bir süre olan aksaklýklar tarihsel
çizelgede çok kýsa zamanlardýr.
Bu nedenle bize tuzak kuranlarýn
tuzaklarýnýn þeceresini bilecek
kadar hafýzamýz ve bilgimiz var.
Bizi bölgenin diðer istikrarsýz devletleri
gibi görüp deðerlendirenlerin
planlarý ve hesaplarý bu yüzden
tutmayacaktýr. Çünkü bizim tarihe
dayanan güçlü filtremiz var.
Neden bu kadar tarihsel analiz
yaptým
Neden sürekli Batý'yý sorunun
merkezine koyuyorum
Çünkü bugün gördüklerimizi tarihsel
arka planýný bilmeden deðerlendirirsek
sorunu sakat anlamýþ
oluruz. Sorunun baþlangýç zamanýndan
bugüne paralel bir anlayýþ
geliþtirilmelidir. Yani dededen
baþlayýp toruna kadar sorunun
güncellemesini yapmalýyýz. Yoksa
sadece bugünle bakýp deðerlendirmek
sorunlarý günübirlik geçiþtirmek
olur.
Umarým aklýnýzda bir kývýlcým
uyandýrabilmiþimdir.
---------------------------------
Deðerli Dostlar
Türkiye'nin her bölgesinde AVM
çýlgýnlýðý baþladý. Sultanbeyli'de de
1 adet olan AVM sayýsý yakýn zamanda
daha da çoðalacak. Kurtköy
ve Sultabeyli - Sancaktepe bölgesinde
çok sayýda AVM var ve sayýlarý
gittikçe de artýyor.
AVM kültürü nereden geliyor
þekilde:
- Aah komþum, baþýnýz sað olsun,
kazan sizlere ömür…
- Aman Hoca'm ne diyorsun Hiç
kazan ölür mü
- A komþucuðum, kazanýn doðurduðuna
inandýn da öldüðüne mi
inanmýyorsun
Nasrettin Hoca bizim toplumumuzun
hem sosyoloji kuramcýsý hem
de uygulamacýsýdýr. Kendimi Hocanýn
manevi talebesi kabul ederek,
toplumda gördüðüm aksaklýklarý
hocanýn yöntemlerini kullanarak
bertaraf etmeye çalýþýyorum.
5216 sayýlý Büyükþehir belediyesi
kanunu ve 2006 tarih ve 29199 sayýlý
yönetmelik yürürlüðe girmeden
önce bir sorunu tespit ettikten sonra
çözüm önerisini hazýrlayýp, il
müdürlüklerinden onay aldýktan
sonra, üst yazý ile Valilik üzerinden
uygulama aþamasýna geçilebiliyordu.
Ancak söz konusu yasal deðiþikliklerden
sonra bütün yetkiler
ÝBB 'de toplandý. Ýþleyiþ mekanizmasý
eskisinden geriye gitti.
Örnekler: Göztepe Köprüsü ile
Çakmak Köprüsü arasýnda Akdeniz
Caddesi üzerinden ÝBB ulaþým
planlama Müdürlüðü'nün Havaray
ve demir yolu projesi bulunmaktadýr.
Hadi diyorum madem buradaki
yolcu potansiyelini kabul ettiniz.
Buraya bir ÝETT hattý açýn da yolcu
rahat etsin.
-O zaman olmaz. Neymiþ ben bilimsel
çalýþma yapmamýþým.
Altunizade Kýsýklý arasýndaki yolcu
trafiðini rahatlatmak için uzun
mesafeli ÝETT araçlarýnýn tünelden
geçirilmesini önerdim. Kavþak
kolu yapýlýnca düzelecek dediler
düzelmedi. Zor zahmet lütfettiler
metrobüs yaya geçidine
geçici durak koydular. Metro ile
yolcunun Kýsýklý Caddesinin altýndan
geçeceðine inanýyorlar.
Batý kültürü mü
Hayýr, tam olarak Batý kültürü deðil.
Çünkü Batý'da daha çok yaya
yollu cadde ve sokak þeklinde (Ýstiklal
caddesi gibi ) alýþ veriþ kültürü
var. Fransa'da ve Almanya'da
böyle. AVM'ler aslýnda bizim gibi
kapitalist sistemi tam hazýmlayamamýþ
ülkelerde yaygýn. Çin, Hindistan,
Rusya ve Balkan ülkeleri
buna örnektir. AVM'ler Ýnsanlarýn
tüm ihtiyaçlarýný bir arada saðlarken
ayný zamanda cafcaflý görselliðiyle
daha da fazla tüketmeyi
amaçlar. Yani tüketim toplumuna
ait bir kültürdür aslýnda AVM'ler.
Sosyalleþmemizin yeni trendi oldular.
Artýk sahile veya doða manzaralý
mekanlara deðil AVM'lere
gitmek sosyalleþmenin ve eðlenmenin
mekanlarý oldular.
Sanýrým tüketim anlamýnda Batý'dan
tüketim anlamýnda geri kalmýþlýðýmýzý
bu þekilde hýzlý olarak
telafi ediyoruz.
