Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
- Tren kazaları nasıl oluyor sanıyorsun Đki-üç somun çıkardın mı, al sana bir<br />
tren kazası!<br />
Denis inanmazcasına gülümsüyor, gözlerini kısarak sorgu yargıcına kuşkuyla<br />
bakıyor.<br />
- Aman efendim, etmeyin, kaç yıldır köy halkı raylardan somun çıkarıyor da bir<br />
şeycikler olmuyor. Siz, tren raydan çıkar, insanlar ölür, diyorsunuz. Eğer ben<br />
ray söksem ya da tren yolunun üstüne kalas koysam, o zaman başka. Bir somundan<br />
ne çıkar ki<br />
- Ne laf anlamaz adamsın be! Bu somunlar rayları traveslere bağlıyor.<br />
- Anlıyorum, efendim. Biz somunların tümünü çıkarmıyoruz ki, bu işi düşünerek<br />
yapıyoruz.<br />
Köylü esniyor, ağzının üzerinde ıstavroz çıkarıyor.<br />
Sorgu yargıcı:<br />
- Geçen yıl burada bir tren raydan çıkmıştı, demek bu yüzden oldu, diyor.<br />
- Ne buyurdunuz<br />
- Dedim ki, trenin niçin yoldan çıktığı anlaşılıyor şimdi.<br />
- Her şeye aklınızın erdiği nasıl da belli; okullarda boşuna dirsek<br />
çürütmemişsiniz, iyi efendim benim. Tanrım kime akıl vereceğini bilir. Nasıl da<br />
şıp diye anlayıverdiniz! Ama bekçi denen adam kim ki, bir köylü parçası, sorup<br />
soruşturmadan yakama yapıştı. Önce iyice sorup anlasa ya! Sonracığıma şunu da<br />
yazın beyefendiciğim! Đki kez dişlerime vurdu, bir de ağzıma!<br />
- Evinde arama yaptıklarında bir somun daha bulmuşlar. Onu ne zaman, nereden<br />
çıkardın<br />
- Ha, şu kırmızı sandığın dibindeki somunu mu söylüyorsunuz<br />
- Nerede sakladığını ne bileyim Evinde bulmuşlar. Ne zaman çıkardın onu<br />
- Onu ben çıkarmadım, tekgöz Semyon'un oğlu Đgnaşna verdi. Yani sandığın<br />
dibindekini. Avluda kızağın içindekini de Mitrofan'la ikimiz çıkardık.<br />
- Hangi Mitrofan<br />
- Mitrofan Petrov... Tanımıyor musunuz canım Hani şu balık ağı örüp beylere<br />
satan. Bu somunlar çok işine yarar da. Her ağ için on tane kadar kullanıyor.<br />
- Şimdi beni iyi dinle... Ceza yasasının 180. maddesi demiryollarına kasıtlı<br />
zarar verildiği, bu zararın yoldan geçen trenleri tehlikeye soktuğu, suçlu da bu<br />
hareketinin bir felakete neden olduğunu bildiği takdirde... anlıyorsun, değil<br />
mi Somun çıkarmanın sonunun neye varacağını bilmezlik edemezsin. Kısacası böyle<br />
bir suçun cezası kürektir, yani prangaya sürgün...<br />
- Ben nerden bilirim, beyim Bizler cahil insanlarız. Siz ne diyorsanız odur.<br />
- Hadi şimdi bilmezlikten gelme! Her domuzluğa aklınız erer. Yalan söylüyorsun.<br />
- Ne diye yalan söyleyeyim Đsterseniz köylülere sorun. Ağırlıksız yalnızca<br />
sudak yakalarsınız, beğenmediğiniz kayabalığı bile ağırlıksız oltaya gelmez.,<br />
Sorgu yargıcı gülümser.<br />
- Alabalığı unuttun. Ondan biraz daha anlatsana!<br />
- Yok canım, bizim ırmakta alabalık ne gezer Oltanın ucuna kelebek takıp<br />
ağırlıksız suya bıraktın mı, gelse gelse tatlı su kefali takılır, o da binde<br />
bir.<br />
- Kes artık sesini!<br />
Bir sessizlik başlıyor.<br />
Denis durduğu yerde ayak değiştiriyor, gözlerini dikip masaya bakarken orada<br />
yeşil çuha örtü yerine parlak bir güneş varmış gibi gözlerini kırpıştırıyor.<br />
Sorgu yargıcıysa habire bir şeyler yazmaktadır. Bir süre sonra Denis soruyor:<br />
- Artık gideyim mi<br />
- Hayır, şimdi seni tutuklayıp cezaevine göndermek zorundayım.<br />
Gözlerini kırpıştırmayı şıp diye kesen Denis gür kaşlarını yukarı doğru<br />
kaldırıyor, yargıca sorarcasına bakıyor.<br />
- Cezaevi mi dediniz Nasıl olur, beyim Hiç vaktim yok. Hemen panayıra gidip<br />
Yegor'dan sattığım yağın parasını almam gerekiyor. Üç ruble alacağım var...<br />
- Fazla konuşma!<br />
- Cezaevinde ne işim var benim Bir nedeni olsa giderim, ama durup dururken<br />
niçin gideyim Bir şey mi çaldım Kavga mı ettim Vergi borcum kaldığını<br />
sanıyorsanız muhtara inanmayın, vergi memuruna sorun. Bizim muhtar imansızın<br />
biridir.<br />
- Sus dedik sana!