11.01.2015 Views

Anton Çehov

Anton Çehov

Anton Çehov

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Ben sürmüyorum ki, kendiliğinden tırısa kalktı... Dedim ya, bir kere hızlandı<br />

mıydı, istesen de durduramazsın... Ayağına çabuk olmasından kendi de memnun<br />

değil ama ne yapsın<br />

- Uyduruyorsun, arkadaş! Uydurduğun nasıl da belli! Sana bu kadar hızlı gitmeni<br />

tavsiye etmem! Atı biraz yavaşlat bakalım. Đşittin mi, yavaşlat dedim sana!<br />

- Neden yavaşlatayım<br />

- Öyle işte... Đstasyondan, arkamdan dört arkadaşım daha gelecekti de... Bana<br />

yetişmeleri gerekiyor... Ormana varmadan yetişeceklerdi. Hepsi de iri yarı,<br />

güçlü adamlardır. Yanlarında birer de tabanca var... E, niye öyle kıpırdanıp<br />

duruyorsun Đğne üstünde oturuyor gibisin. Hadi söylesene arkadaş! Bana dönüp<br />

dönüp bakacak ne var Suratımda merak edilecek bir şey mi buldun yoksa Eğer<br />

tabancalarımı görmek istiyorsan... Đstersen buyur, çıkarıp göstereyim. Buyur...<br />

Mühendis böyle diyerek ceplerini karıştırıyormuş gibi yaptı. Ve o anda da, bütün<br />

ödlekliğine karşın beklenmediği bir durumla karşılaştı: Klim apar topar arabadan<br />

aşağı atladığı gibi dört ayak üstü ormana doğru koşmaya başladı.<br />

- Yetişin! Yetişin! diye bağırıyordu. Kahrolası, atı da al, arabayı da al!<br />

Yalnızca canıma kıyma, yeter! Đmdat!<br />

Hızla uzaklaşan ayak sesleri, ezilen çalı çırpının çıtırtısı duyuldu, sonra her<br />

şey sessizleşti. Arabacıdan böyle bir karşılık beklemeyen mühendis ilk iş olarak<br />

atı durdurdu, sonra arabaya rahatça yerleşerek düşünmeye başladı.<br />

"Kaçtı... Korktu, aptal herif! Peki, şimdi ben ne yapacağım Kendi başıma yola<br />

devam edemem, çünkü yolu bilmiyorum, üstelik arabayı çaldım sanırlar. Şimdi ne<br />

yapsam acaba"<br />

- Klim! Klim!<br />

- Klim! diye karşılık verdi yankılanan ses.<br />

Bütün geceyi karanlık ormanda soğukta geçirerek, kurt ulumalarını, sıska<br />

kısrağın pofurtularını dinlemek zorunda kalacağını düşününce mühendisin sırtı<br />

ürperdi, sanki biri sırtını soğuk törpüyle törpülüyormuş gibi geldi.<br />

- Klimuşka! Yavrum, neredesin, Klimuşka! diye seslendi bir daha.<br />

Mühendis böylece iki saat kadar bağırdı. Artık sesi kesilip ister istemez geceyi<br />

ormanda geçirmeye razı olduğu zaman hafif esintinin getirdiği bir inilti duydu.<br />

- Klim! Sen misin, iki gözüm Hadi, gidelim!<br />

- Ama be... beni öldürürsün!<br />

- Sana şaka yaptım, canım! Tanrı cezamı versin ki şaka yaptım! Bende tabanca ne<br />

gezer! Korkumdan uydurdum bunu! Acı bana, gel gidelim. Donuyorum...<br />

Yolcu gerçek bir haydut olsa atı-arabayı alıp çoktan kayıplara karışacağını<br />

anlamış olacak ki, Klim ormandan çıktı, çekine çekine mühendise yaklaştı.<br />

- Niçin korktun, budala Ben... ben şaka etmiştim, sen de korkuverdin... Hadi,<br />

bin arabaya! Gidelim!<br />

Klim arabaya binerken;<br />

- Tanrı müstahakını versin, beyim dedi. Böyle yapacağını bilsem yüz altın versen<br />

almazdım seni arabaya. Korkudan nerdeyse ödüm patladı.<br />

Klim kısrağı kamçıladı. Araba titredi. Klim bir daha vurdu, araba sallandı.<br />

Ancak dördüncü vuruştan sonra araba yerinden kıpırdanınca mühendis kulaklarını<br />

paltosunun yakalarıyla örterek düşüncelere daldı. O andan sonra ne yol, ne de<br />

Klim artık ona korkunç gelmiyordu.<br />

YAŞLILIK<br />

Mimar Uzelkov, mezarlık kilisesinde yapılacak bazı onarımlar için doğduğu kente<br />

gelmişti. Burada doğmuş, okumuş, büyümüş, evlenmişti; ama trenden inip evlere<br />

bakınca kenti tanıyamadı... Değişmeyen bir şey yok gibiydi. Bu kentten ayrılıp<br />

Petersburg'a yerleştiği on sekiz yıl önce, şimdi garın bulunduğu yerde çocuklar<br />

geleni (26) avlarlardı. Ana caddeye çıkılan yerde "Viyana Oteli" yükselmekteydi,<br />

oysa eskiden burada çirkin bir tahta çit uzayıp giderdi. Ama ne duvarlar, ne<br />

evler, ne de sokak görüntüleri insanlar kadar değişikliğe uğramıştı. Oteldeki<br />

görevliyi sorguya çeken Uzelkov, anımsayabildiği insanlardan yarısının ya<br />

öldüğünü ya da yoksullaşarak unutulup gittiğini öğrendi.<br />

Yaşlı görevliye kendisi hakkında da soru sordu;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!