Kredi kartlarýnýn bu kadar kolay
daðýtýldýðý bir ülkede AVM'lerin
yaygýnlaþmasý da elbette normaldir.
Aslýnda benim sorgulamak istediðim
þey, AVM'lerin sosyolojik etkilerinin
nasýl olduðudur. AVM'ler
Batý kültürünün özenti mekanlarýdýr.
Ýçinde baþka, dýþýnda baþka hayatlar
yaþarsýnýz. Ýçinde Hamburger
yer, kola içer ve bütçenizin dýþýnda
alýþveriþ yaparsýnýz. Dýþýnda
ise kendi gerçeðinize dönersiniz.
Yarýn Sultanbeyli'nin tüketim imkanlarý
açýsýndan Etiler'den farký
kalmayacak. Tüketen ama düþünmeyen
bir toplum haline geliyoruz.
Üstelik tam da düþünmeye yeni
baþlamýþken.
Harcama kültürünüz genel kültürünüz
olmasýn!
Saðlýcakla kalýn.
ÝETT aracý ile tünelden geçmesine
inanamýyorlar.
Kadýköy Meydanýnýn yayalaþtýrýlmasý
ve sirkülasyon düzenlemesi
için bir öneri paketi hazýrlayýp. 6-7
sene uðraþýp yetkili kurumlara sundum.
Kabul ettirdim. Kadýköy Metrosu
hizmete açýlýnca uygulanacaðýna
söz verdiler. Gün gelip çattý.
Uygulamadýlar. Yeni bir müdürlük
kurdular. Bütün çalýþmayý yeniden
yapmam gerekiyor.
Alemdað Caddesi ile Tavukçu Yolu
arasýnda bulunan Nato yolu üzerinden
Dudulu Organize sanayi
Bölgesine giden bir ÝETT hattý açýlmasýný
önerdim. Kabul ettiler, uygulamadýlar.
Mükerrer hatlarýn hatalý sollamaya
ve verim düþüklüðüne sebep olduðunu
tespit ettim. Sayýþtay'dan inceleme
talep ettim. Sayýþtay Kanunu'na
tabi olmadýðýný öðrendim.
Okuyucularýma saygýlarýmla.

21-31 Ocak 2013
güncel 7
METİN HASIRCI
metinhasirciii@gmail.com
Çok uzun zamandan beri TRT1’de oynamakta
olan ve yazımıza başlık olmuş
bulunan, ülkemizin asgari müştereki
olan vatanseverliğin, bayrak ve sancak
sevgisinin ihmal edilmiş güzel
hissiyatlarına kazandırdığı ivmeyi, bu
dizide emeği olan herkesin ortak
başarısı olarak nitelendirirken, ülkemizin
karşı karşıya kaldığı bölün,
parçalayın ve yok edin talimatı vermiş
bulunan insanlığın kanseri olan zihniyet,
bu dizinin yayına girmesinden
sonra her hafta milletimizin efkârı
umûmiyesinde, Hakk’a, dine, vatana,
insaniyete, şanlı maziye gönül veren
bir anlayışa aracı oldu. Bu dizinin üç
yılı aşan devamı boyunca ülkemizde bu
vatana kast edenlerin asırlarca İslam
dininin geniş şemsiyesinde ırkçılık
rüzgarlarına kendilerini kaptırmayan
ezici çoğunluğu aksettiren mü’minler
topluluğunun, az fakat müessir zümre
Kürtçülük ve Türkçülük yapmak
suretiyle dış düşmanlara alet oldular.
Bu Kürtçü ve Türkçülerin şeceresine
gidildiğinde görülen, bunların Türk,
Kürt ve İslam dışı kimselerin hüviyeti
olarak karşımıza çıktığını görürüz. Bu
bölücülük harekatına en iyi çare;
Allah(c.c)ün yarattığının fıtratına
koyduğu hayrın yanında, şerrin
karşısında olma özelliğini,
hareketlendirme istikametinde aranan,
çareler arasında bulunan ve yapımı
gerçekleştirilen, yazımıza konu olan
Sakarya/Fırat dizi filmi, çok büyük bir
boşluğu müspetle doldurmağa muvaffak
olan bir çalışma olmuştur. Bu
dizideki rol sahipleri üzerlerine düşeni
sanatkar olarak en güzel şekilde yerine
getirmişler, birlik ve beraberliğimizin
yeniden ihyasında olumlu yaklaşımlar
sergilemişlerdir.
Sinema san’atının toplum yönlendirmesi
istikametindeki müspet
olarak veya menfi olarak te’siri nin
inkârı gayri kabildir. Ecnebi ve yerli
filmler arasında her ne kadar ağır
basan filmler menfi olmakla birlikte,
müsbet olanlarının kişide meydana
getirdiği elektriklenmeye devamı için
bu filmlerin sayısının ziyadeleşmesi
temennimiz olmalıdır diye
düşünüyorum. Film ve sinema
dünyası; Osmanlı devleti hayatına Sultan
2. Abdülhamid Han tarafından
1896’ da fotoğrafçılıktan sonra ciddiyetle
ele alınmıştır. Padişahın 1897
Osmanlı-Yunan savaşının filme çekilmesi
emri verdiği bilinmektedir.
