Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
- En sonunda yalnız kalabildiğimiz için öylesine sevinçliyim ki! dedi. Anna<br />
Semyonovna, size çok söyleyeceklerim var... Sizi ilk gördüğüm zaman... hey,<br />
oltanıza balık vuruyor... yaşamın anlamını, uğruna dürüstçe, seve seve tüm<br />
çalışkan varlığımı adayacağım putumun kim olduğunu anladım... Büyük bir balık<br />
olmalı... vuruyor, vuruyor... Sizi gördüğüm ilk gün gönlümü kaptırdım, sizi<br />
çıldırasıya sevdim. Oltayı hemen çekmeyin, zokayı iyice yutsun... Sevgilim,<br />
yalvarıyorum, söyler misiniz Siz de benim sizi sevdiğim kadar değilse bile...<br />
hayır, layık değilim buna, o kadarını düşünemem zaten... gene de... şimdi çekin!<br />
Anna Semyonovna oltayı tuttuğu elini hızla yukarı kaldırıp çekti, bir çığlık<br />
attı. Havada gümüş yeşili bir balık parlıyordu.<br />
- Aman Tanrım, kocaman bir sudak balığı!... Çabuk çıkar! Ah, ipi kopardı!<br />
Balık zokadan kurtuldu, otlar üzerinde birkaç kez zıpladıktan sonra doğanın<br />
koynuna, ırmağın serin sularına "cump" diye atladı.<br />
Onu tutmak için yekinen Lapkin balığın yerine, her nasılsa, Anna Semyonovna'nın<br />
elini yakaladı, istemeyerek dudaklarına götürdü... Genç kız elini çekmeye<br />
çalıştıysa da geç kalmıştı, ikisinin dudakları birleşti. Sanki istemeden olan<br />
bir şeydi bu. Ama ilk öpücükten sonra başkaları geldi; ardından yeminler, söz<br />
vermeler, mutluluk dolu dakikalar... Şurası bir gerçek ki, yeryüzünde salt<br />
mutluluk diye bir şey yoktur. Mutluluk kendi zehirini içinde taşır ya da<br />
dışarıdan başka bir şey işin içine karışıp onu zehirler. Burada da öyle oldu.<br />
Gençler öpüşürlerken yakınlarda bir kahkaha koptu. Başlarını çevirip baktılar,<br />
bakar bakmaz da donakaldılar. Irmakta yarı beline değin suya girmiş, çıplak bir<br />
oğlan çocuğu duruyordu. Anna Semyonovna'nın kardeşi, ortaokul öğrencisi<br />
Kolya'ydı bu. Çocuk, iki gence gözlerini dikmiş bakıyor, hain hain gülümsüyordu.<br />
- Ya, demek öpüşüyorsunuz Đyi! Anneme söyleyeyim de görün!<br />
Lapkin kızarıp bozararak;<br />
- Ben de sizi akıllı bir çocuk sanırdım, diye kekeledi. Başkalarını gözetmek<br />
mertliğe sığmaz. Müzevirlik ise daha da kötü, iğrenç, aşşağılık bir<br />
davranıştır.. Umarım siz mert, soylu bir insan olarak...<br />
Mert çocuk;<br />
- Bir ruble verirseniz söylemem, dedi. Yoksa yandınız gitti<br />
Lapkin cebinden bir ruble çıkarıp çocuğa uzattı. Çocuk parayı ıslak avucuna<br />
sıkıştırdıktan sonra bir ıslık çaldı, yüze yüze oradan uzaklaştı. Đki gencin<br />
artık öpüşmeye istekleri kalmamıştı...<br />
Ertesi gün Lapkin kentten Kolya'ya resim boyasıyla lastik bir top getirdi, Anna<br />
Semyonova ise kardeşine biriktirdiği boş ilaç kutularını verdi. Ardından armağan<br />
olarak köpek başlı bir çift kol düğmesi geldi. Bütün bunlar yaramaz çocuğun<br />
öylesine hoşuna gitmiş olmalı ki, başka şeyler elde etmek için gençleri<br />
gözetlemeyi sıklaştırdı. Lapkini ile Anna Semyonovna nereye giderlerse o da<br />
peşlerinden ayrılmıyordu. Đki gencin baş başa kalması olanaksız gibiydi.<br />
Lapkin dişlerini gıcırdatarak;<br />
- Alçak! diye söyleniyordu. Yaşı ufak ama tam baş belası! Bu gidişle bakalım<br />
başımıza daha ne işler açacak!<br />
O haziran ayı boyunca Kolya sevdalılara soluk aldırmadı. Onları annesine haber<br />
vermekle korkutuyor, nereye gitseler adım adım izliyor, durmadan yeni armağanlar<br />
istiyordu. Aldığı ufak tefek şeyleri az bulduğu için sonunda cep saati istemeye<br />
başladı. Elden ne gelir, gençler ister istemez oğlana bir cep saati alma sözü<br />
verdiler.<br />
Bir gün öğle yemeğinde sofrada hep birlikte ballı çörek yenirken Kolya<br />
birdenbire bir kahkaha attı, bir gözünü kırparak Lapkin'e şöyle dedi:<br />
- Nasıl, söyleyeyim mi<br />
Lapkin kıpkırmızı kesildi, tabağındaki çörek yerine peçeteyi çiğnemeye başladı.<br />
Anna Semyonovna ise ayağa fırladı, kendini başka bir odaya attı.<br />
Ağustos sonuna, yani Lapkin'in Anna Semyonovna'yı resmen istediği güne değin<br />
aynı şeyler sürüp gitti. Ama Lapkin kızın ana babasıyla evlilik konusunu konuşup<br />
onların onayını aldıktan sonra ilk işi bahçeye fırlayıp Kolya'yı aramak oldu. O<br />
günkü mutluluğunun üzerine ikinci bir sevinç daha eklenmişti. Yaramaz çocuğun<br />
yakasını eline geçirdiğinde az kalsın sevincinden ağlayacaktı. Oğlanın kulağına<br />
o öfkeyle yapıştığında, kardeşini aramakta olan Anna Semyonovna da yetişip<br />
çocuğun öbür kulağına yapıştı.<br />
Kolya ağlayıp;