11.01.2015 Views

Anton Çehov

Anton Çehov

Anton Çehov

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hemen o yolcudan özür dileyeceksiniz. Dilemezseniz ikimizin de yakından tanıdığı<br />

demiryolları hareket daire başkanına şikayet edeceğiz sizi.<br />

- Aman, efendim, ben... Baylar size şey...<br />

- Açıklama istemiyoruz. Şunu aklınızdan çıkarmayın, ondan özür dileyeceksiniz.<br />

Bu yolcu bizim korumamız altındadır.<br />

- Peki, özür dileyebilirim. Madem öyle istiyorsunuz. Hadi, buyurun...<br />

Yarım saat sonra Podtiagin, hem yolcuyu memnun edecek, hem de kendini küçük<br />

düşürmeyecek bir özür tümcesi tasarlayarak vagondan içeri giriyor.<br />

Hasta yolcuya yaklaşıyor.<br />

- Bayım, beni dinler misiniz, bayım!<br />

Beriki irkilerek yerinden hopluyor.<br />

- Ne Ne var<br />

- Ben... şey... düşündüm ki... sizden özür dilemem gerekiyor...<br />

Hasta yolcu iç çekiyor, göğsünü tutuyor.<br />

- Aman... biraz su! Üçüncü kez morfin tozu aldım, dalar gibi olmuştum. Gene o<br />

karşıma çıktı. Tanrım, bu eziyet ne zaman son bulacak<br />

- Ben... şey... bağışlayın...<br />

- Baksanıza! Beni bir istasyon sonra indirin... Artık bu kadarına<br />

dayanamayacağım! Ölmek üzereyim...<br />

Vagondaki yolcular isyan ediyorlar.<br />

- Bu ne alçaklık, ne rezillik! Buradan hemen defolun! Başkasıyla alay etmek<br />

pahalıya patlayacak size! Gidin buradan!<br />

Podtiagin elini silkeliyor, içini çekerek vagondan dışarı çıkıyor. Görevlilerin<br />

kaldığı bölmede bitkin durumda masaya çöküyor, kendi kendine sızlanmaya<br />

başlıyor:<br />

"Ah, şu insanlar! Hadi, gel de yaran onlara! Çalışabilirsen hevesle çalış<br />

bakalım! Đster istemez her şeye boş verir, kendini içkiye kaptırırsın.<br />

Çalışmazsın kızarlar, canla başla bir şey yapmaya kalkarsın, gene kızarlar...<br />

Đçmek en iyisi!"<br />

Podtiagin bir dikişte şişenin yarısını bitiriyor; ondan sonra artık ne<br />

çalışmayı, ne görevi, ne namus duygusunu düşünüyor.<br />

ÇEYĐZ<br />

Yaşam boyunca birçok ev görmüşümdür. Taştan, ağaçtan yapılmış, büyüğü küçüğü,<br />

eskisi yenisiyle birçok ev. Ama bunlar arasında özellikle birisi bende derin bir<br />

iz bıraktı. Ev büyük değildi, tam tersine, minnacık bir şeydi. Tek katlıydı, üç<br />

penceresi vardı; ilk bakışta ufak tefek, kamburu çıkmış, başı örtülü, yaşlı bir<br />

kadına benzetilebilirdi. Duvarları beyaz sıvalı, çatısı kiremitle kaplıydı;<br />

bacası yıkılmaya yüz tutmuştu. Ev, şimdiki sahiplerinin dedelerince, dedelerinin<br />

dedelerince dikilmiş dut, akasya, kavak ağaçları arasında yeşilliğe gömülmüş<br />

gibiydi. Gene de gür yeşillik bu küçük evin bir kent evi havasını taşımasına<br />

engel değildi. Geniş avlusu komşu evlerin avlularıyla birleşerek Moskovskaya<br />

Sokağı'nı oluşturuyordu. Bu sokaktan bir kerecik bile at ya da araba geçmemişti,<br />

yaya gidip gelenlereyse seyrek raslanırdı.<br />

Küçük evde oturanların ışığa pek gereksinme duymamalarından olacak, panjurlar<br />

hep yarı kapalı dururdu. Pencereler de öyle. Çünkü kimsenin temiz hava aradığı<br />

yoktu. Ömürleri dut, akasya ağaçları, dulavrat otları arasında geçtiği için doğa<br />

güzelliklerine aldırmaz olmuşlardı. Tanrı, yalnızca yazlık meraklılarına doğanın<br />

güzelliklerini anlama yeteneği vermiştir, öbür insanlar bu güzellikler<br />

karşısında bir çeşit bilgisizlik karanlığına gömülmüş gibidirler. Böyleleri<br />

ellerindeki zenginliğin değerini bilmezler, sahip olduklarını korumazlar, daha<br />

da kötüsü bunlara karşı içlerinde bir sevgi yoktur.<br />

Küçük evin çevresi bir yeryüzü cennetiydi, o güzelim ağaçlar arasında cıvıl<br />

cıvıl kuşlar öterdi. Bir de siz burada oturanları tanıyın bakalım, ne<br />

diyeceksiniz! Yazın kapalı odalarda boğucu sıcak, havasızlık; kışın gene her yer<br />

hamam gibi sıcak, üstelik isli duman kokusu... Kısacası can sıkıntısından<br />

patlardı insan.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!