Türklerden Fuad Uzkınay’ın bu ekip de
bulunduğu istikametinde adı geçiyorsa
da,1888 doğumlu merhum Uzkınay'ın
o zaman dokuz yaşında olduğu göz
önüne alınırsa bu ihtimal biraz azalıyor
gibiyse de, asla olamaz diye bir iddia
da ileri sürülemez.
Nitekim Merhum Uzkınay’ın aşağıya
aldığımız kısa biyografisi şöyledir:
"Fuat Uzkınay (d. 1888 - İstanbul, ö.
29 Mart 1956 - İstanbul) İlk Türk
TARiH ve iNSAN
TV1’DE SAKARYA FIRAT DİZİSİ
Sinemacısı: İlk ve orta öğre nimini İstanbul'da
yaptı. İstanbul Sultanisi'ni
bitirdikten sonra İstanbul Dar ül Fünun'un
fizik-kimya bölümüne girdi.
Türkiye'de Sinemaya olan ilginin
artmasıyla birlikte Uzkınay'ın da dikkatini
çeken sinema sanatı, onun dahiliye
müdürlüğü yaptığı okulda öğrencilere
sinemayı tanıtan ve öğreten dersler
vermesine gerekçe oldu.
Şehzadebaşı'nda Milli Sinema adı verilen
ve daha sonra "Ali Efendi
Sineması" adını alanilk Türk
sinemasının 19 Mart 1914 tarihinde
açılmasında Uzkınay'ın büyük emeği
geçmiştir. Türkiye'de sinemayı halka ilk
tanıtan Sigmund Weinberg'den sinema
oyna tıcısının kullanılmasını öğrendi.
Askerliğini yaparken 14 Kasım 1914
Cumartesi günü Ayastefanos't aki (
Yeşilköy)Rus Abidesi'nin(1878 'de
Rusların yaptırdığı zafer abidesi)
yıkılışını 150 metrelik fil me çekerek,
Türk sinemasında ilk kez film çeken
kişi oldu. Bir yıl sonra (1915) Harbiye
Nazırı Enver Paşa'nın emriyle Merkez
Ordu Sinema Dairesi (MOSD) kurulunca,
Türkiye'de sinemayı tanıtma
konusunda büyük katkıları olan-
Sigmund Weinberg de bu kurumun
başına getirilir. Yardımcısı da Fuat
Uzkınay'dır. 1916'da MOSD'un başına
getirildi. Almanya'da filmcilik
konusunda eğitim gördü. İlk konulu
film olan Himmet Ağa'nın İzdivacı adlı
filmi büyük zorluklarla bitirebildi. Ordudan
1954'te emekli olan Fuat Uzkınay,
1956'da öldü. Ankara'da bulunan Kara
Kuvvetleri Foto Film Merkezi'nin bir
stüdyosuna hizmetlerinden dolayı
Uzkınay'ın adı verilmiştir.
Bu biyografi; işin içine Fuad Bey merhum
karışıncaya kadar filmcilik işlerini
dışarıdan getirttiğimiz ihtisas sahiplerine
yaptırdığımızı haber veriyor. Demek
ki; bahse konu Osmanlı-Yunan savaşını
bu ihtisas sahipleri çekmiş olmalı. Bir
de şunu hatırlatalım ki, İstanbul’un
fethi filmi 1952’de ilk çekilişinde sinemaya
soğuk bakan yaşları yarım asrı
aşmış baba ve dedelerimizi sinemalara
koşturmuştu. Öte nice kimseler;
kızlarını evlendirirken, damat beyi bir
kenara çekip, aman oğlum, senden rica
ederim, kızımı sinemaya götürme
istirhamında bulunurdu. Şimdi o
sinema filmi, televizyon dizisi dejenerasyon
getirdiği gibi mevzu iyi seçilince
maneviyat, kardeşlik, beraberlik
getiriyor. Doktorun bıçağı şifaya vesile
olur da, zalimin bıçağının cinayet aleti
olması gibi... Senaryo sahibi
Çobanoğlu’nu zikretmeden geçemiyorum,
her bir emek sahibini tebrikten
sonra ona da gönülleri bu senaryonuz
ile milli ve manevi çizgide buluşturan
gayretinize müteşekkirim. Bu tür diziler
geleceğimiz için pek elzemdir, hayatidir.
Ülkeyi bu anlayış içinde tutmaya
hizmet edecek demonstrasyonlara
devam, derim. Fiemanilah.
Bu haber Sultanbeyli’nin başını çok ağırtacak!
Sultanbeyli Devlet Hastanesi’nde
işten çıkartma skandalı
U
Sultanbeyli Devlet Hastanesi’nde çalışan ve taşeron şirketlere bağlı olarak çalışan ve sayıları 100’ü geçen personel
toplu halde ve mağdur edilerek işten çıkartıldı. İşten çıkartılan Personel arasında Sağlık memuru, Röntgen teknisyeni,
Laborant, Anestezi elemanı ve Hemşire gibi branşlarda çalışanlar var. İşten çıkarılan personel işsiz kalmanın yanı sıra
sosyal hakları ve maaşlarını da alamadıkları için mağdur edildiklerini belirtiyorlar. İddiaya göre, hastane yönetimi alınan
bir kararla taşeron şirketlerde çalışan işçiler için işten çıkartma kararı aldı ve bu uygulama 2012 sonunda apar topar
uygulamaya konuldu. İlk olarak 64 kişi işten çıkarıldı. Bu sayıya bir ay içinde yaklaşık 50 kişinin daha ilave edileceği ve
işten çıkarılan personel sayısının 100’ü geçeceği belirtiliyor.
ÖZEL
HABER
Habersiz kapı dışarı edildik!
ygulamada birçok kişinin mağdur
olduğunu belirten personel temsilcileri,
gazetemize yaptığı açıklamada,
“geçtiğimiz günlerde aniden işten
çıkartıldık. Bize işten çıkartılırken de herhangi
bir yazılı duyuru da yapılmadı.
Personelin işten çıkartılması olayının
neden kişilere tebliğ edilmediğini
sorguladığımızda, Hastane yönetimi, yazılı
bildirimi size taşeron şirket vermesi
gerekiyor diyor. Şirket’e sorduğumuzda ise
hastane yönetimi size bilgi vermeliydi
diyor” dediler.
Son maaşlarını da alamadılar
Personel, ayrıca yıllardır sosyal haklarımız
da verilmedi. Her yıl da sürekli şirketler
değiştirilerek bizi oradan oraya aktardılar.
Bir de birçok şirket var. Hastane personeli
birçok şirket üzerinden çalıştırılıyor. Hepsinin
uygulaması da birbirinde farklı diyor.
Personelin bir diğer mağduriyeti de son
maaşlarının ödenmemiş olması. Personel
hem işten apar topar çıkartılıp hem de
maaşlarını alamayınca harekete geçerek ilgili
şirkete “maaşlarımızı niye ödemiyorsunuz”
dediğinde ise şirket yetkililerinin
“hastane bize sizin maaş paralarınızı eksik
yatırdı” biz de onun için ödemedik
cevabını almış.
Şirket SSK primi bahanesini de
öne sürüyor
Şirketin ilginç bir bahanesi de SGK primleri
meselesi. İddiaya göre şirket yetkilileri
“biz aslında sizin sigorta primlerinizi asgari
ücretten yatırmalıydık ama yüksek
yatırdık. Alacağınız maaşları bunlara sayın
ve bizden maaş talep etmeyin” şeklinde
bir cevap vermiş.
Şirket yetkililerinin, personele “bu sebeple
ve hastanenin eksik ödeme yapması sebebiyle
biz sizin maaşınızı kesinlikle
yatırmayacağız” dediği de iddialar
arasında.
Başhekim Dalkılıç ile görüştüler
Hastanede işten çıkartılan personel dün
bir araya gelerek Başhekimle görüşmek
istedi. Basın mensuplarının da bulunduğu
bir grup personel başhekimlik binasında
şikayetlerini iletmek üzere başhekim ve
hastane yöneticisi Çağrı Dalkılıç ile
görüştü. Dalkılıç görüşmeye basın
mensuplarını almadı.
Başhekim teminatları bozup
maaşları ödeyecek iddiası
Görüşmeden çıkan personel temsilcileri
ise Başhekim Dalkılıç’ın dosyaları
incelediğini belirttiğini, suçlamaları kabul
etmediğini ve şirketlerin üzerine attığını
belirterek, işe geri adam almayacaklarını
fakat maaşları ödemeyen şirketlerin bu tutumunu
devam ettirmesi halinde, ilgili
şirketlerin içerdeki teminatlarını yakarak,
personelin maaşlarını 10 gün sonra
ödeyebileceklerini kendilerine söylediğini
belirttiler. Öte yandan, iddialar, Başhekim
Dalkılıç’ın basın mensuplarını kabul etmemesi
sebebiyle kendisine sorulamadı.
SULTANBEYLi’DEN YURDUN
DÖRT BiR YANINA KiTAP DESTEĞi
“Kitap buluştursun bizi” sloganıyla büyük bir sosyal sorumluluk projesine imza atan Sultanbeyli Belediyesi,
topladığı kitapları Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırmaya başladı. Ülke sınırları dışına dahi kampanya çerçevesinde
yardım yapan Sultanbeyli, Makedonya’da kurulan bir kütüphaneye de bağışta bulundu.
İ
lçede yapılan eğitim yatırımlarına her geçen
gün bir yenisini ekleyen Sultanbeyli
Belediyesi, başlatmış olduğu kitap toplama
kampanyasıyla Sultanbeyli’yle Türkiye’nin dört
bir yanındaki okullar arasında bağlar kurdu.
İlçe genelindekikitap kumbaralarında ve Aydos
Kütüphanesi’nde toplanan yüzlerce kitap, Manisa’dan
Hakkâri’ye, Gaziantep’ten Makedonya’ya
kadarbirçok ilde ve ülkedeihtiyaç
sahibi okullara gönderildi.
Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem
veren Sultanbeyli Belediyesi, bu anlayışla
yapmış olduğu çalışmalarına tüm hızıyla
devam ediyor. Eğitim yatırımlarında son zamanlarda
çalışmalarına hız katan ilçe, ülke
genelinde ihtiyaç sahiplerini de
unutmadı.Aralık ayında başlayan kitap toplama
kampanyası çerçevesinde tüm Sultanbeylililerden
evlerindeki fazla kitapları bağışlamaları
istendi. İlçe halkının yoğun ilgi gösterdiği
kampanya ile toplanan kitapları ise vakit kaybetmeden
ihtiyaç sahibi okullara göndererek
kitaplarla gönül köprüleri kurdu.
Kitaplarla kurulan köprüler
Kampanya aracılığıyla toplanan kitaplar ülkenin
değişik yerlerine gönderiliyor. Şimdiye kadar
Manisa’nın Salihli ilçesinde bulunan Salihli
Anadolu Ticaret Lisesi, Bursa’da gönüllü
Osmanlıca dersi veren Bayram Zorlu,
Gaziantep’te bulunan Işıklı İlköğretim Okulu,
Erzincan Üniversitesi gibi Türkiye’nin çeşitli illerinde
bulunan okullara gönderilen kitaplarla
kütüphaneler kuruldu. Kampanya çerçevesinde
Hakkari Şemdinli’de eğitim veren İMKB Lisesi
öğrencilerine de üniversiteye hazırlık kitapları
gönderildi.
Kampanya sadece bu illerle sınırlı kalmadı ve
Makedonya’ya kadar uzandı. Sebahattin Zaim
Üniversitesinin, Makedonya’nın İştip kentinde,
Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılan
Hamidiye Medresesinde kuracağı kütüphaneye
de destek verildi. Kampanya çerçevesinde
toplanan ve Aydos Kütüphanesi’nin zengin
kaynaklarındançok sayıda kitap medreseye
gönderildi. Öte yandan belediye, Sultanbeyli’deki
ihtiyaç sahibi okulları da ihmal etmiyor.
Talep olması durumunda okullara
kütüphane kurulması konusunda yardımcı olan
belediye, bu kampanya çerçevesinde de kitap
desteğini sürdürdü. Belediye, Hüsnü Özyeğin
Lisesi, Şehit Öğretmen Hamit Sütmenİlkokulu,
Akşemsettin İlkokulu gibi çeşitli okulların
kütüphanelerine kitap desteği verdi.
Toplanan Kitaplar Onarılıyor
Toplanan kitaplarıntalebe ve ihtiyaca uygun
gönderilmesi ve amacına ulaşması için önce
okullardaki müdür ve öğretmenlerle iletişime
geçiliyor. Alınan bilgilere göre hazırlanan kitaplar,
gönderilmeden önce Aydos Kütüphanesi
yetkilileri tarafından önce titizlikle tasnif
ediliyor. Ardından yetkililer onarıma ihtiyacı
olan kitapları onarıyor, temizliyor ve gerekli durumlarda
ciltleme işlemine gönderiyor. Bu
çalışmaların ardından yenilenmiş kitaplar,
ihtiyaç sahiplerine kargo yoluyla hızla
ulaştırılıyor.
Kitap toplama kampanyası uzun bir süre daha
devam edecek. Kentin çeşitli yerlerinde ve
Aydos Kütüphanesi’nde kurulan kitap toplama
noktaları bunun için bağışlanacak kitapları
bekliyor.

21-31 Ocak 2013
güncel 7
METİN HASIRCI
metinhasirciii@gmail.com
Çok uzun zamandan beri TRT1’de oynamakta
olan ve yazımıza başlık olmuş
bulunan, ülkemizin asgari müştereki
olan vatanseverliğin, bayrak ve sancak
sevgisinin ihmal edilmiş güzel
hissiyatlarına kazandırdığı ivmeyi, bu
dizide emeği olan herkesin ortak
başarısı olarak nitelendirirken, ülkemizin
karşı karşıya kaldığı bölün,
parçalayın ve yok edin talimatı vermiş
bulunan insanlığın kanseri olan zihniyet,
bu dizinin yayına girmesinden
sonra her hafta milletimizin efkârı
umûmiyesinde, Hakk’a, dine, vatana,
insaniyete, şanlı maziye gönül veren
bir anlayışa aracı oldu. Bu dizinin üç
yılı aşan devamı boyunca ülkemizde bu
vatana kast edenlerin asırlarca İslam
dininin geniş şemsiyesinde ırkçılık
rüzgarlarına kendilerini kaptırmayan
ezici çoğunluğu aksettiren mü’minler
topluluğunun, az fakat müessir zümre
Kürtçülük ve Türkçülük yapmak
suretiyle dış düşmanlara alet oldular.
Bu Kürtçü ve Türkçülerin şeceresine
gidildiğinde görülen, bunların Türk,
Kürt ve İslam dışı kimselerin hüviyeti
olarak karşımıza çıktığını görürüz. Bu
bölücülük harekatına en iyi çare;
Allah(c.c)ün yarattığının fıtratına
koyduğu hayrın yanında, şerrin
karşısında olma özelliğini,
hareketlendirme istikametinde aranan,
çareler arasında bulunan ve yapımı
gerçekleştirilen, yazımıza konu olan
Sakarya/Fırat dizi filmi, çok büyük bir
boşluğu müspetle doldurmağa muvaffak
olan bir çalışma olmuştur. Bu
dizideki rol sahipleri üzerlerine düşeni
sanatkar olarak en güzel şekilde yerine
getirmişler, birlik ve beraberliğimizin
yeniden ihyasında olumlu yaklaşımlar
sergilemişlerdir.
Sinema san’atının toplum yönlendirmesi
istikametindeki müspet
olarak veya menfi olarak te’siri nin
inkârı gayri kabildir. Ecnebi ve yerli
filmler arasında her ne kadar ağır
basan filmler menfi olmakla birlikte,
müsbet olanlarının kişide meydana
getirdiği elektriklenmeye devamı için
bu filmlerin sayısının ziyadeleşmesi
temennimiz olmalıdır diye
düşünüyorum. Film ve sinema
dünyası; Osmanlı devleti hayatına Sultan
2. Abdülhamid Han tarafından
1896’ da fotoğrafçılıktan sonra ciddiyetle
ele alınmıştır. Padişahın 1897
Osmanlı-Yunan savaşının filme çekilmesi
emri verdiği bilinmektedir.
Türklerden Fuad Uzkınay’ın bu ekip de
bulunduğu istikametinde adı geçiyorsa
da,1888 doğumlu merhum Uzkınay'ın
o zaman dokuz yaşında olduğu göz
önüne alınırsa bu ihtimal biraz azalıyor
gibiyse de, asla olamaz diye bir iddia
da ileri sürülemez.
Nitekim Merhum Uzkınay’ın aşağıya
aldığımız kısa biyografisi şöyledir:
"Fuat Uzkınay (d. 1888 - İstanbul, ö.
29 Mart 1956 - İstanbul) İlk Türk
TARiH ve iNSAN
TV1’DE SAKARYA FIRAT DİZİSİ
Sinemacısı: İlk ve orta öğre nimini İstanbul'da
yaptı. İstanbul Sultanisi'ni
bitirdikten sonra İstanbul Dar ül Fünun'un
fizik-kimya bölümüne girdi.
Türkiye'de Sinemaya olan ilginin
artmasıyla birlikte Uzkınay'ın da dikkatini
çeken sinema sanatı, onun dahiliye
müdürlüğü yaptığı okulda öğrencilere
sinemayı tanıtan ve öğreten dersler
vermesine gerekçe oldu.
Şehzadebaşı'nda Milli Sinema adı verilen
ve daha sonra "Ali Efendi
Sineması" adını alanilk Türk
sinemasının 19 Mart 1914 tarihinde
açılmasında Uzkınay'ın büyük emeği
geçmiştir. Türkiye'de sinemayı halka ilk
tanıtan Sigmund Weinberg'den sinema
oyna tıcısının kullanılmasını öğrendi.
Askerliğini yaparken 14 Kasım 1914
Cumartesi günü Ayastefanos't aki (
Yeşilköy)Rus Abidesi'nin(1878 'de
Rusların yaptırdığı zafer abidesi)
yıkılışını 150 metrelik fil me çekerek,
Türk sinemasında ilk kez film çeken
kişi oldu. Bir yıl sonra (1915) Harbiye
Nazırı Enver Paşa'nın emriyle Merkez
Ordu Sinema Dairesi (MOSD) kurulunca,
Türkiye'de sinemayı tanıtma
konusunda büyük katkıları olan-
Sigmund Weinberg de bu kurumun
başına getirilir. Yardımcısı da Fuat
Uzkınay'dır. 1916'da MOSD'un başına
getirildi. Almanya'da filmcilik
konusunda eğitim gördü. İlk konulu
film olan Himmet Ağa'nın İzdivacı adlı
filmi büyük zorluklarla bitirebildi. Ordudan
1954'te emekli olan Fuat Uzkınay,
1956'da öldü. Ankara'da bulunan Kara
Kuvvetleri Foto Film Merkezi'nin bir
stüdyosuna hizmetlerinden dolayı
Uzkınay'ın adı verilmiştir.
Bu biyografi; işin içine Fuad Bey merhum
karışıncaya kadar filmcilik işlerini
dışarıdan getirttiğimiz ihtisas sahiplerine
yaptırdığımızı haber veriyor. Demek
ki; bahse konu Osmanlı-Yunan savaşını
bu ihtisas sahipleri çekmiş olmalı. Bir
de şunu hatırlatalım ki, İstanbul’un
fethi filmi 1952’de ilk çekilişinde sinemaya
soğuk bakan yaşları yarım asrı
aşmış baba ve dedelerimizi sinemalara
koşturmuştu. Öte nice kimseler;
kızlarını evlendirirken, damat beyi bir
kenara çekip, aman oğlum, senden rica
ederim, kızımı sinemaya götürme
istirhamında bulunurdu. Şimdi o
sinema filmi, televizyon dizisi dejenerasyon
getirdiği gibi mevzu iyi seçilince
maneviyat, kardeşlik, beraberlik
getiriyor. Doktorun bıçağı şifaya vesile
olur da, zalimin bıçağının cinayet aleti
olması gibi... Senaryo sahibi
Çobanoğlu’nu zikretmeden geçemiyorum,
her bir emek sahibini tebrikten
sonra ona da gönülleri bu senaryonuz
ile milli ve manevi çizgide buluşturan
gayretinize müteşekkirim. Bu tür diziler
geleceğimiz için pek elzemdir, hayatidir.
Ülkeyi bu anlayış içinde tutmaya
hizmet edecek demonstrasyonlara
devam, derim. Fiemanilah.
Bu haber Sultanbeyli’nin başını çok ağırtacak!
Sultanbeyli Devlet Hastanesi’nde
işten çıkartma skandalı
U
Sultanbeyli Devlet Hastanesi’nde çalışan ve taşeron şirketlere bağlı olarak çalışan ve sayıları 100’ü geçen personel
toplu halde ve mağdur edilerek işten çıkartıldı. İşten çıkartılan Personel arasında Sağlık memuru, Röntgen teknisyeni,
Laborant, Anestezi elemanı ve Hemşire gibi branşlarda çalışanlar var. İşten çıkarılan personel işsiz kalmanın yanı sıra
sosyal hakları ve maaşlarını da alamadıkları için mağdur edildiklerini belirtiyorlar. İddiaya göre, hastane yönetimi alınan
bir kararla taşeron şirketlerde çalışan işçiler için işten çıkartma kararı aldı ve bu uygulama 2012 sonunda apar topar
uygulamaya konuldu. İlk olarak 64 kişi işten çıkarıldı. Bu sayıya bir ay içinde yaklaşık 50 kişinin daha ilave edileceği ve
işten çıkarılan personel sayısının 100’ü geçeceği belirtiliyor.
ÖZEL
HABER
Habersiz kapı dışarı edildik!
ygulamada birçok kişinin mağdur
olduğunu belirten personel temsilcileri,
gazetemize yaptığı açıklamada,
“geçtiğimiz günlerde aniden işten
çıkartıldık. Bize işten çıkartılırken de herhangi
bir yazılı duyuru da yapılmadı.
Personelin işten çıkartılması olayının
neden kişilere tebliğ edilmediğini
sorguladığımızda, Hastane yönetimi, yazılı
bildirimi size taşeron şirket vermesi
gerekiyor diyor. Şirket’e sorduğumuzda ise
hastane yönetimi size bilgi vermeliydi
diyor” dediler.
Son maaşlarını da alamadılar
Personel, ayrıca yıllardır sosyal haklarımız
da verilmedi. Her yıl da sürekli şirketler
değiştirilerek bizi oradan oraya aktardılar.
Bir de birçok şirket var. Hastane personeli
birçok şirket üzerinden çalıştırılıyor. Hepsinin
uygulaması da birbirinde farklı diyor.
Personelin bir diğer mağduriyeti de son
maaşlarının ödenmemiş olması. Personel
hem işten apar topar çıkartılıp hem de
maaşlarını alamayınca harekete geçerek ilgili
şirkete “maaşlarımızı niye ödemiyorsunuz”
dediğinde ise şirket yetkililerinin
“hastane bize sizin maaş paralarınızı eksik
yatırdı” biz de onun için ödemedik
cevabını almış.
Şirket SSK primi bahanesini de
öne sürüyor
Şirketin ilginç bir bahanesi de SGK primleri
meselesi. İddiaya göre şirket yetkilileri
“biz aslında sizin sigorta primlerinizi asgari
ücretten yatırmalıydık ama yüksek
yatırdık. Alacağınız maaşları bunlara sayın
ve bizden maaş talep etmeyin” şeklinde
bir cevap vermiş.
Şirket yetkililerinin, personele “bu sebeple
ve hastanenin eksik ödeme yapması sebebiyle
biz sizin maaşınızı kesinlikle
yatırmayacağız” dediği de iddialar
arasında.
Başhekim Dalkılıç ile görüştüler
Hastanede işten çıkartılan personel dün
bir araya gelerek Başhekimle görüşmek
istedi. Basın mensuplarının da bulunduğu
bir grup personel başhekimlik binasında
şikayetlerini iletmek üzere başhekim ve
hastane yöneticisi Çağrı Dalkılıç ile
görüştü. Dalkılıç görüşmeye basın
mensuplarını almadı.
Başhekim teminatları bozup
maaşları ödeyecek iddiası
Görüşmeden çıkan personel temsilcileri
ise Başhekim Dalkılıç’ın dosyaları
incelediğini belirttiğini, suçlamaları kabul
etmediğini ve şirketlerin üzerine attığını
belirterek, işe geri adam almayacaklarını
fakat maaşları ödemeyen şirketlerin bu tutumunu
devam ettirmesi halinde, ilgili
şirketlerin içerdeki teminatlarını yakarak,
personelin maaşlarını 10 gün sonra
ödeyebileceklerini kendilerine söylediğini
belirttiler. Öte yandan, iddialar, Başhekim
Dalkılıç’ın basın mensuplarını kabul etmemesi
sebebiyle kendisine sorulamadı.
SULTANBEYLi’DEN YURDUN
DÖRT BiR YANINA KiTAP DESTEĞi
“Kitap buluştursun bizi” sloganıyla büyük bir sosyal sorumluluk projesine imza atan Sultanbeyli Belediyesi,
topladığı kitapları Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırmaya başladı. Ülke sınırları dışına dahi kampanya çerçevesinde
yardım yapan Sultanbeyli, Makedonya’da kurulan bir kütüphaneye de bağışta bulundu.
İ
lçede yapılan eğitim yatırımlarına her geçen
gün bir yenisini ekleyen Sultanbeyli
Belediyesi, başlatmış olduğu kitap toplama
kampanyasıyla Sultanbeyli’yle Türkiye’nin dört
bir yanındaki okullar arasında bağlar kurdu.
İlçe genelindekikitap kumbaralarında ve Aydos
Kütüphanesi’nde toplanan yüzlerce kitap, Manisa’dan
Hakkâri’ye, Gaziantep’ten Makedonya’ya
kadarbirçok ilde ve ülkedeihtiyaç
sahibi okullara gönderildi.
Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem
veren Sultanbeyli Belediyesi, bu anlayışla
yapmış olduğu çalışmalarına tüm hızıyla
devam ediyor. Eğitim yatırımlarında son zamanlarda
çalışmalarına hız katan ilçe, ülke
genelinde ihtiyaç sahiplerini de
unutmadı.Aralık ayında başlayan kitap toplama
kampanyası çerçevesinde tüm Sultanbeylililerden
evlerindeki fazla kitapları bağışlamaları
istendi. İlçe halkının yoğun ilgi gösterdiği
kampanya ile toplanan kitapları ise vakit kaybetmeden
ihtiyaç sahibi okullara göndererek
kitaplarla gönül köprüleri kurdu.
Kitaplarla kurulan köprüler
Kampanya aracılığıyla toplanan kitaplar ülkenin
değişik yerlerine gönderiliyor. Şimdiye kadar
Manisa’nın Salihli ilçesinde bulunan Salihli
Anadolu Ticaret Lisesi, Bursa’da gönüllü
Osmanlıca dersi veren Bayram Zorlu,
Gaziantep’te bulunan Işıklı İlköğretim Okulu,
Erzincan Üniversitesi gibi Türkiye’nin çeşitli illerinde
bulunan okullara gönderilen kitaplarla
kütüphaneler kuruldu. Kampanya çerçevesinde
Hakkari Şemdinli’de eğitim veren İMKB Lisesi
öğrencilerine de üniversiteye hazırlık kitapları
gönderildi.
Kampanya sadece bu illerle sınırlı kalmadı ve
Makedonya’ya kadar uzandı. Sebahattin Zaim
Üniversitesinin, Makedonya’nın İştip kentinde,
Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılan
Hamidiye Medresesinde kuracağı kütüphaneye
de destek verildi. Kampanya çerçevesinde
toplanan ve Aydos Kütüphanesi’nin zengin
kaynaklarındançok sayıda kitap medreseye
gönderildi. Öte yandan belediye, Sultanbeyli’deki
ihtiyaç sahibi okulları da ihmal etmiyor.
Talep olması durumunda okullara
kütüphane kurulması konusunda yardımcı olan
belediye, bu kampanya çerçevesinde de kitap
desteğini sürdürdü. Belediye, Hüsnü Özyeğin
Lisesi, Şehit Öğretmen Hamit Sütmenİlkokulu,
Akşemsettin İlkokulu gibi çeşitli okulların
kütüphanelerine kitap desteği verdi.
Toplanan Kitaplar Onarılıyor
Toplanan kitaplarıntalebe ve ihtiyaca uygun
gönderilmesi ve amacına ulaşması için önce
okullardaki müdür ve öğretmenlerle iletişime
geçiliyor. Alınan bilgilere göre hazırlanan kitaplar,
gönderilmeden önce Aydos Kütüphanesi
yetkilileri tarafından önce titizlikle tasnif
ediliyor. Ardından yetkililer onarıma ihtiyacı
olan kitapları onarıyor, temizliyor ve gerekli durumlarda
ciltleme işlemine gönderiyor. Bu
çalışmaların ardından yenilenmiş kitaplar,
ihtiyaç sahiplerine kargo yoluyla hızla
ulaştırılıyor.
Kitap toplama kampanyası uzun bir süre daha
devam edecek. Kentin çeşitli yerlerinde ve
Aydos Kütüphanesi’nde kurulan kitap toplama
noktaları bunun için bağışlanacak kitapları
bekliyor.